Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, terör örgütü PKK'nın Irak'ın kuzeyinde 13 masum vatandaşı şehit etmesine dünyanın sessiz kaldığını belirterek, "Uluslararası dayanışma olmadan ve mevcut çifte standartlarla bu tehdidi ortadan kaldıramayız." dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi 46. Oturumu'nun yüksek düzeyli bölümünde video konferans yöntemiyle hitapta bulundu.
Tarihi açıdan zor bir yılın geride kaldığını söyleyen Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) insanoğlunun ne kadar zafiyete müsait ve birbirine bağımlı olduğunu gösterdiğini belirtti.
Çavuşoğlu, "çok taraflılığa" duyulan gereksinime dikkati çekerek, "Pandemiyle mücadelede insan hakları temelinde bir yaklaşım şart. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, göçmenler, sığınmacılar ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmış kişiler dahil tüm hassas grupların ihtiyaçlarına özen göstermeliyiz." diye konuştu.
Aşılara, ilaçlara ve tıbbi malzemelere adil ve uygun fiyatlı erişimin hayati önem taşıdığını vurgulayan Çavuşoğlu, bunun, Türkiye'nin küresel yardım çabalarının ve ülkedeki herkese ücretsiz sağlık hizmeti sunmasının altında yatan ilke olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Kovid-19'la mücadele kapsamında 157 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım ettiğini belirterek, "Türkiye’de göçmenler ve sığınmacılar dahil herkese Kovid-19 için bedava tedavi ve aşılama sağlıyoruz." ifadesini kullandı.
"İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığımız devam ediyor"
İnsan haklarının yaygınlaşmasının ve korunmasının, hükümetin temel önceliklerinden biri olmaya devam ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, son yirmi yılda önemli reformların hayata geçirildiğini ifade etti.
Daha iyisinin elbette her zaman için mümkün olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Birçok terör örgütünün tehditlerine rağmen, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığımız devam ediyor. Yargı reformu stratejisi, geçen yıl kabul edilen üç yasama değişikliği paketi ve yakında açıklanacak insan hakları eylem planı bunun somut örnekleridir." dedi.
Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslam karşıtlığı ve nefret söylemi gibi tehlikeli eğilimlerin, Kovid-19'un etkisiyle daha da arttığına dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"İslam ve Müslümanlar aleyhindeki saldırgan yayınlar ve nefret söylemleri dünya çapındaki yaklaşık 2 milyar inananı tahkir ediyor. Evet, ifade özgürlüğü demokrasilerin temel taşıdır, ancak bu özgürlük başkalarının kutsal değerlerini tahkir etme hakkı vermez. Bir arada yaşama kültürünü ilerletmedikçe, ortak demokratik değerlerimizi ve sosyal bütünlüğümüze zarar verme riski taşırız."
"Dünya yine sessiz kaldı"
Çavuşoğlu, terörizmin, insan hayatını hedef alan önde gelen küresel tehditlerden biri olmaya devam ettiğini belirtti.
Terör örgütü PKK'nın çok kısa süre önce Irak'ın kuzeyinde 13 masum vatandaşı şehit ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Ve dünya yine sessiz kaldı. Uluslararası dayanışma olmadan ve mevcut çifte standartlarla bu tehdidi ortadan kaldıramayız. PKK, YPG, DEAŞ ve FETÖ dahil çeşitli terör gruplarına masum insanlarını kurban veren bir ülke olarak, terörün belirli bir ideolojisi olmadığını çok iyi biliyoruz." diye konuştu.
"Ev sahipliği yaptığımız insanların insan hakları ve haysiyetini destekliyoruz"
Suriye'de insanların, rejim güçlerinin devam eden askeri saldırılarından ve terörist saldırılarından zarar görmeye devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, Türkiye'de geçici koruma altındaki 3,7 milyon Suriyelinin yanı sıra, Suriye'nin kuzeyindeki 5 milyon sivilin güvenliğine ve refahına da doğrudan katkı sunulduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"BM'nin Suriye'ye yaptığı sınır ötesi insani yardımın yegane koridoru Türkiye'den geçmektedir. Ve bu koridor bile saldırı altında. Bu yardımı sürdürmek esastır. Dünyanın en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülkesi olarak, uluslararası yükümlülüklerimize riayet ediyoruz ve ev sahipliği yaptığımız kişilerin insan haklarına ve onuruna saygı duyuyoruz. Ancak, AB ve FRONTEX'in (Avrupa Birliği Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı) gözü önünde meydana gelen sürekli geri itme uygulamasından derin endişe duyuyoruz."
