Şam’da bir kandil: İmam Nevevî

04:0028/12/2024, Cumartesi
G: 28/12/2024, Cumartesi
Ömer Lekesiz

Önceki yazımızda İmam Nevevî ’nin adını zikretmiştik. İmam Nevevî, Müslümanların zikrine Şam bağlamında kandil mecazıyla giren büyüklerimizdendir. Bu nedenle onu ayrıca hatırlatmayı gerekli gördük. Umarız bu vesileyle okurlarımızın da onun ruhuna bir Fatiha armağan etmelerine vesile oluruz. Tam adıyla Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî en-Nevevî (v. 676/1277), Suriye’nin Havran bölgesindeki Nevâ köyünde doğmuş ve kendisinin de tercihi olan Nevevî nisbesiyle şöhret bulmuştur. Daha onlu yaşlarındayken

Önceki yazımızda
İmam Nevevî
’nin adını zikretmiştik.

İmam Nevevî, Müslümanların zikrine Şam bağlamında kandil mecazıyla giren büyüklerimizdendir. Bu nedenle onu ayrıca hatırlatmayı gerekli gördük.

Umarız bu vesileyle okurlarımızın da onun ruhuna bir Fatiha armağan etmelerine vesile oluruz.

Tam adıyla Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî en-Nevevî (v. 676/1277), Suriye’nin Havran bölgesindeki Nevâ köyünde doğmuş ve kendisinin de tercihi olan Nevevî nisbesiyle şöhret bulmuştur.

Daha onlu yaşlarındayken Kur’an’a sevgisiyle, Nevâ’ya yolu düşen sûfîlerden
Yasin İbni Yusuf el-Merâkeşî
’nin dikkatini çeken Nevevî onun manevî terbiyesine mazhar olmuştur.

Medrese eğitimini Şam Revâhiyye medresesinde Şafiî hocalardan sarf-nahiv, fıkıh, hadis ve kelam okuyarak tamamlayan Nevevî, genç yaşta hacca gitmiş, Medine’deki alimlerden de dersler almıştır.

Riyâzü’s-sâlihîn
adlı eserinin Türkçe tercüme ve şerhinin Giriş’inde onun ahlakı ve gündelik hayatı hakkında şu bilgiler verilmiştir:

“(Nevevî’nin) Kılığı kıyafeti devrinin alimlerinin özel giyim kuşamına hiç benzemezdi. Sırtındaki kaba dokunmuş pamuk elbise ve başındaki küçük sarığıyla onu gören Dımaşk’ı gezmeye gelmiş Nevâlı bir köylü zannederdi.

Ömrünü ilme nikahlayan Nevevî hiç evlenmedi. (…) Ahirete duyduğu özlem sebebiyle dünya zevklerine, yiyip içmeye, giyinip kuşanmaya, (…) rahat yaşamaya değer vermezdi. Günde bir defa geceleyin, sadece bir çeşit yemek yerdi. (…) Sadece seher vakti su içerdi. Karla soğutulmuş suyu içmez, rutubeti uyku getirir diye salatalık bile yemezdi. (…) Talebeliğinden itibaren kazandığı az uyuma alışkanlığını (…) hayatı boyunca uyguladı.

(…) Dımaşk’ta yetişen meyveleri yemezdi. Bunun sebebini soran talebesi İbnü’l-Attâr’a, Dımaşk’ta pek çok vakıf arazisi bulunduğunu, bunların titizlikle idare edilmediğini, ortaklığın meşru bir şekilde yapılmadığını, dolayısıyla meyvelere haram karıştığını söyledi. Babasının getirdiği yiyeceklerle geçimini sağlar, sadece onun getirdiği incirleri yerdi. (…)

En büyük ibadetin samimi bir niyetle helâl ve haramları öğrenmek olduğunu söyleyen Nevevî, hayatı boyunca kimseden bir kuruş almadı. Görev yaptığı medreselerden kendisine verilen aylıkla kitap alır, sonra da bunları o medreseye vakfederdi. Eşrefiyye darülhadisinden hiç maaş almadı. Onun bu hali hak mefhumuna ne büyük önem verdiğini göstermektedir. Nevevî’yi yakından tanıya bazı alimler onun bir sahabî gibi, bazıları ise bir tabiî(n) gibi yaşadığını söylemişlerdir.” (Riyâzü’s-sâlihîn - Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, trc ve şerh: Yaşar Kandemir, Lütfi Çakan, Raşit Küçük, Erkam Yayınları, İstanbul 2014)

Nevevî’nin hadis, fıkıh, Kur’an, dil ve tabakat konulu birçok kitabı yazma eser olarak bizim kütüphanelerimizde de bulunmakla birlikte onlardan yukarıda yayın bilgisin ilettiğimiz Riyâzü’s-sâlihîn ile şu iki kitabı daha ulaşılır durumdadır:

1-İmam Nevevî, Kırk Hadis, trc.: Babanzâde Ahmed Naim, haz.: Asım Cüneyd Köksal – Ayşe Güler, Ketebe, İstanbul 2022

2-İmam Nevevî, el-Ezkâr -Resûlullah’ın Dilinden Dualar ve Zikirler, trc.: Abdülvehhab Öztürk, Kahraman, İstanbul 2005

Sünnet bilgi ve terbiyesinin temel kaynaklarından olan Riyâzü’s-sâlihîn’in Türk okurlarının başucu kitaplarından biri olduğu malumdur. Yaşar Kandemir, İsmail Lütfi Çakan ve Raşit Küçük hocalarımızın tercümelerinin yanı sıra şerhleriyle Riyâzü’s-sâlihîn’in okunmasına ve doğru anlaşılmasına yaptıkları katkı da özel bir teşekkürü hak etmektedir.

Nevevî, Riyâzü’s-sâlihîn’in mukaddimesinde eserine sahih hadisleri aldığını, sahihliği sabit olanların dışında bir hadis almamaya özen gösterdiğini; “Her konuya Kur’an-ı Kerim’den ayetlerle başlamayı, anlamları kapalı olup açıklamaya ihtiyaç hissettiren kelimeleri açıklamayı uygun” bulduğunu belirterek, sahihlik esasında şu teyidi yapmıştır: “Bir hadisin sonunda ‘müttefikun aleyh’ dediğimde, bunun anlamı ‘Bu hadisi Buhârî ve Müslim müştereken rivayet ettiler’ demektir.”

İmam Nevevî ile ilgili başvurduğumuz kandil mecazının hakikatini merak edenleri, “Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fanus içinde. Fanus sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak) tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Nûr 24/35) mealindeki ayetin manasına davet ediyoruz.

#Suriye
#Şam
#İmam Nevevi