36 kadının, Filistin için yazı kaleme aldığı “Türkiye-Filistin Hattı: Kadınlar Yeniden Yazdı” Profil Yayınları etiketiyle çıktı. İlki 2002 yılında “Türkiye-Filistin Hattı: Kadınlar Yazdı” başlığıyla çıkan kitap, 22 yıl sonra Filistin konusunda ümmete sorumluluğunu hatırlatıyor.
2002 yılında Birun Yayınları etiketiyle çıkan “Türkiye-Filistin Hattı: Kadınlar Yazdı” kitabı, 22 yıl sonra yenilenerek okuyucuyla buluştu. İlkini “Yazılar çağa tanıklığımızdır” şiarıyla Fatma Barbarosoğlu ve Nazife Şişman hazırladı. Filistin’de yaşanan zulmü kadınların gözünden ve kaleminden okura aktaran 38 kadının yazısının yer aldığı eser, dönemin Filistin duruşunu ve umudu taze tutmayı hedefledi. Profil Yayınları, o günün tanıklarına yeniden ulaşarak, İsrail’in dokuz ayda artan vahşetini tam 22 yıl sonra yeniden kaleme almalarını istedi. “Türkiye-Filistin Hattı: Kadınlar Yeniden Yazdı” ismiyle yeni bir baskı yapan eserin yayın yönetmenliğini Merve Kar yaptı. Kitapta bu kez 36 isim yer aldı. Bunlardan dokuzu ilk kitapta yer alan isimlerden oluştu. Yazarlar, kitabı Yeni Şafak’a anlattı.
FİLİSTİNLİ KADINLARIN SESİNİ SESİMİZE KATTIK
Kitapta “Ben ne yapabilirim, beni ne ilgilendirir” bakış açısını kırmayı hedefleyen yazılar yer alıyor. Bunlardan ilki, İbn Haldun Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alev Erkilet’in. Her iki esere de katkı veren isimlerden olan Erkilet, iki kitapta da ürün boykotunun Filistin meselesindeki yerini ele alıyor. Boykotun yaşam biçimi haline getirilemediğini, kesintisiz sürmesi için net politik bir bilincin inşası gerektiğini ifade eden Erkilet, kitap için şu yorumda bulundu: “İslam coğrafyasının acı çeken, yaralı ama dipdiri ve direngen her köşesinde olup bitenler bizi derinden etkiliyordu. Onları sadece anlamaya çalışmıyorduk, onların sesine seslerimizle karşılık vermek, yanlarında olduğumuzu haykırmak, ümmet bilinci içinde mücadelelerine destek olmak istiyorduk. İlk kitap böyle bir duyarlılığın ürünüdür. İkinci kitap ise, ilk kitaba yazan kadınların 22 yıl sonra yeniden bir araya gelmesi ve Filistin meselesini bugünün koşullarında yeniden değerlendirmesi ana fikrine dayanıyor. Bu kitapta Filistinli kadınların sesine kendi sesimizi katmaya çalışıyoruz. Filistin direnişine şahitlik ediyoruz; direnişin hafızasını kayıt altına alıyoruz. Ümmete sorumluluklarını hatırlatmaya çalışıyoruz.”
ACI DA ÖFKE DE UMUT DA BU SATIRLARDA
Kitaba “Bir Şahitlik Masalı” başlıklı masalla katkı veren yazar Aynur Dilber; acı ve öfkesinin yanı sıra insanlığın kazanacağına dair umudunu cümleleriyle okura ulaştırıyor. Dilber, eserin vicdanı olan insanların çalışmalarını içerdiğini söyleyerek düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Filistin’de yaşananları masal yoluyla anlatmayı tercih ettim. Gördüklerim katlanılması çok çok ağır şeylerdi. Tüm vicdanlı insanların da hissettiği gibi. Bu kitap vicdanı olan, aynaya bakınca kendinden utanan, elinden gelen gayreti göstermek isteyenlerin çalışmalarını içeriyor. İlk günden beri inandığım gerçek şu oldu: İsrail değil, insanlık kazanacak. Bu kitap bir şahitlik eseri ve bilinmelidir ki Gazze asla yalnız değildir. Gazze’de hepimizin umuduna, inancına kıyılırken, evlatlar, kadınlar, erkekler, yaşlılar bin parçaya ayrılırken bizim burada tam ve sağ hissetmemiz asla mümkün değil.”
ÖNEMLİ OLAN FİLİSTİN İÇİN DURDUĞUN YER
Esere katkı veren diğer yazar ise Mukadder Gemici oldu. Gemici, yazısının Filistin’de mücadele verenlerin çabası karşısında çok küçük olduğunu dile getirdi. Yazısından bahseden Gemici, “Daha önce Kudüs-Filistin meselesiyle ilgili uzunca bir hikaye yazmıştım, ‘Esir Şehrin Annesi’ adında. Kahramanım Togan daha Kudüs’ün fethine 40 yıl, İstanbul’un fethine 300 yıl kadar varken, Kudüs’le beraber, hiç bilmediği, hiç görmediği Konstantinapol’ü almaktan söz ediyor, karşısındaki Haçlıyı deli edecek bir inançla. Şartlar olgunlaşana, ideal gerçekleşene kadar kişi nerede duruyor, mesele bu zannederim. O hikayede de kitaba verdiğim yazıda da o gün gelene kadar günlük hayatın içinde ne yaparsak yapalım, fikren ve kalben bu fikir diri dursun, dik dursun, meydan okusun” dedi.