Filistin, Libya, Kıbrıs, Dağlık Karabağ'daki gelişmeler
İsrail'in, işgal altındaki Filistin topraklarında mutlak cezasızlık içinde eylemlerine devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, "Gazze'deki insanlık dışı abluka ve İsrail tarafından yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesi, insan hakları ihlali teşkil etmeye devam ediyor. Türkiye, Filistinlilerin, başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırlarına dayanan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti kurmaya yönelik meşru arayışını desteklemeye devam edecek." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Libya'nın başkenti Trablus'ta, Terhune kentinde her gün yeni toplu mezarların bulunduğunu işaret ederek, "İnsan Hakları Konseyi, faillerin adalete teslim edilmesine katkıda bulunmalıdır." dedi.
Çözüm için her türlü çabayı göstermelerine rağmen, Kıbrıs Türk halkının insanlık dışı ambargolara ve haksız izolasyona maruz kalmaya devam ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu baskılara rağmen, Kıbrıslı Türklerin yaşayan bir demokrasi şeklinde işleyen kendi devletleri var." diye konuştu.
Dağlık Karabağ'da da sürdürülebilir bir barış için artık tarihi bir fırsat olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Güney Kafkasya'da bölgesel sahiplenmeye dayalı barış ve refah girişimlerini desteklemeye devam edeceğini ifade etti.
Çavuşoğlu, "Ermenistan'ın da barışın ortağı olmayı seçmesini umuyoruz. Türkiye, Ermenistan'ın attığı her olumlu adıma olumlu karşılık verecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Gürcistan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde Abhazya ve Güney Osetya ihtilaflarının barışçıl çözümünü desteklemeye devam edeceklerini belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Kırım dahil Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü de desteklediğini kaydetti.
Çavuşoğlu, "Kırım Tatarlarının tarihi ana vatanlarında özgür ve güven içinde yaşama arzularını desteklemeye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
"Uygur Türklerinin ve diğer Müslümanların insan haklarının korunması önemli"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları durumunu yakından takip ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"BM ve diğer uluslararası raporlardaki bulgulardan endişe duyuyoruz. Konuyla ilgili kaygı ve beklentilerimizi Çinli yetkililerle paylaşıyoruz. Bu konuda şeffaflık bekliyoruz. Türkiye, Çin'in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterirken, Uygur Türklerinin ve diğer Müslümanların insan haklarının korunmasının öneminin de altını çiziyor. Yüksek Komiserlik heyetinin bölgeye olası ziyaretlerine ilişkin gelişmeleri takip etmeye devam ediyoruz. Çin'in daveti üzerine, kendi milli heyetimizi de bölgeyi ziyaret etmesi için göndereceğiz."
Cammu Keşmir'deki mevcut kısıtlamaların hafifletilmesi için Türkiye'nin Hindistan'a yaptığı çağrıyı yineleyen Çavuşoğlu, sorunun barışçıl yollarla, ilgili BM kararları ve Cammu Keşmir halkının meşru beklentileri temelinde çözülmesi temennisinde bulundu.
Çavuşoğlu ayrıca, Myanmar'daki insan hakları ihlalleri ve özellikle Rohingya'lara (Arakanlı Müslümanlar) karşı işlenen suçların endişe kaynağı olmaya devam ettiğini belirterek, Türkiye'nin, Myanmar'da hükümetin askeri darbeyle ele geçirilmesini kınadığını da hatırlattı.
Bakan Çavuşoğlu sözlerini, "Türkiye, herkes için insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için Konsey'le çalışmaya devam edecek." diye sonlandırdı.