Suriyeli Arap, Türkmen ve Kürt muhaliflerin giderek kan kaybettiği ortamda uzun yıllardır özenle hazırlanmış iki örgüt, sahipleri tarafından oyuna sokuldu: FETÖ ve DEAŞ. Yeni Şafak, bu kirli planı gün gün attığı manşetlerle deşifre etti.
Irak’ta tuhaf şeyler oluyordu. Ramadi, Felluce ve Anbar başta olmak üzere Sünni aşiretlerin yoğunlukta olduğu pek çok bölgede beliren yüzü maskeli direnişçiler, yaşadıkları yerlerde yönetimin artık kendilerinde olduğunu söylüyorlardı. İran güdümündeki Irak Başbakanı Nuri el- Maliki’ye tepki olarak ortaya çıktığı iddia edilen bu hareket, çok geçmeden IŞİD/DEAŞ’ın altyapısını oluşturacaktı. İlelebet Esed yönetimi altında yaşamak istemeyen Suriye halkının başlattığı devrim süreci, fillerin tepişmesiyle karanlık bir dehlize girdi. PKK/PYD kuzeyde muhaliflerle savaşıp Rasulayn ve Tel Abyad’ı ele geçirdi. Hakim olduğu yerde evvela tapu binalarını yıkıp içerideki kayıtları yok eden PKK’yı, İranlı milislerin taklit etmesi dikkat çekiyordu. Lübnan Hizbullahı ise Halep’i çoktan kuşatmıştı bile.
İKİ ÖRGÜT AYNI ANDA DEVREYE SOKULDU
Suriyeli Arap, Türkmen ve Kürt muhaliflerin giderek kan kaybettiği ortamda uzun yıllardır özenle hazırlanmış iki örgüt, sahipleri tarafından oyuna sokuldu: FETÖ ve DEAŞ. ABD-İsrail kontrolündeki FETÖ, Türkiye’de emniyet ve yargı içindeki uzantılarını kullanarak hükümete kumpasları ardı ardına devreye alırken, bir yandan da MİT TIR’larına operasyon yapmak suretiyle Suriyeli muhaliflere yardım ulaştırılmasına mani oldu. Aynı tarihlerde, özenle tasarlanmış başka bir örgüt olan DEAŞ sahnedeki yerini aldı. Örgütün lideri, ABD’nin Irak işgali sonrasında kurduğu hapishanelerden biri olan Bukka Kampı’nda özel olarak yetiştirilmiş Ebubekir el-Bağdadi idi. Seçtiği semboller, Holywood kurgulu kafa kesme klipleri ve katliam seanslarıyla Müslümanların terörist gibi gösterilmesi projesinde en başarılı(!) rolü oynayan DEAŞ, 2014’ten 2016’ya kadar verilen görevi harfiyen uyguladı.
MÜSLÜMAN ÖLDÜRMEK İÇİN DAHİCE BİR FİKİR
Büyük kısmı yabancılardan oluşan örgütte Fas’tan Mısır’a, Yemen’den Sudan’a, Afganistan’dan Türkistan’a, İngiltere’den Fransa’ya kadar her coğrafyadan militan barınıyordu. Binlerce muhalifi katleden ve Suriye-Irak hattında geniş bir alanda hakimiyet kuran terör örgütü, küresel güçlerin kitle iletişim araçlarıyla yürüttüğü yaygın propagandasının da etkisiyle hem Esed’i hem de ona direnen yerli muhalifleri tüm dünyaya unutturdu. Artık insanların gündemindeki yegâne öncelik, özenle seçilmiş Peygamber mühürlü siyah bayrak taşıyan DEAŞ’ı geriletmek, bunun için ABD öncülüğündeki koalisyona destek vermek ve sözde “cihatçılara” karşı savaşan “seküler” PKK/PYD’yi kutsamaktı. Esed’in gidip gitmemesi artık o kadar da önemli değildi. Coğrafyayı Müslümanlardan temizlemek ve kadınlarla çocukları bile özgürce öldürebilmek için bulunmuş dahice bir fikirdi DEAŞ. Mevzubahis DEAŞ’ı temizlemek ise kaç bin kişinin öldürüldüğü önemli değildi.
