Kanser denilince akla ilk gelen ve en ürperten akciğer kanseri. Herkesin korkulu rüyası, teşhisi koyulduktan sonra “ben şimdi ne yapacağım” sorusu ilk akla gelen. Peki, akciğer kanseri duyulduğu kadar tehlikeli mi, teşhisi koyulduktan sonra öldürücü mü, tedavi edilir mi, son tedavi yöntemleri nelerdir?
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, akciğer kanseri hakkında bilinmeyenleri, bilinen ama dikkat edilmeyenleri ve tüm sorularımızı sizler için yanıtladı:
Akciğer kanser hastaları genellikle geçmeyen öksürük , nefes darlığı, kanlı balgam ve ileri evrelerde kilo kaybı, göğüs ağrısı gibi şikayetlerle doktora başvururlar.
Akciğer kanserinin %85 sebebi sigara içimidir. Tütünün içinde yaklaşık 81 adet bir çok organ kanserine yol açan kanserojen madde tespit edilmiştir. Dünyada kanserden ölümlerin en sık nedenlerinden birini akciğer kanseri oluşturur. Tüm dünyada akciğer kanserinin çoğunlukla ileri evrelerde tespit edilmesi bu hastalığa bağlı ölüm oranlarında artışa yol açmıştır . Bir yılda 30 ve daha fazla paket sigara içen kişiler akciğer kanserine yakalanma açısından yüksek riske sahiptirler. Bu yüksek riskli kişilerde akciğer kanserine yakalanma riski daha fazla olduğundan 50 ile 75 yaşları arasında her iki yılda bir düşük doz spiral toraks bilgisayarlı tomografi ile tarama yapılmalıdır. Akciğer kanseri evre-1 de yakalanırsa kür elde edilebilir. Yani akciğer kanserinin erken tespit edilmesi ve tedavi edilmesi yaşam süresini belirgin bir şekilde uzatır.
Gerek ülkemizde ve gerekse tüm dünyada akciğer kanseri çoğunlukla orta ve ileri evrede tespit edilmektedir. Özellikle uzun süre sigara içen kişilerde geçmeyen öksürük kanlı balgam gibi durumlarda direk akciğer grafisindenziyade düşük doz kontrastlı toraks bilgisayarlı tomografisi ile (BT) akciğerde tümoral kitlenin varlığı araştırılmalıdır. Akciğerde şüpheli bir nodül veya tümoral kitleler tespit edildiğinde bronkoskopik biyopsiler, bronkoalveolar lavaj incelemesi veya akciğerin çevre tümörlerinde transtorasik akciğer kitle biyopsileriyle tanı konmaya çalışılır. Akciğer kanserinin çoğunu küçük hücreli dışı ve küçük hücreli kanser tipleri oluşturur. Sigara içmemiş ancak tüberküloz geçirmiş kişilerde, aspest kristallerine maruz kalankişilerde akciğer kanseri görülme riski yüksek olduğundan bu kişilerin de yakın doktor takibi yapılması gerekir.
Küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde erken evrelerde öncelikle cerrahi yapılmalıdır. Cerrahi sonrasında kemoterapi tedavisi ve bazı olgularda radyoterapi tedavileriyle hastaların yaşam süresi oldukça uzamaktadır. Erken evre ameliyat olan ve sonrasında kemoterapi tedavilerini alan hastalarda beş yıllık sağ kalım oranı % 44 civarlarındadır. İleri evre olup ameliyat olamayan hastalarda sağ kalım süreleri daha kısadır. Ancak bu ileri evre hastalarda kemoterapi tedavisi ile ortanca 8 ay ile 1 yıl kadar yaşam süresi uzamaktadır. İleri evreli bazı hastalarda 2. ve 3.basamak kemoterapiler, hedefe yönelik tedaviler, monoklonal antikor tedavileriyle yaşam sürelerinin daha da uzaması sağlanmaktadır. Akciğer kanserinin daha az görülen diğer türü olan küçük hücreli tipinde sınırlı evre ve yaygın evre olarak tedavileri değerlendirilir.
Sınırlı evre tedavi edilebilir evre olup kemoterapi ile eş zamanlı radyoterapi tedavisi standart tedaviyi oluşturur. Küçük hücreli akciğer kanserinde sınırlı evre kemoterapiler ile ortanca 14 ile 20 ay arasında sağ kalım süresis ağlanırken, yaygın evre dediğimiz ileri evrede ortanca sağ kalım süreleri en fazla 9-11 ay kadar olmaktadır. Yaygın evre küçük hücreli akciğer kanserinde iki yıllık sağ kalım oranı yaklaşık %4 civarındadır.
Akciğer kanser tedavisinde kemoterapi, radyoterapi tedavileri dışında küçük hücreli dışı akciğer kanserinin alt tiplerinde yapılan genetik testler doğrultusunda hedefe yönelik ilaçlar (Erlotinib, Gefitinib, Krizotinib vb) ile günümüzde bu hastalığa karşı daha iyi tedavi cevabı ve daha uzun süreli yaşam süreleri elde edilmektedir. Son 10 yıldır kanser tedavisinde kemoterapi ilaçlarından ziyade akıllı molekül dediğimiz hedefe yönelik ve immünolojik antikor tedavileri alanında gelişmeler olmaktadır. Akciğer kanserinin küçük hücreli dışı skuamöz olmayan alt tiplerinde immünoterapi alanında sağ kalımı uzatan yeni bir ilaç keşfi olmuştur. Bu alt grup akciğer kanseri tedavisinde, PD-1 ligand pozitif olan hastalarda, programlanmış hücre ölüm proteini-1(PD-1) inhibitörü monoklonal antikor olan nivolumab adlı ilaç ile kemoterapi tedavilerinden ortalama 3 ay kadar daha fazla yaşam süresi elde edilmiştir.
Tüm solid organ kanserleri erken evrede tespit edildiğinde, cerrahi ve sonrasında kemoterapi, bazı olgularda radyoterapi tedavileri ile yüksek oranlarda şifa elde edilmektedir.
Akciğer kanseri de evre 1 erken evrede yakalandığında yüksek oranda şifa elde edilmektedir. İleri evre kanser olgularında en güncel kanser tedavileri ile bile yaşam süreleri aylar ile ifade edilmekte, nadir olgularda bir yılı aşan yaşam süreleri gözlenmektedir.
Sonuç olarak, kanser erken yakalandığında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Özellikle sigara içen, ailesinde kanser hikayesi olan kişiler daha öncelikli olmak üzere, kanser tarama programları ile bu hastalık erken evrede yakalanabilir. Ve daha etkin, şifa sağlayıcı tedaviler başarıyla uygulanabilir.