Bisiklet tutkunu Gökhan Kutluer'in ilk öykü kitabı "Bulut Fabrikası" okurla buluştu. Kutluer, "Bisikletten hem maddi hem de manevi anlamda beslendim ve hayatıma böylesine derin izlerle kazındığı için onun uğruna bir şey yapmak istedim. Gerçek yaşam öykülerinin içine bisikleti serpiştirdim" diyor.
Bir süre Cyclist Türkiye'de editörlük yapan ve televizyon, gazete, dergi gibi hemen her basın organında bisikleti anlatan kendisini bisiklet tutkunu olarak tanımlayan Gökhan Kutluer şimdilerde ilk öykü kitabı "Bulut Fabrikası" ile aramızda. Kitabında bisikletin yanı sıra birçok gerçek yaşam öyküsünüde anlatan Kutluer, "Bulut Fabrikası'nı sadece bisiklet insanları okumasın; kitapçıda gören ve kısa öykü okumayı seven başkaları da eline alabilsin istedim. Bu yüzden de ne kapakta ne de arka kapak yazısında bisiklete doğrudan yer vermedim" şeklinde konuşuyor.
Bisikleti sadık bir dost gibi görüyorum. Tamamen size bağlı, sizin iradenizle yol alan bir dost. Stresli bir dönemdeyken ya da düzenli bir aktiviteye ihtiyaç duyuyorken kişiye tam da ihtiyacı olan o boşluğu, mola süresini veriyor ve doğaya yakınlaştırıyor. Bunun haricinde işin bir de günlük hayata dokunan kısmı var. Bisiklet oldukça pratik ve zamandan kazandıran bir ulaşım aracı. Arabayla daha fazla zaman harcamak durumunda kaldığım yolları bisikletle çok daha kısa sürede alabiliyorum.
Bisikletten hem maddi hem de manevi anlamda beslendim ve hayatıma böylesine derin izlerle kazındığı için onun uğruna bir şey yapmak istedim. Diğer yandan, kısa öykü yazarlığını ve anları tarif etmeyi çok seviyorum. İkisini harmanlayıp ortaya bir kitap çıkarma fikri beni çok heyecanlandırdı. Kitabın çıkış noktası buydu. Kendimi bu alanda geliştirmek üzere ilk kitabımla yola çıkarken, onu sadece bisiklet insanları okumasın, kitapçıda gören ve kısa öykü okumayı seven başkaları da eline alabilsin istedim. Öykülere serpiştirme fikri en başından beri sempatik geldi. Bu yüzden de ne kapakta ne de arka kapak yazısında bisiklete doğrudan yer vermedim.
bis
Karakterlerin hayatında doğrudan doğruya sadece bisiklet var. Dolayısıyla tutkuları ve günlük yaşamlarındaki odakları bisiklete yönelmiş durumda. Bu kişiler benim bisiklet sürerken tanıştığım ve bir sürüşlüğüne arkadaş olduğum yabancılarda ya da çok yakınımdaki dostlarımda gördüğüm birkaç detayın ışığında oluşturuldu diyebilirim.
Karakterlerin bir kısmı belli bir kurguya ait olarak, diğer kısmı ise az önce de anlattığım gibi gerçek kişilerden ilham alınarak ortaya çıkarıldı. Bu kişileri isimlerini değiştirerek anlatma fikri hoşuma gitmedi. Bu yüzden de isim koymamaya karar verdim. Hal böyle olunca kitapta bir bütünlük sağlanması adına diğer karakterlerin de isimlerini sildim. Bunun yanı sıra, okuyucuya boşluk bırakmayı seven bir yapım var. Yani isimleri, görünüşleri gibi şeyler hayal edilebilir olsun istiyorum.