Yarın tüm dünyada vizyona girecek olan Barbie filmi, çocuk, yetişkin demeden herkesi hedef alıyor. Feminist yönetmen Greta Gerwig’in ellerinde günümüz feminizminin geldiği son noktayı teyit eden film, önce erkekleri iğrenç gösteriyor, sonra LGBT’ye göz kırpıyor. Rüya evinde erkeklere yer vermeyen pembe bebekler, bu sefer en yıkıcı kozlarını kullanmaya geliyor.
Hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap eden Barbie filmi, cinsiyetsizlik algısına hizmet ederek çocukları hedef alıyor. Simgelediği ‘kusursuz güzellik’ nedeniyle sık sık eleştirilen pembe bebekler, filmle birlikte bu kez kusursuz kadınlığı hem yıkacak hem de yerine ‘zamanın ruhu’na uygun cinsiyetsizliği yerleştirecek. Yetişkinler dünyasına da giren Barbie, çocukların hayallerini yıkmakla kalmıyor, herkesin kendi cinsiyle mutlu olacağı bir dünya sunuyor. Basın gösteriminin Kanyon Avm’de gerçekleştirildiği film, yarın vizyona giriyor.
EN YIKICI KOZUNU KULLANDI
Mattel’in kurucu ortağı Ruth Handler tarafından tasarlanan ‘Barbie’, kusursuz bir yetişkin hatlarına sahip olmasıyla, hem feministler tarafından hem de muhafazakârlar tarafından sürekli eleştirildi. Yarın vizyona girecek filmiyle ise Yönetmen Greta Gerwig’in ellerinde günümüz feminizminin geldiği son noktayı teyit etti. Önce erkekleri iğrenç gösterdi, sonra LGBT’ye göz kırptı. Margot Robbie ve Ryan Gosling’in başrollerinde oynadığı filmde, lezbiyen ikonu Kate McKinnon ile trans model ve aktör Hari Nef’in ve birçok dizide eşcinsel temsillerle anılan aktörlerin rol alması, “Barbie LGBT mi oldu?” sorusunun yanıtı oldu.
HERKES KENDİ DÜNYASINA
Her şeyi kadınların yönettiği Barbielerin rüya evinde kusursuz bir mükemmellikte yaşayan klasik Barbie karakteri, “Hiç ölmeyi düşündünüz mü?” sorusunu gayri ihtiyarı sorar ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Bütün bunları düzeltmek içinse erkek arkadaşı Ken’le birlikte gerçek dünyaya yolculuğa çıkar. Film, oyuncaklarıyla hayaller aleminde mutlu mesut oynayan çocukları, abartılı bir gerçek dünyayla tanıştırır. Kadınlarla erkeklerin savaşının sonunda, Barbie Ken’e “Bensiz kendini keşfetme zamanı geldi” der ve herkes kendi hemcinsiyle mutluluk pozu verir.
Henüz vizyona girmeden queerliği üzerine epeyce tartışılan filmi izleyince, sinsi bir eşcinsellik empoze edildiği fark ediliyor. Zaten yönetmeni de bunu reddetmiyor. Verdiği bir röportajda, “LGBTQ+ topluluğunu getirmeden bu hikayeyi anlatabilmemizin hiçbir yolu yoktu” diyor. Diğer Barbie ve Kenleri oynayan üç LGBT aktörü Hari Nef, Alexandra Shipp ve Scott Evans, film öncesi Out Magazine kapağında yer alarak, “Barbie filminin yapabileceği en gerçek şey, Barbie’yi eşcinsel yapmaktır” demesi ise neye hizmet ettiğinin açık göstergesi.
BİR TAŞLA ÇOK KUŞ VURACAK
Filmin çekimleri duyurulduğundan beri gittikçe artan Barbie çılgınlığı, kapitalizmin arayıp da bulamadığı cinsten. Vizyon tarihi yaklaştıkça, filmin tanıtımlarına her gün bir yenisi ekleniyor. Google, Barbie için ‘pembe’ efekt eklentisi yaparken, Tiktok başta olmak üzere çeşitli sosyal medya sitelerine Barbie konseptli videolar çekiliyor. Barbie’nin çekildiği rüya evine ise Airbnb turları düzenleniyor. Böyle giderse Barbie filmi bir taşla birçok kuş vuracak gibi gözüküyor.