Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Tarımdan Sorumlu Bakanlar Toplantısı’na katılmak için geldiği Azerbaycan’da sorularımızı cevapladı. Türkiye’nin planlı ve sürdürebilir tarıma geçtiğine dikkat çeken Yumaklı, hayvancılıkta benzer çalışma yapıldığını söyledi: “Hayvancılığı ülkenin hangi bölgelerinde yapacağız, hangi bölgelerde sanayisini kuracağız kısmı bizim şu anki çalışmalarımızın içinde.”
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Tarımdan Sorumlu Bakanlar Toplantısı’na katılmak için geldiği Azerbaycan’da önemli temaslarda bulundu. KKTC’nin de bakanlık seviyesinde temsil edildiği toplantıda üye ve gözlemci ülkelere ortak tohum kataloğu önerisi getiren Yumaklı, hayvancılıkta da yeni işbirliklerin olacağını belirtti. Bakan Yumaklı, “Çok önem veriyorum” dediği ülkemizdeki gıda güvenliği denetimlerinde önemli mesafeler katedildiğini vurgulayarak 7 bin 500 gıda denetçisi sahada görev alıyor. Son 3 haftada 55 bine yakın denetim yapıldı ve sürekliliği sağlayarak kaliteyi artıracağız” dedi.
ÜÇ HAFTADA 54 BİN DENETİM
Türkiye’nin artık planlı ve sürdürebilir tarıma geçtiğini, hayvancılıkta da benzer bir çalışma yapıldığını belirten Bakan Yumaklı, “Hayvancılığın ülkenin hangi bölgelerde yapacağız, hangi bölgelerde sanayisini yapacağız kısmı bizim şu anki çalışmalarımızın içinde” dedi. Yazarımız Ersin Çelik’in Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Bakü’de yaptığı söyleşinin satır başları şöyle:
İlkini 21 Ağustos’ta başlatmıştık. 8 Eylül’de bitti. Burada lokanta, otel, fast foodlar, kafeteryalar gibi gıda veya gıda sunumu yapan yerlerde denetim yapıldı. İkincisini de 11 Eylül’de başlattık. Burada da kasaplar, şarküteriler, bakkallar gibi yerler denetleniyor. Bunun 3’üncüsü ekmek ve türevlerini, unlu mamulleri üreten yerlerde olacak. Son üç haftada da yine 54 binden fazla denetim yapıldı ve şu ana kadar 332 yerde uygunsuzluğa rastlandı. Bu periyot da 29 Eylül’de sona erecek.
ZEYTİNYAĞINDA ÇOK ŞİKAYET VAR
Yaklaşık 7 bin 500 arkadaşımız Türkiye’de aynı anda başladı denetime. Burada yaptığımız şey şu. 3 hafta denetim yapılıyor, bir hafta raporluyorlar. İlk üç haftada yaklaşık 55 bine yakın denetim yapıldı sadece 245’inde uygunsuzluğa rastlandı. Onlarla ilgili gerekli ceza yazılıyor ama aynı zamanda da takip ediyoruz. Alkollü ve alkolsüz içecek üreten yerlere gideceğiz. Zeytinyağı üreten yerlere gideceğiz. Bu konuda çok şikâyet alıyoruz.
KENDİMİZE YETER DURUMDAYIZ
Türkiye’nin hayvansal varlığı her halükarda kendine yeter ama zaman zaman siz ihraç edebiliyorsunuz, ithal de edebiliyorsunuz. Özellikle çok iyi sonuç alınan bazı ırkların besi materyali olarak yurt dışından getirilmesi söz konusu. Bu zamana kadar hiçbir Kurban Bayramı’nda hayvan anlamında sorun yaşanmadı. Ama sürekli buna yönelik haberler çıkartıldı. Planlı üretimde sadece bitkisel üretim değil hayvansal üretimin de planlaması söz konusu. Aynı bağlamda sözleşmeli üretim de planlı hayvansal üretim de bizim üretim planlamamızın içinde yer alıyor. Burada yapmak istediğimiz de yine aynı şeklide. Siz hayvansal üretimi suya ihtiyaç olan yerlerde yaparsanız problemler oluşuyor. Dolaysıyla hayvancılığı ülkenin hangi bölgelerinde yapacağız, hangi bölgelerde sanayisini yapacağız kısmı bizim şu anki çalışmalarımızın içinde. Bu tarımsal üretim planlaması sadece bitkisel değil hayvansal ürünleri de kapsıyor.
ŞANSA BIRAKAMAYIZ
Dünyada gıda milliyetçiliğinin olduğu bir dönemdeyiz. İklim değişikliği herkesi etkilediği, kaynakların git gide daraldığı bir dönemde siz ülkelerin bağımsızlığını bile etkileyecek kadar önemli gıda ve onun üretimi konusunu şansa bırakmamalısınız. Ne kadar talep var o kadar arzı oluşturmanız lazım. İkincisi eğer siz talebin üzerinde bir üretim yapıyorsanız bu üretimin ihraç kabiliyetine de bakmamız lazım. Diğer türlüsü şöyle oluyor. Biz bunu ürettik ama maliyetimizin altında devlet bununla ilgili destek versin. Çok sürdürülebilir bir durum değil. Amacımız üretimi sürdürülebilir kılmak, sürdürülebilir üretimde üretimi verimli bir şekilde yapmak, verimli üretimin çıktısı olan ürünün kalite olmasını sağlamak. Bütün bunları kayıt altına alarak yapmak.
Su yönetimi kritik önemde
İklim değişikliğinin en çok suyu etkileyeceğini vurgulayan Bakan Yumaklı şöyle devam etti: 2100’e kadar bunun simülasyonu var. Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüz bunları kurumlarla paylaştı, takip ediyoruz. Bakanlığın İklim Değişikliği ve Kuraklıkla İlgili Mücadele Eylem Planı var. Bunu da takip ediyoruz. Sonuçta iklim değişikliği en çok suyu etkileyeceğine göre suyu yönetmeniz lazım. Ancak iklim değişikliği sadece kuraklık değil. Aynı zamanda sel baskınları, taşkınları da kapsıyor. Tarım, sanayi ve bireysel kullanımda kuraklık etkisini gözeterek suyu kullanması lazım. Belediyelerin kayıp kaçak oranın azaltarak etkin kullanımı söz konusu olmalı.