İngiliz şirket bp, Rusya-Ukrayna savaşının küresel enerji sistemi üzerinde uzun dönemli etkilerinin olacağını ve temiz enerji dönüşümünü hızlandıracağını öngörüyor.
bp'nin Enerji Görünümü 2023 raporuna göre, hükümetlerin iklim taahhütlerine rağmen karbon emisyonları artmaya devam ediyor ve karbon emisyonlarında gereken düşüşün ertelenmesi daha büyük ekonomik ve sosyal maliyetler doğuruyor.
Küresel enerji kaynaklarındaki kısıt ve Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı enerji kısıtları enerji güvenliği, sürdürülebilirliği ve maliyetlerin karşılanabilir olmasının önemini artırırken, savaşın küresel enerji sistemi üzerinde uzun vadeli etkilerinin olduğu belirtiliyor.
Savaşla daha kritik hale gelen enerji güvenliğini sağlamak için yenilenebilir ve fosil-dışı yakıtların öneminin artacağı ve bu sürecin temiz enerji dönüşümünü hızlandıracağı öngörülüyor.
Küresel enerji talebinin yapısının, fosil yakıtların payının düştüğü ve yenilenebilir enerji ve elektrifikasyonun payının arttığı bir şekilde değişmesi bekleniyor. Bu kapsamda, küresel petrol talebinin özellikle ulaşımdaki dönüşüme bağlı olarak azalacağı fakat petrolün gelecek 15-20 yıl daha küresel enerji sisteminde büyük rol oynayacağı öngörülüyor.
bp Başekonomisti Spencer Dale, rapora ilişkin değerlendirmesinde, son yıllardaki küresel enerji politikaları ve tartışmalarının enerji sisteminin karbonsuzlaşması ve sıfır emisyona ulaşmasına odaklandığını belirterek, "Geçen yıl yaşanan olaylar bize enerjinin güvenli ve ekonomik açıdan karşılanabilir olmasının önemini gösterdi. Başarılı ve güçlü bir enerji dönüşümü güvenlik, maliyet ve düşük karbon elementlerinin hepsine hitap etmeli. Rusya-Ukrayna savaşı sonucunda enerji güvenliğinin artan önemi temiz enerji dönüşümünü hızlandırma potansiyeli taşıyor çünkü ülkeler yenilenebilir ve fosil dışı yakıtlar olmak üzere yerli üretimlerini artırmanın peşinde." ifadelerini kullandı.
Öte yandan, savaş sürecinde yaşanan gelişmelerin enerji tedarikindeki en küçük bir kesintinin bile büyük ekonomik ve sosyal maliyetleri olduğunu gösterdiğini kaydeden Dale, hidrokarbon kaynaklarından uzaklaşmanın da sistemli şekilde olması gerektiğini savundu.