Kıbrıs Barış Harekatı’na pilot olarak katılan emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, Amerikalılar tarafından çalınan parola defterinin Rumlara verildiğini söyledi. Türkçe bilen Rumların telsizle pilotları kandırmaya çalıştığını belirten Karakuş, “Pilotlar aynı devreydi ve birbirimizi tanıyorduk. Lakaplarımızla seslenerek Rumları devre dışı bıraktık” dedi.
Kıbrıs Barış Harekatı’na pilot olarak katılan emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, harekatın 46’ncı yıl dönümünde Yeni Şafak’a konuştu.
Karakuş, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin parola defterinin çalınarak Rumlara verildiğini söyledi. Karakuş, “Defterin nasıl çalındığını daha sonraki araştırmalarımızda da öğrenemedik. O zamanki değerlendirilmeler Amerikalıların yaptığı yönündeydi” dedi. 25. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına’nın ‘Alçalmadan Yükselenler’ kitabında bunu açıkladığını belirten Karakuş, şunları anlattı:
DENİZE ÇIKIŞIMIZ BİLE YOKTU
Harekat için karadan çıkartma, havadan indirme, helikopterlerle kara birliklerini taşıdık. Bütün bu taşınan birliklerin, çıkarılan kuvvetlerin Rum ve Yunan kuvvetlerini yenebilecek gücü alabilmesi için aynı zamanda hava desteğine ihtiyaç vardı. Çünkü Kıbrıs Barış Harekatı başlamadan önce Ada’nın yüzde 80’ine Rumlar sahipti. Türkler belirli konumlara çekilmek zorunda kalmışlardı. Yaklaşık 10 bölgede 7-8 köy birleşerek Rumlara karşı koyabilmişlerdi.
HAVA DESTEĞİ ŞARTTI
Rumlar 1963’te katliam yaptılar, 1964’te soykırım yaptılar ondan sonra da olaylar devam ediyordu. Bizim denize bile çıkış yerimiz yok. Çıkış yerimiz olmadığı için Türklere yardım gizli yerlerden yapılıyordu. Hem Rum hem de Yunanlılardan oluşan 35 bin kişilik kuvvetleri vardı. Çıktığımızda hava kuvvetleriyle desteklenemezse kara kuvvetlerimizin işi çok zor olabilirdi.”
TÜRKÇE BİLEN RUMLAR TELSİZLERDEYDİ
- Her türlü malzeme, askeri techizat ve asker sayısı bakımından Yunanlılarla birlikte üstünlüğün karşı tarafta olduğunu belirten Karakuş, “Hava kuvvetleri uçaklarını karadan yönlendirerek düşmana bomba atılmasını sağlayacak 5 hava irtibat subayı vardı. Dost düşman ayrımını bu şekilde yapıyorduk. Parola yarım saatte bir değişiyordu. Türkçe bilen Rumlar telsizlerin başına geçerek pilotlarımızı kandırmaya çalışıyorlardı. Türk pilotlar düşman üzerine rahatlıkla bomba bırakacakken kitap çalındığı için zorlanıyorlardı” dedi.
SESLERİNİ TANIDIK
Çalınan deftere rağmen şanslarının yaver gittiğini söyleyen Karakuş, şöyle devam etti:
“Bizim şansımız pilotlarımızın çoğu 1960 ve 1970 arası Harp Okulu mezunlarıydı. Burada müşterek anılarımız devreye girdi. Hava Harp Okuluyla, askeri hava lisesi İzmir’deydi. Ben 1959 yılında askeri liseye girmiştim. 1960 yılından 1967 yılına kadar olan öğrencileri tanıyoruz. Telsiz konuşmalarında seslerimizi tanıdık. Bir arkadaşımızın lakabı yamyam, diğeri polisti. Birininki kaynanaydı, herkes birbirini tanıdığı için Rumlar araya girse de bir başarı elde edemediler.
YUNANLILARIN TAARRUZ ETMESİNİ ÖNLEDİK
Biz herhangi bir şekilde, herhangi bir kara birliğimize, hava kuvvetleri saldırmadan 2 bin civarında sortiyle Rum-Yunan güçlerini sıfırladık. Kara birliklerimiz de daha az zaiyat vererek bu harekatı başarılı bir noktaya ulaştırdık. 1974 yılında Eskişehir ve Balıkesir’de eğitim uçaklarındaydım. Bunlar hava savunma uçaklarıydı. Yunanlıların bize taarruz etmesini önleyen en önemli uçaklardı onlar. Yunanlılar Kıbrıs’a da uçak gönderemediler. Kara birliklerimize bir tane Yunan uçağı taarruz edemedi.”
Kıbrıs halkı bir vatana sahip oldu
***
- Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Rumların baskı ve zulmüne son vermek ve Ada’da barış ve huzuru tesis etmek amacıyla 20 Temmuz 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’nın gazileri, harekatın Ada’ya barış ve huzur getirdiğini, Kıbrıslı Türklerin de can güvenliğini sağladığını anlattı.
- Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Mücahitler Derneği Başkanı ve Kıbrıs gazisi Yılmaz Bora, Rumların 21 Aralık 1963’te, 48 saatte Kıbrıs Türkü’nü yok etmeyi ve Kıbrıs’ın tümünü kontrol altına almayı planladıkları Akritas Planı’nı uygulamaya koyduklarını söyledi. Lefkoşa’da başlayan saldırıların Ada geneline yayıldığını ifade eden Bora, Kıbrıs Türk halkının katliamlara karşı TMT önderliğinde, bir bütün olarak direndiğini kaydetti.
- SONSUZA KADAR YAŞAYACAK
- Bora, şöyle devam etti:
- “TSK 20 Temmuz sabahı Ada’ya çıktı ve Rumlar kaçmaya başladı, 21-22 Temmuz’da Beşparmak Dağları geçildi, Lefkoşa ile irtibat kuruldu. Daha sonra Lefke ve Mağusa’ya yöneldi. Kıbrıs Türk halkının beklediği kuzeyden zafer güneşi doğmuş oldu. Harekat eğer yapılmasıydı Kıbrıs Türkü katledilecekti, tek bir Türk kalmayacaktı, aynı Girit misali. Bizim, ana vatanımızın desteğiyle KKTC’nin sonsuza kadar yaşayacağına inancımız tamdır.”
- ÖZGÜRLÜĞÜN BAŞLANGICI
- Gazi Emekli Amfibi Deniz Piyade Kıdemli Binbaşı Mesut Günsev ise 20 Temmuz 1974’ün, asil Kıbrıs Türk halkının direnişinin, Türk ordusu tarafından mühürlenerek özgür toprakların ele geçirilmesinin başlangıç tarihi olduğunu belirtti. Kıbrıs’a ilk adım atan amfibi deniz piyade alayının bir mensubu olduğunu belirten Günsev, “Harekatla Kuzey Kıbrıs halkı bir vatana sahip oldu” dedi.