Türkiye’nin en büyük sanayicilerini bir araya toplama iddiasındaki TÜSİAD, tam tersine sanayiyi, üretimi ve istihdamı teşvik eden düşük faiz politikasına karşı çıkıyor. TÜSİAD, tefeciler gibi paradan para kazanmak istiyor, rant ekonomisini ve yüksek faizi savunuyor. Faizi düşüren hükümeti de tehdit ediyor.
Türkiye’nin savunma sanayi, enerji gibi stratejik alanlarda milli ve yerli imkânlarla başardığı modeli, finans sistemine de uygulamaya başlaması TÜSİAD’ı panikletti.
Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat yerine kaynakların faizde tutulmasını isteyen tefeciler, Merkez Bankası’nın faizi indirmesiyle birlikte dolara saldırmaya başladı.
HEDEFLERİ PAZARLIK YAPMAK
Elinde yüklü miktarda dolar bulunan kesimin önemli bir kısmının TÜSİAD üyesi sermaye çevreleri olduğu biliniyor. Bu nedenle son haftalardaki kur manipülasyonlarından en büyük kazancı elde edenler de bu kesimler oldu.
Kurların geldiği seviyeyi daha da yukarı tırmandırmanın kendilerini de vuracağını bilen faizcilerin “yeni ekonomi programından vazgeçersen anlaşabiliriz” teklifiyle hükümeti pazarlık masasına çekmeye çalışması dikkat çekiyor.
MİLLET VE MEVDUAT SAHİPLERİ TEFECİLERE DERS VEREBİLİR
Son aylarda TL’yi zayıf düşürmek için girişilen kur spekülasyonları, küçük yatırımcıları da peşinde sürükledi. Dolar alarak kazandığını düşünen ancak, kısa süre sonra daha yüksek enflasyonla toplumun tamamına maliyet olarak geri dönen çıkmazdan kurtulmak için vatanını seven herkese önemli bir sorumluluk düşüyor.
Kurların geldiği seviyeden daha fazla yukarı çıkmayacağını belirten uzmanlar, tefecilerin peşine düşüp yüksek risk almak yerine bu seviyelerden satış yapanların kazançlı çıkacağını belirtiyor.
ÜLKEYİ YANGIN YERİNE ÇEVİRMEK İSTİYORLAR
Büyüme, üretim, yatırım, istihdam ve ihracat gibi ekonominin temel göstergelerinde güçlü bir performans gösteren Türkiye, geçmişte de benzer saldırılarla karşı karşıya kaldı. 2008’deki küresel krizden başarıyla çıkan Türkiye, Mayıs 2013’te yüzde 4,5 faiz ve yüzde 5,5 civarında bir enflasyonu yakalama başarısını gösterdiği sırada da Gezi olaylarıyla karşı karşıya kaldı. 8 yıl önceki kalkışmayı yaptıran küreselcilerin, 17/25 Aralık sürecinde hükümeti devirme girişimi benzer bir plan olarak hafızalara kazındı. Kovid-19 salgının küresel ekonomiyi vurduğu 2020’de yüzde 1,8 büyüyen, bu yıl ise yüzde 10 üzerinde bir büyüme başarısı elde etmesi beklenen Türkiye’yi 2018’deki gibi bir kur saldırısıyla yangın yerine çevirmek istiyorlar.
Faizle soygun devri bitecek
83 milyon vatandaşın ödediği vergilerin önemli bir kısmına faiz üzerinden konan çevreler, yeni ekonomi modeliyle daha az kazanacakları için büyük telaş içinde. Kendi öz kaynaklarıyla üretim yapmaya çalışan Türkiye’nin, küresel finans sisteminin faiz soygununa ‘dur’ diyecek bir ekonomi modelini öncelediği için saldırıyla karşı karşıya kalması dikkat çekiyor.
1990’lı yıllarda milletten toplanan verginin yüzde 105’i, Türkiye’nin borçlarının faizine gidiyordu. IMF’nin kapısında para bekleyen koalisyon hükümlerinin, memur maaşlarını bile ödeyemediği dönemleri geride bırakan Türkiye, kamu borcu en düşük ülkeler arasında yer alıyor. Kamu borcunun Gayrisafi Milli Hasıla’ya oranını yüzde 35’lere düşüren Türkiye; savunma sanayii, enerji gibi stratejik alanlarda milli ve yerli imkânlarla başardığı modeli, finans sistemine de uygulamaya kararlı görünüyor.
150 milyar doları bloke ediyorlar
- Bankalarda bulunan toplam 258 milyar dolarlık döviz mevduatının 231 milyarı yurt içinde yerleşik kişilere ait. Bu dövizin 60 milyar dolarlık kısmı 300 kişiye ait. Bu 300 kişinin ortak olduğu şirketlerin elindeki 90 milyar dolarlık döviz mevduatıyla birlikte toplamda 150 milyar dolarlık dövize hükmettikleri biliniyor
Yeni model iş adamlarının önünü açacak
Salgınla birlikte öne çıkan Türkiye, kaliteli ürünlerinin yanısıra tedarik ve lojistik alt yapısı sayesinde güçlü bir üretim merkezi haline geldi. Merkez Bankası’nın da faizleri düşürerek destek verdiği bu fırsattan yararlanan Anadolu firmaları üretimlerini artırarak daha fazla ihracat yapmaya başladı. Yeni ekonomik modelin, milli ve yerli üretim yapan iş adamlarını daha fazla öne çıkarması bekleniyor.
Doları olana TL ile kredi verilmesin
- Bankada milyarlarca doları bulunan döviz mevduatı sahibi kişi ve şirketlere TL cinsinden kredi vermek, daha fazla dolar almalarına imkan sağlıyor. Bu nedenle bankaların, bu kişi ve işletmelere TL ile kredi vermemesi gerek. BBDK da geçen hafta bankalardan kredi kullandırırken bu konuda hassasiyet istedi.