COĞRAFYAYI BOŞALTTILAR
Direnişe yön veren muhalif grupların karizmatik liderleri suikastlarla ardı ardına şehit edildi. İslam Ordusu Komutanı Zehran Alluş, Ahrar’uş Şam lideri Hasan Abud ile Halid el-Suri, Liva Tevhid Komutanı Abdulkadir Salih ve Türkmen komutan Muhammed Süleyman gibi 80’e yakın kişi bertaraf edildi. Terör örgütünün işgali öncesi 2,5 milyon insanın yaşadığı Musul’da nüfus 100 bine kadar düştü. 550 bin kişilik Tel Afer’de sadece 15 bin insan kalırken, 850 binlik Rakka işgal sonrası 30 bine, 600 bin nüfuslu Deyrizor 65 bine indi. Bazı bölgeleri IŞİD’in “temizleyip” daha sonra PKK’ya devrettiği Suriye kuzey hattında da en az 550 bin kişi, yaşadıkları diyarı terk edip Türkiye’ye sığındı. Muhaliflerin uzun direnişinin ardından 2016’da rejim ve İranlılar tarafından teslim alınacak Halep’te de durum farklı değildi. Savaş öncesi 5,5 milyon nüfusun barındığı masal diyarı harabeye döndü. Nüfus ise 100 binlere kadar düştü.
AY YILDIZLA GELEN HUZUR
Zeyin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatlarıyla terörden arındırılan bölgelerdeki mayınlar da temizlendi. Türk askerinin bölgede güvenliği sağlamasıyla sokaklar huzurlu günlerine geri dönerken vatandaşlar da bölgeye dönüş yaptı. Yeni Şafak tüm gelişmeleri manşetlerinden duyurdu.
FIRAT KALKANI VE ZEYTIN DALI MILAT
Suriye’de 2014’ten 2016 yılı ortalarına kadar çok şeye şahit olundu. Rejim günbegün güçlendi, muhaliflerden tamamen vazgeçen ABD, PKK/PYD’ye sarıldı, DEAŞ Irak-Suriye kuzey hattını birleştirip Türkiye’yi güneyden tamamen kuşatmak için PKK’ya anahtar teslim topraklar verdi ve dünyada kendilerine kucak açan pek kimse kalmamış 3,5 milyon mazlum Türkiye’ye sığındı. Bu esnada tuzaklı mayınlarla örülü patikada yol almaya çalışan Ankara, Moskova ve Tahran’la iş birliğine yöneldi. Suriye’de çözüm için Rusya ile giderek artan temaslar, Rus uçağının düşürülmesinden sonra sekteye uğrasa da Ağustos 2016 itibarıyla kaldığı yerden devam etti. Suriye’yi DEAŞ ve PKK, Türkiye’yi ise FETÖ ile teslim almaya çalışan güçlerin 15 Temmuz 2016’da tertiplediği darbe girişimi püskürtülünce yeni bir dönem başladı.
ABD'NİN KORİDOR HAYALLERİ BİTTİ
Türkiye’nin güney hattı boyunca ilerleyerek Akdeniz’e açılmayı hedefleyen terör koridoruna ilk büyük darbe Fırat Kalkanı Harekatı ile vuruldu. 24 Ağustos 2016’da başlayan harekat kapsamında bölge DEAŞ’tan temizlendi. 3 bini aşkın terörist öldürüldü. 72 Mehmetçik ve 600’ün üzerinde ÖSO üyesi şehit oldu. Harekat esnası ve sonrasında bölgeden en önemli detayları Türk ve dünya kamuoyuna aktaran Yeni Şafak, çok önemli gazetecilik başarılarına imza attı. Fırat Kalkanı’ndan sonra Türkiye’nin ikinci hedefi, PKK tünelleriyle sarılı Afrin oldu. Zeytin Dalı adı verilen ve 18 Mart’ta Afrin kent merkezine girilmesiyle tamamlanan harekat süresince 4 bin 600’e yakın PKK’lı öldürüldü. 54 Mehmetçik ve 120’nin üzerinde ÖSO savaşçısının şehit düştüğü harekât, ABD-PKK ittifakının Akdeniz’e açılacak koridor hayallerini bitirdi.