Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, un sanayicilerinin son 5 yılda toplam 5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini belirterek, un sektörünün aktif büyüklüğünün 25 milyar liraya ulaştığını kaydetti. Ekmek fiyatlarına ilişkin de konuşan Ulusoy, “Fiyatın muhafaza edilebilmesi için ekmeğin maliyetinde yüzde 30 payı olan un sektörü elinden geleni yaptı” dedi.
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nun (TUSAF) düzenlediği “15. Uluslararası Kongre ve Sergisi” Antalya’da başladı. “Global Ticaret Buğday ve Lisanslı Depoculuk” konulu konferansın açılışını yapan TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, 68 ilde faaliyet gösteren 535 aktif un sanayicisinin 25 milyar TL’lik gayrisafi hasıla ürettiğine ve Türkiye’nin 5 yılda yaklaşık 5 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğine dikkat çekti. Ulusoy, 2018 yılında 3.4 milyon ton un ihracatıyla 1 milyar 100 milyon dolar gelir sağladıklarının da altını çizdi. Dünyadaki un ihracatının yüzde 30’luk kısmının Türkiye tarafından yapıldığını dile getiren Ulusoy, sektörlerinin olarak 6 yıldır açık ara farkla dünyanın un ihracat şampiyonu olduğunu belirtti.
İHRACAT REJİMİNDE DEĞİŞİKLİK TALEBİ
İhracat rejiminde yapılan değişikliklere değinen Ulusoy, şunları söyledi: “İhracatın geçici olarak kaldırılmasıyla ihracatta yerli buğday kullanımına tamamen son verilerek, sadece ithal edilen buğday ile ihracat için üretim yapılmaya başlandı. Türkiye’nin son 14 yıldır en büyük un pazarı olan, 2018’de ihracatımızın yarısını gerçekleştirdiğimiz Irak pazarındaki en önemli rekabet avantajımız, Güneydoğu Anadolu bölgesinde üretilen buğdayın arz fazlasının, mamul un haline getirilerek Irak’a satılmasıydı. İhracat rejimindeki değişim ile bu avantaj ortadan kalkmış oldu. Umut ediyoruz ki yeni sezonumuzda, yurt içi piyasalarda oluşan buğday ve undaki fiyat istikrarı kalıcı olur. Böylelikle geçici getirilen eşdeğer eşya sınırlaması kaldırılır.”
20 MİLYON TONLUK REKOLTE BEKLENTİSİ
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de buğday ekim alanlarında azalma görüldüğünü vurgulayan Ulusoy, orta vadede ekim alanlarındaki azalışın sonlandırılması zorunluluğuna dikkat çekti. Ulusoy, buna rağmen geçen seneki gibi bu yıl da 20 milyon tonluk rekolte beklediklerini aktardı. “Hububat barajı” olarak tabir edilen lisanslı depoculukta sistemin daha işler hale geldiğini de söyleyen Ulusoy, “2015’te 154 milyon TL olan ürün senedi işlem hacmi, 2018’de 2,7 milyar TL’ye yükseldi. Şu anda 64 lisanslı hububat deposunun toplam kapasitesi 3,4 milyon tona ulaştı. Mevcutlarla beraber 144 şirketin toplam 12 milyon tonluk lisans ön başvurusu var” açıklamalarında bulundu.
AVRASYA BÖLGESİ’Nİ TÜRKİYE YÖNETİYOR
Geçtiğimiz ay itibarıyla Türkiye’nin, dünya buğday üretiminin yüzde 30’unu ve 12 milyon ton dünya un ihracatının yüzde 55’ini gerçekleştiren 32 ülkeli Avrasya bölgesini yönetmeye başladığını da ifade eden Ulusoy, Türkiye’nin artık IAOM Avrasya Yönetim Konsey Başkanı olduğunu belirtti. Öte yandan sektör temsilcileri, Antalya’daki etkinlik boyunca istişarelerde bulunarak daha fazla ihracat için yapabilecekler konusunda fikir alışverişi yapacak.
- Enflasyonla Topyekün Mücadele programına, en somut desteği çuvalı 85 TL’den un kampanyası ile kendilerinin verdiğini vurgulayan TUSAF Başkanı Ulusoy, “Halkımızın en temel gıdası olan ekmeğin fiyatının muhafaza edilebilmesi için ekmeğin maliyetinde yüzde 30 payı olan un sektörü elinden geleni yaptı. Kamuoyunda oluşturulamaya çalışılan algının aksine unda yaşanan enflasyon, TÜİK verilerine göre, TÜFE değerlerinin çok altındadır. 2016 Ocak ayından 2019 Şubat sonuna kadar toplam TÜFE artışı yüzde 49 iken, unda gerçekleşen artış sadece yüzde 22’dir. Aynı dönemde ekmekte fiyat artışı ise TÜİK enflasyon verilerine göre yüzde 38’dir” dedi.
Milli gelirdeki zirai pay artmalı
Türkiye’nin milli gelirinin 230 milyar dolardan 784 milyar dolara çıktığını kaydeden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Faik Yavuz, 15 yıl önce zirai üretimin milli gelir içerisindeki payının ise yüzde 10,2 iken geçen yıl yüzde 5,7’ye düştüğünü aktardı. Yavuz, “Son 30 yılda tarımın milli gelirden aldığı payı koruyabilseydik 150 milyar dolar değerinde bir ilave tarım ürünü üretecek idik. Bu, daha az ithalat, daha fazla ihracat, gıdanın sofraya daha ucuza gelmesi, bolluk, bereket demek” şeklinde konuştu.