Tarımsal üretimde yüksek verim kadar kaynak verimliliği de büyük önem taşıyor. Tarımı teknolojiyle harmanlayan ülkeler elini güçlendirirken, birçok açıdan kazançlı çıkmayı da başarıyor. Dünya tarım ekonomileri arasında ilk 10’da yer alan Türkiye’de, üreticiye hem devlet hem bankalar tarafından akıllı tarım destekleri sağlanıyor.
Sınırlı doğal kaynaklar ve ekolojik zorluklar tarım üretimini tehdit ederken, tarım teknolojisine yapılan yatırımların önemi bu süreçte daha da önem kazandı. Dünya genelindeki gıda krizinden etkilenmemek adına birçok ülke tarımsal üretime yönelik desteklerini artırdı. Atılan adımlar her ne kadar üretimi pozitif yönde etkilese de bu duruma etkin bir şekilde yanıt verebilmek için tarım sektöründe üretim faktörlerine kapsayıcı erişim, verimli tedarik zincirleri ve sürdürülebilir kaynak kullanımı gibi kritik konuların ele alınması gerekiyor. İklim değişikliği, salgın, savaş gibi gelişmelerden olumsuz etkilenen tarım sektöründe teknolojinin kullanımını artırmak da önem taşıyor.
ÇİFTÇİYE KAPSAMLI DESTEK
Bu süreçte kendi kendine yetebilirliğiyle öne çıkan Türkiye’de ise tarımsal teknolojilerin kullanımı her geçen yıl hızla artıyor. Türkiye önemli bir tarım ülkesi ve tarımsal üretim kalitesiyle küresel gıda ekonomisinin stratejik aktörlerinden biri olarak öne çıkarken, dünya tarım ekonomileri arasında 10’uncu sırada yer alıyor. Son yıllarda yaşanan küresel sıkıntılara rağmen Türkiye hâlâ potansiyelini ve gücünü koruyor. Yeni nesil tarımsal üretim modelleriyle Türkiye’de tarımsal üretim katlanabilir. Bu noktada ise üreticilere teknoloji desteği verilmesi gerekiyor. Halihazırda hem devlet kanalları aracılığıyla hem de bankacılık sektörü üzerinden çiftçilerin üretiminin modernleştirilmesi adına destekler yaygınlaştı.
MODERN TARIMLA ÜRETİM KATLANIYOR
Bankacılık sektörü çiftçilere ekipmanlarını yenileyerek, verimini artırması için finansman sağlıyor. Yaklaşık 50 milyar dolarlık tarımsal üretim kapasitesi bulunan Türkiye, küresel arenada da söz sahibi ülke konumunda bulunuyor. Türkiye, tarım teknolojilerinin tabana yayılmasıyla dünya sıralamasında ilk 5’e girebilir. Dünya tarımsal üretiminin yüzde 1,34’ünü oluşturan Türkiye’nin 2050’de yüzde 2,35’lik paya ulaşması bekleniyor. Bunun gerçekleşmesi ve tarımda sürdürülebilirliğin yolu ise teknolojiden geçiyor. Dijital tarım uygulamalarına adaptasyonun güçlenmesiyle gıda güvenliği daha fazla sağlanabilir.
Maliyeti de düşürüyor
Akıllı tarım uygulamaları; sensörler, uzaktan algılama dron ve uydu teknolojileri, yapay zeka, robot teknolojileri ile görüntü işleme teknolojileri olarak çeşitleniyor. Verimi artırırken girdi maliyetlerini de düşüren akıllı tarım uygulamalarıyla tarlanın hangi bölgesine, ne ölçüde ve ne tür gübreler koyulması gerektiği, nasıl bir ilaçlama yapılacağı, bitkilerin sulama zamanı, toprağın durumu, tahmini hasat zamanı, detaylı ve gerçek zamanlı bir şekilde görülebiliyor. Çiftçinin hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlamasına yardımcı olan tarım teknolojilerinin kullanımı da dünyada gittikçe yaygınlaşıyor.