Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyon verisinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde Avrupa Birliği (AB) ve dünya genelinde kullanılan uluslararası tanım, kavram ve yöntemlerle hesaplandığını belirterek, "Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar, bu hesaplamaları sürekli incelemekte ve raporlarında TÜİK'in tüm istatistiklerinin uluslararası kriterlere uygun olduğunu defaatle ifade etmektedir." dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ile Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) arasındaki makasa ilişkin sorular üzerine Nebati, "2021 yılı başından itibaren ÜFE-TÜFE makasının küresel ölçekte olduğu gibi ülkemizde de arttığını gözlemliyoruz. Avrupa bölgesinde ÜFE, TÜFE'nin 4 katı, bizim ülkemizde şu anda 2 katı bile değil. Şu ana kadar ÜFE artışlarının büyük ölçüde TÜFE'ye yansıdığı değerlendirilmektedir. Bu nedenle, mevcut ÜFE seviyesinin önümüzdeki dönemde TÜFE enflasyonunda öngördüğümüz düşüşü bozacak bir baskı oluşturmasını beklemiyoruz." diye konuştu.
Nebati, Türkiye'nin sanayi üretiminde birçok ülkeden pozitif ayrıştığını ve güçlü bir üretim ekonomisi olma yolunda ilerlediğini aktararak, "Salgın öncesine göre sanayi üretimini en çok artıran ülkelerin başında Türkiye geliyor. Üretim ve ihracatı teşvik etmek amacıyla kredilerin bu alanlara aktarılmasına yönelik adımları atmaya devam ediyoruz." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, vergi indirimleri yoluyla enflasyonla mücadele eden tek ülke olmadığına işaret eden Nebati, birçok ülkenin vergi indirimleriyle enflasyonla mücadele ettiğini söyledi.
"TÜİK'e saygı gösterin, sahip çıkın"
Bakan Nebati, TÜİK'e ilişkin eleştirilere şöyle yanıt verdi:
"Türkiye'deki kurumların her birinin bir değeri vardır. Çok değer verdiğimiz, önem verdiğimiz kurumlarımızın korunması gerektiğine inananlardanım. Elbette şeffaf olunması gerekiyor. Bu şeffaflık çerçevesi içinde yapılan tüm işlem ve eylemlerin belirli standartlar içinde olması lazım. Veri toplamak, derlemek ve kamuoyu ile paylaşmak gerçekten ciddi bir iştir. Enflasyon verisi TÜİK tarafından tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde AB ve dünya genelinde kullanılan uluslararası tanım, kavram ve yöntemlerle hesaplanmaktadır. EUROSTAT başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar bu hesaplamaları sürekli incelemekte ve raporlarında TÜİK'in tüm istatistiklerinin uluslararası kriterlere uygun olduğunu defaatle ifade etmektedir. Bu kriterleri belirleyen ve kriterlere uyumunu denetleyen bir kurum bir şey söylüyor. TÜİK'in ürettiği resmi istatistiklerin, masa başında birkaç kişilik ekiple hiçbir akreditasyonu olmayan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından gerçekçi şekilde hesaplaması mümkün değildir. Böyle bir iddiası varsa ENAG gider EUROSTAT'ta ve ilgili uluslararası kuruluşlarda akredite olur. Olması mümkün değil, yapmayın, TÜİK'e gerçekten değer vermeliyiz, tüm kurumlarımızı koruyup kollamalıyız. TÜİK, 2022 yılı itibarıyla hesaplamalarında her ay Türkiye'nin 81 ilinden, 225 ilçesinden, 27 bin 261 işyeri, 4 bin 274 konuttan, 409 madde, 904 madde çeşidi için yaklaşık 560 bin 392 fiyatı derliyor. Bunu TÜİK yapıyor, bu verilerin derlenmesini birkaç kişilik ekiple değil, tam 2 bin kişilik ekiple gerçekleştiriyor. Bu kuruma gerçekten saygı gösterin. Kurumlarımıza sahip çıkalım."
