Sinema, “Yahudi Soykırımı” hikayeleri kisvesi ile yarım asırdır insanları hipnotize ediyor. Filistin’deki soykırıma sessiz kalınmasının altındaki belirsiz sebep budur. Yüz milyonlarca insanın izlediği yüzlerce Holokost filmi yapılmasına rağmen gerçekleri anlatan film sayısı çok az. Peki, sinema İsrail’i durdurmak için uzun vadeli bir hareket alanı olamaz mı?
İsrail’in şımarıklığı ve Filistin’de uyguladığı soykırıma dünya çapında ciddi bir tepki oluşsa da kimse katliama dur diyemiyor. Özellikle yöneticilerin söylemlerinde dikkat çeken bir nokta var: “Yahudiler soykırıma maruz kaldı. Vatanlarına kavuştular. Terörist gruplar İsrail için tehdittir. İsrail’in kendini savunma hakkı vardır.”
Bu söylemin oluşmasında sinemanın 1 asra yakın zamandır kurguladığı bakmış açısı ciddi derecede etkili. Zira toplamda milyarlarca kişi tarafından izlenen filmlerin ortak söylemi tam olarak budur. Holokst’u ele aldığını iddia eden ve filmler bilinç altına bugünkü İsrail’in mağdur ve mağrur olduğu bakışını dayatır. “Nazilerden zulüm görmüş Yahudiler bugün ne yapsa o dönemki acı temizlenemez” ifadesi bir söylem olarak doğrudan çıkmasa da İsrail’in soykırım politikalarına sessizliğin ya da bir şey yapmamanın altında yatan bakışın yansımasıdır.
EN MEŞHUR PROPAGANDA FİLMLERİ
Bu manada çok etkili olan filmleri hatırlayalım…
Başta Schildler’in Listesi gelir. Kendisi de yahudi olan Steven Spielberg’ün filmi 1994 yılında en iyi film, yönetmen, kurgu, müzik, senaryo, görüntü, yapım tasarımı dallarında Oscar kazandı. 25 milyon dolar bütçe ile çekilen film 322 milyon dolar hasılat elde etmişti. Filmdeki kırmızı giyinmiş kız sahnesi ise sembol oldu.
Piyanist de listedeki önemli filmlerden. Roman Polanski de Yahudi asıllıdır. Filmi ikinci dünya savaşı sırasında yaşananları bir piyanist üzerinden anlatır. Film Oscar’da en iyi yönetmen, oyuncu ve senaryo ödüllerini aldı. 2022 yapımı olan film de dünya çapında ciddi bir gişe yaparak 120 milyon dolar hasılat elde etti.
İtalyan yönetmen Roberto Benigni’in yönettiği 1997 yapımı İtalyan filmi Hayat Güzeldir de her listede görebileceğiniz bir film. En iyi oyuncu, müzik ve yabancı dilde en iyi film Oscar’ını aldı.
Soysuzlar Çetesi, Okuyucu, Tavşan Jojo, Şeytanın Aritmetiği, Çizgili Pijamalı Çocuk, Ölümün Soluğu, Saul’un Oğlu, Umut Bahçesi, Europa Europa… Liste uzat gider. Üstelik bunlar çok izlenen filmler. Bir de festivallerde her yıl mutlaka bir örneğini gördüğümüz filmler var. Listeler boyunca uzar gider filmler. Çünkü İsrail’in en etkili alanlardan biri de sinemadır. Yahudi lobilerinin dünyada olduğu kadar Hollywood’da ve sinema çevrelerinde ne kadar etkili olduğu da malumunuzdur.
SİNEMA İLE İSRAİL’İN GERÇEK YÜZÜ ANLATILAMAZ MI?
İşte bu manzarada dünya kamuoyunun ve liderlerin İsrail’in soykırımına sessiz kalmasının altında yatan görünmeyen sebeptir. Dijital çağda etkisi azalmış gibi görünse de artık dijital mecralar üzerinden devam eden sinema etkisi tam olarak buna yol açmaktadır.
O halde bir savunma mekanizması olarak sinema kullanılamaz mı? Sektörel olarak Hollywood’un çok gerisinde olunduğu aşikar. Fekat zaten bugünden yarına olmayacak bir şey için neden gerekli adımlar atılmasın? Para içinde yüzen Körfez ülkeleri başta olmak üzere Müslüman ülkeler sağduyu sahibi sektörler harekete geçemez mi? İsrail’in gerçek yüzünü, Filistin meselesinin aslını anlatacak yapımlar için kollar sıvanamaz mı?
Bir filmle bahar gelmez ama baharı başlatacak bir film ve filmler gerekmez mi? Bunun için çok büyük paralar değil birlikte hareket etme bilinci gerekli. Artık eskisi gibi sinema dağıtım ağına ihtiyaç yok. Dijital mecralar sayesinde bir film birkaç saat içinde milyonlara ulaşabilir. Aksiyon, komedi, dram… Sunmanın bütün türlerini besleyecek en derin hikayeler Filistin’de yaşanıyor 75 yıldır. Neden olmasın!