Soykırımcı İsrail’in gücünü zayıflatmak adına yapılan boykotlar çok önemli. Sinema alanında da bunu yapmak mümkün. İzleyici, üretici, sivil inisiyatif ve devlete düşen görevler var. Boykot listesinde olmayanların desteklenmesi de önemli.
Filistin’de yaşananlar için münasip kavram bulmak çok zor. Soykırım ifadesi bile şu çağda yapılana hafif kalıyor. İnsanlıktan nasibini alamamış İsrail’in yaptığı karşısında nutkumuz tutuluyor. Ancak tutulmaktan öteye geçerek ses çıkarmak, boykot yapmak bir süredir gündemde. Ekonomik alanda İsrail’i ve destekçilerini zayıflatmak için yapılması planlanan boykot çok önemli. Peki, Yahudilerin ve İsrail’i destekleyenlerin en güçlü olduğu alanlardan biri sinema iken sinemada boykotu konuşmayacak mıyız?
Boykot, tüketicinin ürünlerle arasına mesafe koyması ile açıklanabilir. Özellikle ticari sinemada da filmler ürün olarak sunulduğuna göre buradan başlamak lazım. Başta Hollywood olmak üzere siyonist sermayenin paydaşı, destekleyicisi ya da siyonist zihin yapısının taraftarı olan filmler izlenmemeli.
İzlememe meselesini sinema salonu ile sınırlı tutmamalıyız. Dijital mecralar bu konuda çok önemli. Bir dijital mecrada yayınlanan film günler içerisinde on milyonlarca kişiye ulaşıyor. Herhangi bir propagandanın ve dezenformasyonun çabuk yayılması işten bile değil. Bu yüzden dijital mecralar ve içerikler de dikkatle takip edilmeli ve boykot listesinde yer almalı.
HAK EDENE DESTEK DE ÖNEMLİ
Boykotun diğer bir boyutu destektir. Boykot edilecekler listesinde olmayan ürünler ve üreticiler desteklenmelidir. Özellikle sinemada bu nokta hayati derecede önemli. Siyonistlerin etkili olduğu Hollywood dışında üretim yapılması zaten kolay değil. Zira sinema büyük bütçelerle hayata geçirilen kolektif proje alanı. Bu durumda da destek çok boyutlu olmalı. Öncelikle boykot edilmeyecek, aksine özellikle desteklenecek filmler izlenmeli. Bu filmlerden, yönetmenlerinden, yapımcılarından sosyal medyada sıkça bahsetmeliyiz.
Ve elbette film çekiminin kolaylaştırılması lazım. Destek boyutunun genişlemesi ve sivil fonların yaygınlaşması gerekir. Siyonizmi ya da uzantılarını, varlığını anlatacak yapımlar için sivil destek organizasyonları kurulmalı ve desteklenmeli. Bunun için sivil toplum örgütleri devreye girmeli. Proje üretimlerini teşvik etmeli ve sivil fonlar için yöntemler geliştirmeli.
SİNEMACILAR DA GEREKENİ YAPMALI
Sinemacılar da üzerine düşeni yapmalı. Üretimler sadece ve sadece bu konuya yönelemez elbet. Zaten doğrudan hikayesi İsrail ya da Filistin olan filmler yapmak şart değil. İnsanlığı, doğruyu, vicdanı temel alan her yapım aynı şeye hizmet eder. Bu bakımdan sinemacılar da bu yöndeki üretimleri çoğaltmalı.
İzleyici, üretici, sivil destekçi ve devlet üzerine düşeni yaparsa sadece Filistin’ e destek manasına gelmeyen, mazlumların destek beklediği her coğrafyaya hitap edecek bir tablo oluşacaktır. Sadece gündeme geldiğinde değil, her daim olması gereken bir damardır bu.