"Kira artışlarını yüksek gösterdi"
ENAG'ın kira artışlarını sanki tüm kiracılar her ay ev değiştiriyormuş gibi hesapladığını ve bu artışları olduğundan yüksek gösterdiğini aktaran Nebati, "Ancak tüm kiracıların her ay ancak yüzde 8'i ev değiştirmekte ve kira artışına maruz kalmaktadır. Zaman içinde enflasyona yansıması gereken kira artışları, ENAG tarafından bir ay içinde ve sonraki aylarda yanlış şekilde üst üste eklenerek hesaplama yapılmaktadır. Yapmayın, etmeyin, eylemeyin. Metodolojisi bilinmeyen, şeffaf olmayan, veri toplama yöntemi belli olmayan hesaplamalara itibar etmek yerine, emeğin, bilimin ve tekniğin gücüyle çalışan uluslararası standart ve denetime tabi olan TÜİK'e güveninizi gösterin." ifadelerini kullandı.
Bakan Nebati, hissedilen ve hesaplanan enflasyon arasındaki farka yönelik de "Bunu eleştirenler Avrupa Merkez Bankası verilerini takip etmemekte ve onlarda da hissedilen ve açıklanan enflasyon arasında fark olduğunu görmemektedir. Avrupa Merkezi Bankası tarafından yapılan çalışmalara göre, tüketici eğilimi anketine katılan hane halklarının yüzde 73'ü, açıklanan enflasyonun en az 5 kat daha fazlasını hissediyor olduklarını ifade etmiştir. Bu oran ülkemiz için sadece 2 kattır." değerlendirmesini yaptı.
TÜİK tarafından aylık bazda açıklanan ortalama madde fiyatlarının yayımlanmasının durdurulmasının da 2020 yılı mayıs ayından itibaren fiyatların yanlış yorumlanmasından kaynaklandığına işaret eden Nebati, "Ancak endeksler daha detaylı olarak kamuoyuyla paylaşılmaya başlanmıştır. Madde fiyatlarının yayımlanması uygulamasıyla uluslararası düzeyde karşılaşılmamaktadır. Ülkemiz, veri yayımlama konusunda AB üye ve aday ülkeleri, EFTA ülkeleri, ABD ve Kanada'nın yer aldığı 33 ülke içinde en şeffaf olan ülkelerin başında yer almaktadır." diye konuştu.
"İyileştirmeler her türlü alanda rakamlara yansıyacak"
Nebati, büyümeden kaynaklanan refah artışının toplumun her kesimine yansımasının, hükümetleri döneminde öncelikli politikaları olduğunu belirtti.
Çalışanlar ile emeklilerin maaş ve ücretlerinde sağlanan artışlara işaret eden Nebati, "Nitekim, önümüzdeki dönemde bu iyileştirmeler her türlü alanda rakamlara yansıyacaktır." dedi.
Gelir eşitsizliğini gösteren Gini katsayısına ilişkin eleştirilere de yanıt veren Bakan Nebati, şöyle konuştu:
"TÜİK, gelir dağılımı göstergesi olarak 'hane halkı kullanılabilir gelire göre' ve 'eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre' olmak üzere iki farklı yöntemle Gini katsayısını hesaplamaktadır. Hane halkı kullanılabilir gelire göre Gini katsayısı kapsayıcı büyümeye yönelik uygulanan politikalarla 2006'daki 0,403 seviyesinden, 2019 yılında 0,387'ye geriledi, ancak 2020 yılında salgının olumsuz etkileriyle 0,402 seviyesine yükselmiştir. 2021 yılında 0,391 seviyesine doğru iyileşme gerçekleşmiş olup, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre Gini katsayısı ise 0,401 seviyesine düşmüştür. Her iki yöntemle de hesaplanan Gini katsayısında geçmiş yıllara göre iyileşme sağlanmıştır."
Nebati, ekonomi kurumları arasında koordinasyon sorunu olduğu değerlendirmeleri üzerine ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, Ekonomi Koordinasyon Kurulunun yanı sıra, Fiyat İstikrar Komitesi, Gıda Komitesi, Finansal İstikrar Komitesi gibi yapılarla koordinasyonu güçlü şeklide sağladıklarını dile getirdi.
Her ülkenin kendi ekonomik ve toplumsal koşullarına göre farklı politika ve tedbirleri uygulamaya aldığını belirten Nebati, kur korumalı mevduat uygulamasıyla döviz kurlarında ortaya çıkan yüksek oynaklığı önemli derecede azalttıklarını bildirdi.
