Günümüz gençlerinin hızlı değişimlerin olduğu bir dönemde yaşadığını, yoğun olarak teknolojik gelişmelere maruz kaldığını belirten uzmanlar, birçoğunun teknolojinin sunduğu sanal ilişkilerle bağ kurmaya çalışırken, sosyal etkileşimin azlığı nedeniyle kendini yalnız hissettiğini söylüyor.
Dünya Ruh Sağlığı Günü bu yıl 'Değişen Dünyada Gençler ve Ruh Sağlığı' teması ile ele alınıyor. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, gençlerin ruh sağlığının korunması ve dayanıklılığın arttırılmasının hedeflendiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ergenlik ve yetişkinlik döneminin ilk yılları birçok değişimin yaşandığı, örneğin okulların değiştiği, gençlerin evden çıktığı ve üniversiteye başladığı veya yeni bir işin başladığı bir yaşam zamanıdır. Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, birçok genç için bu dönem heyecan verici zamanlardır. Bununla birlikte, bu değişimlerin stres ve endişe zamanları da olabileceğini söyledi.
Teknoloji yalnızlığa itiyor
Gençlik döneminin, bireyin yetişkin rolüne hazırlandığı, kimliğini oluşturmaya başladığı çok önemli bir dönem olmakla birlikte, önemli ruhsal hastalıkların ortaya çıkma riskini de barındıran bir süreç olduğunu da hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, günümüz gençlerinin daha önceki dönemlerden daha farklı ve hızlı değişimlerin olduğu bir dönemde yaşadığını, yoğun olarak teknolojik gelişmelere maruz kaldığını, birçoğunun teknolojinin sunduğu sanal ilişkilerle bağ kurmaya çalışırken, sosyal etkileşimin azlığı nedeniyle kendini yalnız hissettiğini, ruh sağlığını güçlendirecek doğru kaynakları ise her zaman fark edemediğini ifade etti.
Ruh sağlığı yaşamın her alanını etkiliyor
"Ruh sağlığı yerinde olan bir insan, hem kendisiyle hem de diğer insanlarla uyum ve denge içerisinde olur" diyen Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, "Kişinin ruh sağlığı bozulduğunda, sevme yetisi etkilenir ve insanlarla olan ilişkisi bozulmaya başlar. Kişinin ruh sağlığının bozulması; iş, aile, sosyal ve fiziksel sorunlar yaşamasına yol açar" şeklinde konuştu.
Anksiyete bozukluğu en sık karşılaşılan sorunlar arasında
Son dönemde yapılan araştırmalarda, gençlerde en sık anksiyete bozukluğu görüldüğünü ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, bu duruma kızlarda yüzde 20, erkeklerde ise yüzde 10 oranında rastlandığına dikkat çekti.
Gençlerde gözlenen diğer ruhsal bozukluklar hakkında bilgiler de veren Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı açıklamalarına şöyle devam etti:
- “Anksiyete bozukluğunun ardından depresif bozukluk, alkol ve madde kullanım bozukluğu geliyor. Öte yandan gençlerde depresyon korkutucu bir hızla artıyor. Major depresyon görülme sıklığı çocuklukta yüzde 1.7 iken ergenlik öncesi yüzde 3’e, ergenlikle birlikte ise yüzde 5’e yükseliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre depresyon, 10-19 yaşlarındaki çocuk ve gençlerde hastalıklara sebep olan ve fiziksel yetileri kısıtlayan en önemli etkenlerden biridir. Yetişkinlerden farklı olarak depresyon ergenlerde yüksek oranda suçluluk duygularına ve intihar girişimine sebep olabiliyor. Ayrıca gençlik döneminde ortaya çıkan depresyonlarda, tanı konmadığı ve tedavi edilmediği zaman birçok başka sorunlar da ortaya çıkabiliyor. Bu durum hastaların okul başarısını düşürüyor, sosyal ilişki kurma becerisini azaltıyor, madde kullanma sıklığını ve en önemlisi de intihar riskini artırıyor.”
Erken teşhis hastalıkların önlenmesinde önemli
Ergenlik çağındaki gençlerin sağlığının korunmasının, hem kısa hem de uzun vadede sadece gençlerin sağlığı bakımından değil, aynı zamanda ekonomiler ve toplum açısından da son derece önemli olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, sağlıklı genç yetişkinlerin iş gücüne, ailelerine ve çevrelerine, bir bütün olarak da topluma daha fazla katkı sağlayabilecekleri yönündeki kanıtların arttığını söyledi.
Çocukların yaşam becerilerini geliştirin
Ergenlik çağındakiler ve genç yetişkinlerde, ruhsal sıkıntı ve hastalığın önlenmesine yardımcı olmak, ruhsal hastalıkların üstesinden gelmek ve iyileştirilmesi için erken yaşlardan itibaren zihinsel dayanıklılık sağlamak amacıyla pek çok şey yapılabileceğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, “Önlemek, ruh hastalığının erken belirti ve bulgularını bilmek ve anlamakla başlar. Ebeveynler ve öğretmenler, evde ve okuldaki günlük zorlukların üstesinden gelmelerini sağlamak için çocukların ve ergenlerin yaşam becerilerini geliştirmeye yardımcı olabilir. Okulda ve diğer toplumsal ortamlarda psikososyal destek verilebilir. Sağlık çalışanlarının ruhsal bozuklukları tespit etmelerini sağlayan eğitimler geliştirilebilir veya genişletilebilir” dedi.