ABD Başkanı Trump döneminde İsrail'le normalleşme için İbrahim Anlaşmaları'na imza atan Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) rüzgar tersine döndü. İşgalci İsrail'in artan katliam ve hak ihlalleri, BAE'de İbrahim Anlaşmaları'na desteği dibe çekti.
2020 Eylül’ünde Beyaz Saray’ın balkonunda ABD’nin eski Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Bahreyn dışişleri bakanlarıyla poz verdiğinde, birçok uzman artık Orta Doğu’da yeni bir dönemin başladığını iddia ediyordu. Bahreyn ve BAE, İbrahim Anlaşmaları adı verilen mutabakatla İsrail ile normalleşme yolunu seçmiş, bu adımı bölgede başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer Arap ülkelerinin de takip edeceği iddia edilmişti. Ancak aradan geçen 3 yılın ardından beklenilenin aksine önde gelen Arap ülkelerinden Tel Aviv’le normalleşme yönünde bir adım gelmezken, Riyad mart ayında tam tersi bir adım atarak Çin’in ara buluculuğunda İran ile diplomatik ilişkileri tekrar başlattı. Bloomberg’in haberine göre BAE ve Bahreyn’in de, İsrail’in Filistinlilere karşı gitgide sertleşen işgal rejimi nedeniyle anlaşmadan rahatsızlık duyduğu ve Tel-Aviv ile ilişkilere mesafe koymaya başladığı ortaya çıktı. Son yapılan araştırmalar, bu ülkelerin kamuoyunda mutabakata desteğin de dip yaptığını ortaya koydu. Bu durumun da, bugünlerde Suudi Arabistan’ı İsrail’le anlaşmaya ikna etmeye çalışan ABD’nin işini oldukça zorlaştırdığı kaydedildi.
İşgalcinin katliamları arayı soğuttu
Birçok Arap ülkesi, İsrail’le anlaşmak için Filistin’deki işgalin sona ermesi ya da en azından şartların iyileştirilmesini öne sürerken, Tel Aviv yönetiminin işgal rejimini gitgide artırması Arap başkentlerinde büyük rahatsızlığa yol açtı. Son olarak Batı Şeria’daki Cenin mülteci kampında 12 Filistinlinin şehit edilmesiyle sonuçlanan baskın sonrası İbrahim Anlaşmaları’na imza atan BAE kınama yayınlamıştı. İsrail’in Batı Şeria’da yasa dışı Yahudi yerleşimlerini hızla genişletmesi de Arap kamuoyundaki negatif bakışı artırıyor. Son olarak İsrail kabinesindeki Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi isimlerin ırkçı açıklamaları Arap kamuoyunda tepkiyle karşılanıyor. Ben-Gvir, Mescid-i Aksa’ya yapılan baskınlarla özdeşleşirken, Smotrich de diğer birçok tartışmalı açıklamasının yanında mart ayında “Filistin halkı diye bir şey yok” diyerek şimşekleri üzerine çekmişti.
Destekte büyük düşüş
ABD merkezli Washington Institute’ın yaptığı kamuoyu araştırmalarına göre, 2020 yılında BAE ve Bahreyn’de sırasıyla yüzde 47 ve 45 olan İbrahim Anlaşmaları’na destek, son olarak yüzde 27 ve 20’ye kadar düştü. Suudi Arabistan’da da aynı durumun geçerli olduğu ve mutabakat hakkında olumlu görüşün üç yıl içerisinde yarıya düşerek yüzde 20 seviyesine gerilediği bildirildi. İsrail’in Filistin konusunda verdiği sözleri tutmaması nedeniyle hayal kırıklığı yaşayan BAE’nin, Washington’la yaşadığı bahar havasının da sona erdiği ifade ediliyor. Abu Dabi yönetimi, Washington’ın Çinli Huawei şirketiyle 5G anlaşmasını iptal etmesi yönündeki ısrarının ardından ABD’den F-35 uçakları alma girişimini dondurmuştu.
Suud ikna olmuyor
BAE’nin İsrail’le normalleşme yolunda yaşadığı sıkıntıların, Riyad yönetimi tarafından çok yakından izlendiği belirtiliyor. Bu durum, bölgedeki asıl hedefi Suudi Arabistan’ı İsrail’le barıştırmak olan ABD yönetiminin işini de zora sokuyor. Biden yönetimine yakınlığıyla bilinen New York Times gazetesi yazarı Thomas Friedman, Riyad’ın Tel Aviv’le bir anlaşma olması için NATO benzeri bir güvenlik garantisinin yanında, gelişmiş ABD silahlarına erişim, yasadışı Yahudi yerleşimlerinin inşasına son verilmesi, Batı Şeria’yı ilhak planından vazgeçilmesi ve iki devletli çözüm için çalışılması gibi maddeleri şart koştuğunu öne sürdü. ABD’nin bu konularda İsrail’e yaptırım gücü belirsizliğini korurken, Suudi Arabistan da politikasını çeşitlendirmeyi sürdürüyor. Mart ayında, bölgede etkisini hızla artıran Çin’in ara buluculuğunda Suudi Arabistan ile İran arasında 7 yılın ardından ilişkileri normalleştirme kararı alınmıştı. Bu durumun ise, İbrahim Anlaşmalarını “Arap dünyasıyla normalleşme”nin yanında “İran karşıtı bir koalisyon oluşturma” projesi olarak da gören İsrail’de hayal kırıklığı yarattığı biliniyor.