"Net hata noksan kaleminde ölçülmeyen girişler düşecek"
Bakan Nebati, ödemeler dengesi istatistiklerinde yer alan net hata noksan kalemindeki artışa ilişkin de şunları aktardı:
"Ödemeler dengesi istatistiklerinde ana ilke olarak çift kayıt muhasebe sistemi benimsenmiştir. Ödemeler dengesinin her bir işlemi, o işlemin giriş ve çıkış kayıtlarını gösterecek şeklide iki ayrı kaleme eşit değerde ve karşılıklı olarak kaydedilmektedir. Çift kayıt muhasebe sistemine göre, her ekonomik işlemin bir alacak bir de borç olmak üzere iki kaydı gerekmektedir. Bu kapsamda, cari işlemler dengesi ile sermaye ve finans hesabı kalemlerinin toplamının sıfır olması gerekmektedir. Toplamın sıfır olmadığı durumlarda kalan tutar net hata ve noksan olarak hesaplanmaktadır. Yeni bilgiler ve veriler geldikçe istatistikler güncellenir ve bu tutarlar net hata noksan kaleminden düşülerek ilgili kaleme işlenir. Bu kalemin oluşmasına çeşitli faktörler neden olabilir. Bunlardan biri dış ticaret mal hareketi ve finansal dönemin zaman uyumsuzluğu, yani ihracatı gerçekleşen malın ödemesi 3 ay sonra geliyorsa, bu kalem net hata noksanda 3 ay boyunca 'giriş' olarak görünür. Bazı veriler, istatistikler geç yansır. Özel sektörün yurt dışı mevduatları, Uluslararası Ödemeler Bankası tarafından 4 ay gecikmeli yayımlanıyor. Verilerin gelmesiyle net hata noksan kalemine yansıyor."
Anket yoluyla toplanan verilerde de ölçüm hataları olabileceğine dikkati çeken Nebati, "Buna en iyi örnek turizmdir. Gelen turistlere anketle sorularak yapılan gelir hesaplamaları tam ölçümü yansıtmamaktadır. TÜİK tarafından turizm istatistiklerinde daha yeni güncelleme yapıldı. Yarın açıklanacak eylül ayı ödemeler dengesi verilerinde bu güncellemeyi göreceğiz. Bu güncellemeyle net hata noksan kaleminde daha önce tam olarak ölçemediğimiz girişler düşmüş olacak. Beyan yanlışları da tespit edildikçe güncellenerek net hata noksana yansımaktadır. Bunun dışında 'yastık altı varlık' diye tabir ettiğimiz bankacılık dışında tutulan tasarrufların bankalara Türk Lirası karşılığı satılması durumunda bu işlemin bir karşılığı ödemeler dengesinin ilgili kalemine kaydedilirken, hangi bir beyanda bulunulmadığı sürece diğer karşılığı net hata ve noksan kalemine yansıtılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Nureddin Nebati, pek çok ülkede dönem dönem net hata noksan kaleminin yüksek seviyelere ulaştığını belirterek, "2021 yılında net hata noksan en yüksek pozitif olan ülke, 159,3 milyar dolarla ABD olurken, en yüksek negatif ülke olan 167,4 milyar dolarla Çin'dir." dedi.
Türkiye'de diğer ülkelerin çok altında ocak-ağustos döneminde 28,3 milyar dolarlık bir giriş gözlendiğini anlatan Nebati, Türkiye'nin şeffaf, açık, net ne yaptığı belli olan bir ülke olduğunu vurguladı.
"Paylan, mensubu olduğum partiye oy verdiğini ifade etti"
Bakan Nebati, görüşmeler sırasında HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan'a ilişkin bir anısını da paylaştı.
Bakırköy'de kapatılan Refah ve Fazilet partilerinde ilçe başkanlığı yaptığını anımsatan Nebati, şöyle devam etti:
"Yeşilköylü olmamız hasebiyle de Sayın Garo Paylan ve mensup olduğu cemaatle önemli iletişimlerim olmuştur. Hatta Fazilet Partisi ilçe başkanıyken, kendi ilçe listemizden bir Ermeni kardeşimizi il genel meclisi üyeliğinde aday göstermiştik. Dolayısıyla Ermeni cemaatlerinde büyük ikramlarla karşı karşıya kalmış birisi olarak, kendisinin de o dönemde mensup olduğum partiye oy verdiğini açık yüreklilikle ifade eden bir kardeşimiz."