Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Abbas, ikili görüşme sonrası basın açıklamasında bulundu. Konuşmasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve cinayet ortaklarının döktükleri her damla kanın hesabını hukuk ve maşeri vicdan önünde mutlaka vereceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Radikal İsrailli siyasetçilerin Müslümanların Harem-i Şerif'e girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır. Böyle bir adım atılmasının sonuçları şüphesiz çok ağır olacaktır." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul etti.
Yaklaşık iki saat süren görüşmede Gazze'deki son durum ile işgal altındaki kente insani yardımların kesintisiz ulaştırılması için atılabilecek adımlar ele alındı.
Kritik konuların konuşulduğu ikili görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mahmud Abbas basın açıklamasında bulundu.
Konuşmasında, Türkiye'nin Filistin meselesinde Filistin halkına olan güçlü desteğinin belli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve cinayet ortaklarının döktükleri her damla kanın hesabını hukuk ve maşeri vicdan önünde mutlaka vereceğini söyledi.
Tüm ilgili devletlerin elini taşın altına koyması gerektiğinin de altını çizen Erdoğan, Radikal İsrailli siyasetçilerin Müslümanların Harem-i Şerif'e girişinin kısıtlanması yönündeki taleplerinin tam bir hezeyan olduğunu belirterek, "Böyle bir adım atılmasının sonuçları şüphesiz çok ağır olacaktır." uyarısında bulundu.
Abbas ve heyetini ülkede misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, Türkiye ve Türk milletinin Filistin davasına her zaman destek verdiğini, Filistin'in, gönüllerinde müstesna bir yerinin olduğunu vurguladı.
"Bugün yaptığımız istişarelerde Filistin'deki son durumu etraflıca ele aldık. Filistinli kardeşlerimiz tarihlerinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. 7 Ekim'den bu yana Gazze ve Ramallah'ta masum insanlara karşı İsrail'in düzenlediği saldırılar sonucunda 32 bine yakın Filistinli şehit oldu, 72 binden fazla kişi yaralandı, 2 milyona yakın Filistinli evini terk etmek zorunda kaldı. 2,3 milyon Filistinli, günlük temel ihtiyaçlarına ulaşamıyor. İsrail, Gazze halkını sadece açlık ve susuzlukla değil, aynı zamanda masum insanların tepelerine bomba yağdırarak da vahşice katlediyor. Tam 151 gündür son asrın en büyük barbarlıklarından birine şahit oluyoruz. Batılı güçlerin de sınırsız desteğiyle Netanyahu ve gözü dönmüş yönetimi, Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır."
Mahmut Abbas'ın şahsında Filistin halkına, ülkesi ve milleti adına taziyelerini ileten Erdoğan, "Rabb'im şehitlerimize rahmet eylesin. Onları cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Yaralılara Mevla'dan acil şifalar niyaz ediyorum." diye konuştu.
"Netanyahu ve cinayet ortakları döktükleri her damla kanın hesabını verecek"
Filistin'den gelen yaklaşık 1000 yaralının tedavisinin Türkiye'nin çeşitli hastanelerinde sürdüğüne işaret eden Erdoğan, "Netanyahu ve cinayet ortakları, döktükleri her damla kanın hesabını hukuk ve maşeri vicdan önünde mutlaka verecektir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak bunun için çalışmaya, tüm kapıları zorlamaya devam ettiklerinin ve devam edeceklerinin altını çizerek, Türkiye'nin 26 Şubat'ta Uluslararası Adalet Divanı'nda sözlü sunumda bulunarak meselenin çeşitli yönlerine ilişkin tutumunu beyan ettiğini anımsattı.
İsrail'in soykırım sözleşmesindeki yükümlülüklerini ihlalden Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılandığına dikkati çeken Erdoğan, "Ancak alınan ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail yönetimi, kadın çocuk demeden kardeşlerimizi öldürmeyi, gıda sırası beklerken sivilleri katletmeyi sürdürmektedir. İsrail'in bu şımarıklığının ve hukuk tanımaz tavrının en büyük sebebi, Batılı güçlerin Holokost'taki günahlarından dolayı İsrail'e verdikleri destektir. Elbette bunda, İslam dünyasının vahdet olamamasının büyük payı vardır." dedi.
"Tüm ilgili devletlerin elini taşın altına koyması gerekiyor"
Türkiye'nin Filistin meselesinde duruşu, hassasiyeti ve Filistin halkına olan güçlü desteğinin belli olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin 7 Ekim'den itibaren bu yönde olağanüstü çaba harcadığını vurguladı.
Yaptıkları her görüşmede, her yurt dışı ziyaretlerinde işgal edilmiş Filistin topraklarındaki İsrail saldırılarının, gündemlerinin ilk sırasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnsani yardım noktasında bugüne kadar toplam 37 bin tonu aşkın malzemeyi, gemiler ve uçaklarla bölgeye sevk ettik. Ayrıca 900'den fazla hasta ve refakatçiyi tedavi için Türkiye'ye getirdik. Gazze'de bir sahra hastanesi kurulması için çalışmalarımız devam ediyor. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) yaptığımız mali ve ayni yardımları artırdık. Ajans'ın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla yoğun bir çabanın içindeyiz.
