Modern cüce buğdayın hastalık yaptığını belirten Prof. Dr. Canan Karatay, modern buğdaydan yapılan ekmeği değil, siyez unundan yapılan ekmeği tüketin uyarısı yaptı. Sabahları beyran çorbası içmeyi öneren Karatay, gençlere de "Fıstık yerseniz fıstık gibi olursunuz” tavsiyesinde bulundu.
Modern buğday tüketmeyin uyarısı
Prof. Dr. Canan Karatay, cüce buğday olarak da bilinen modern buğday ile ilgili uyarılarda bulundu. Modern buğday kullanılmaması için çağrıda bulunan Karatay, "Modern cüce buğday hayatımıza girdiği günden itibaren hastalıklar inanılmaz derecede artış gösterdi. Bağırsaklarda yaşanan sorunlar ve buna bağlı hastalıklar da arttı. Modern buğdaydan yapılan ekmekler tüketilmemeli. Onun yerine siyez unundan yapılan ekmekler tüketilmeli” dedi.
Sabahları beyran çorbası için
Prof. Dr. Karatay, sağlıklı beslenmenin yolunun ekmeksiz, şekersiz ve unlu mamullerden uzak durmaktan geçtiğini belirterek, sabahları Gaziantep’in yöresel beyran çorbasının içilmesi önerisinde bulundu. Antep yemeklerini bir sanat eseri olarak tanımlayan Prof. Dr. Karatay gençlere, “Fıstık yerseniz fıstık gibi olursunuz” tavsiyesinde bulundu.
Hakiki ilaç yiyecekler
Diyabet, hipertansiyon ve kanser gibi hastalıkların 90’lı yıllardan sonra yaygınlaştığını hatırlatan Karatay, sağlıklı beslenerek tüm hastalıkların önlenebileceğini kaydetti.
Yiyeceklerin hakiki ilaçlar olduğunu anlatan Prof. Dr. Canan Karatay şunları söyledi:
- "Hastalıklardan korunmak için ilaçlara değil sağlıklı besinlere sarılmamız gerekiyor. Genetik denen hastalıklardan korunmak için her türlü ekmek, simit, pirinç, patates, mısır, makarna, börek, poğaça, şeker, çikolata, bal, reçel, pekmezden uzak durmalıyız. Sağlıklı bir şekilde güne başlamak için köy yumurtası, zeytin, peynir, köy tereyağ, badem, ceviz, kuru kayısı ve bol yeşillik tüketmeliyiz."
İlaçlar yangına körükle gidiyor
"Ben hangi besinlerin hangi hastalığa iyi geleceğini anlatmaktansa hastalıkların oluşumunu nasıl önleyebileceğimizi anlatıyorum" diyen Karatay, "Vücutta sinsi sinsi başlayan hastalıkların temel nedeni kronik inflamasyondur. Bunu birçok faktör bir arada başlatır. En önemli ve temel başlatıcılar, insülin hormonunu direkt olarak yükselten glisemik indeksli, rafine karbonhidratlı yiyecek ve içeceklerdir. Yani kan şekeri ve insülin hormonunun kanda uzun süre yüksek seyretmesi sonucu başlayan mikropsuz kronik yangın. Önemli olan bu yangını başlatmamaktır. Eğer başlamışsa da temeline inip yangını söndürmek gerekir. Yangın söndürmek için ilaçlara gerek yoktur. İlaçlar yangına körükle gidiyor" diye konuştu.
Bel kalınlığı insülin belirtisi
Başta diyabet olmak üzere tüm kronik dejeneratif hastalıkların iyileşebileceğini belirten Karatay, "İyileşebilir dediğim hastalıkların hepsinin sebebi şeker. Bu yüzden başta diyabet, hipertansiyon, obazite olmak üzere tüm kronik dejeneratif hastalıklar iyileşebilmesi ve kronik yangını başlatan şekerden uzak durmak gerekiyor. İnsülini zıplatırsan yanarsın: İnsülinin yükselmesi demek kronik dediğimiz hastalıkların ortaya çıkması demek. Bel çevresinin azıcık genişlemeye başlaması insülinin yükselmeye başladığının belirtisi. Kan şekerini, insülin seviyesini normal seviyeye getirmek için bal, pekmez, baklava, reçel, sağlıksız karbonhidratlar tüketilmemeli. Ambalajlı ürünler, pirinç, makarna, patates kızartması, enerji içecekleri, hazır meyve suları, gazlı içecekler, unlu mamullerden uzak durmak gerekiyor. Aksi takdirde felç, gözde katarak, damar sertliği, kalp krizi, parkinson ve alzheimer ve depresyon gibi hastalıkların görülmesi kaçınılmaz" ifadelerini kullandı.