İsrail'in yalan ve iftira ile Ajans'ı itibarsız hale getirmeye yönelik propagandalarına prim verilmemeli, Ajans'ın mevcudiyetine halel getirilmemelidir. Son olaylarla ilgili olarak İsrail-Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadığı takdirde, Orta Doğu'da barışın hakim olamayacağı artık iyice anlaşılmıştır. Kalıcı barışın tek yolu ise 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti'nin tesisidir. Uluslararası toplumun bunun yerine süre gelen işgalin sonuçlarını yönetmeye çalışması beyhudedir, anlamsız ve faydasız bir yaklaşımdır. Bu itibarla sorunun taraflarına da yardımcı olacak şekilde tüm ilgili devletlerin elini taşın altına koyması gerekiyor."
Her geçen gün artan işgal uygulamalarının amacının, sahada emrivakiler oluşturarak, iki devletli çözüm vizyonunu baltalamak olduğuna işaret eden Erdoğan, "Sözde 'yerleşimciler' adı verilen, aslında Filistinlilere ait topraklara çöken, çalan gaspçıların eylemleri, çözümün önündeki en büyük engellerden biridir." diye konuştu.
"Böyle bir adım atılmasının sonuçları şüphesiz çok ağır olacaktır"
"Artık sadece lafta kalan barış çabaları yerine, teminatlara sahip adil bir barışa ihtiyaç duyulduğu apaçık ortadadır. Türkiye olarak bu bağlamda, garantörlük mekanizması çerçevesinde sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu açıkladık. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Yaklaşmakta olan ramazan ayı bağlamında provokasyonların önlenmesi gereğine ilişkin mesajlarımızı ilgili yerlere iletiyoruz. Radikal İsrailli siyasetçilerin, Müslümanların Harem-i Şerif'e girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır. Böyle bir adım atılmasının sonuçları şüphesiz çok ağır olacaktır. Filistinli kardeşlerimiz arasında birlik ve mutabakat sağlama gayretlerini de yakından takip ediyoruz. Gelinen aşamada İsrail'in zulmüne verilecek en güzel cevaplardan biri Filistinliler arası birliğin ve beraberliğin sağlanmasıdır. Bu alanda da üzerimize düşeni yapmaya her zaman hazırız."
Filistin davasını ellerinden gelen en güçlü şekilde savunmaya, Filistin halkının güvenliğini ve refahını artırmaya yönelik her türlü gayreti desteklemeye devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, bugün gerçekleştirilen görüşmelerin hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ramazanın, İslam dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyerek, "Tüm Filistinli kardeşlerimize en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum." şeklinde konuştu.
"Filistin'e uluslararası korumanın sağlanması için çabaların güçlendirilmesi gerekiyor"
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, "(Türkiye'nin) Filistin davasına olan sürekli desteğinden ötürü müteşekkiriz." dedi.
Abbas, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Filistin'in uluslararası sistemdeki yerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Abbas, "Filistin'e uluslararası korumanın sağlanması için çabaların güçlendirilmesi gerekiyor." diye konuştu.
Abbas, kendilerinin de bu korumanın gerçekleşebilmesini arzuladıklarına işaret ederek, "Filistin'in Birleşmiş Milletler'de daimi üyeliğe sahip olması, Güvenlik Konseyi'nin kararıyla böyle bir durumun ortaya çıkması, bizim arzuladığımız bir şeydir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve kardeş Türk halkına en içten selamlarını ve teşekkürlerini ileten Abbas, "(Türkiye'nin) Filistin davasına olan sürekli desteğinden ötürü müteşekkiriz." ifadesini kullandı.
"Türkiye bütün sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getiriyor"
Abbas, Türkiye'nin Filistin halkına ve Gazze'deki halka yönelik gönderdiği yardımlardan dolayı da en içten minnettarlıklarını ifade ederek, "Türkiye, Filistin halkına karşı kardeşlik temelinde tarihi sorumluluğuyla bütün sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Şu anda 120 binden fazla Filistinlinin yaralandığını ve öldüğünü kaydeden Abbas, "Batı Şeria'da da aynı şekilde İsrail suçlarına devam etmektedir, katliamlarını yapmaktadır." diye konuştu.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, uluslararası bir barış konferansının tertip edilmesi ve bir yol haritasının kabul edilmesi gerektiğini belirterek, "Bu çabalar bağlamında, biz Türkiye'nin rolünü önemsiyoruz." dedi.
Abbas, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
İsrail'in Gazze'deki saldırılarının yanı sıra işgal altındaki Kudüs'te ve Batı Şeria'da da "pervasızca saldırılarına devam ettiğini" aktaran Abbas, Yahudi yerleşimcilerin saldırılarının da sürdüğünü söyledi.
Uluslararası bir barış konferansının tertip edilmesi ve bir yol haritasının kabul edilmesi gerektiğini kaydeden Abbas, "Bu çabalar bağlamında, biz Türkiye'nin rolünü önemsiyoruz." diye konuştu.
"Barış ve güvenlik İsrail işgalinin son bulmasıyla mümkündür"
Abbas, "Filistin halkının Gazze'den ve Batı Şeria'dan tehcir edilmesini kabul etmiyoruz. İsrail ise yakıp yıkarak bu projesini hayata geçirmeye çalışıyor." ifadelerini kullandı.
"Gazze, Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçasıdır ve hiçbir şekilde işgal devletinin planlarının kabulü mümkün değildir." diyen Abbas, Filistin devletinin "bölünemeyeceğini" vurguladı.
Abbas, "Barış ve güvenlik İsrail işgalinin son bulmasıyla mümkündür" diyerek, İsrail işgalinin sonlanması yoluyla bölgede "güven, istikrar ve iyi komşuluk ilişkilerinin sağlanabileceğine" dikkati çekti.