Son dönemlerde Ermenistan-Azerbaycan arasında normalleşme adına önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Önce Rus barış birlikleri 17 Nisan tarihinden itibaren Karabağ`dan çekilmeye başladılar. Ardından 19 Nisan tarihinde Azerbaycan-Ermenistan arasında İkinci Karabağ Savaşı`ndan sonra kurulan sınır hatlarının netleşirilmesine ilişkin komisyon çok önemli bir karar alarak, 15 Mayıs itibarıyla Ermenistan işgalinde olan 4 köyün Azerbaycan`a iadesi konusunda anlaştı.
Sınır hatlarının netleştirilmesine ilişkin komisyon 23 Mayıs 2022`de Brüksel’de AB Konseyi Başkanı Charles Michel`in arabuluculuğu ile iki ülke lideri arasında yapılan üçlü toplantıdan bir gün sonra alınmıştı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan kararname imzalayarak komisyonun kurulmasını kararlaştırmıştı. Azerbaycan-Ermenistan sınırı son 30 yıl işgal altında olduğu için sınır hatları netleşememişti. İkinci Karabağ Savaşı ile işgal bittiği için bu durum ortaya çıkmıştı.
Komisyon kurulduktan sonra Rusya tarafı, Rusya Genelkurmay Başkanlığı arşiv haritaları olmadan iki ülke arasında sınır hatlarının netleşemeyeceğini açıklamış olsa da komisyon doğrudan görüşmeleri tercih ederek arabulucu kabul etmemişti. Aslında Ermenistan Azerbaycan`a silahlı saldırısı 1990`da ilk olarak bu köylerden başlamıştı.
ERİVAN DÖRT KÖYDEN ÇEKİLDİ
Ermenistan işgalinde olan ve 8 köyün boşaltılması söz konusu komisyonun asıl gündem maddelerinden biri idi. 2020`de yaşanan 44 günlük İkinci Karabağ Savaşı ve 19 Eylül 2023`te yaşanan 24 saatlik anti-terör operasyonu sonrası Azerbaycan`ın Karabağ`da egemenliği sağlanmış olsa da hala 8 Azerbaycan köyü Ermenistan işgali altındaydı. Oysa, daha İkinci Karabağ Savaşı`ndan sonra 10 Kasım 2020`de imzalanan üçlü bildirinin müzakeresi zamanı Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu köylerin boşaltılması gerektiğini gündeme getirmişti. Bu köylerden 4`ü anklav (bir ülkenin başka bir ülke tarafından kuşatılmış toprak parçası) olsa da diğer dördü doğrudan Azerbaycan sınırında idi. Cumhurbaşkanı Aliyev 10 Ocak’ta Azerbaycan basınına verdiği demeçte bu 8 köyden öncelikle anklav olmayan 4 köyün boşaltılması gerektiğini söylemesi üzerine bu konu komisyon gündemine dahil oldu. İki ülke arasında 31 Ocak’ta yapılan altıncı ve 7 Mart’ta yapılan yedinci toplantıda sınırların netleştirilmesine ilişkin komisyonun gündem maddelerinden biri de bu 4 köyün boşaltılması idi.
Aynı tarihlerde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan işgal altındaki bu köylere iki defa giderek buraların boşaltılması gerektiğini ifade etti, fakat dirençle karşılandı. Buna rağmen sınır komisyonunun 19 Nisan’da yapılan sekizinci görüşmesinde imzalanan protokolde şu kararlar alındı: Azerbaycan`ın Kazah bölgesinin 4 köyünden Ermeni askerlerinin çekilmesi; bu bölgedeki sınır hatlarının 15 Mayıs 2024`e kadar ilgili protokol ile belgelenmesi ve taraflarca imzalanması; tarafların, sınır hizmetlerinin sınır hattının üzerinde mutabakata varılan kısımlarında eşzamanlı ve paralel konuşlandırılması; komisyonun Ortak Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik Taslağının onaylanmasına ilişkin çalışmaların 1 Temmuz 2024 tarihine kadar tamamlanması; sınırların belirlenmesi sürecinde tarafların 1991 Alma-Ata Deklarasyonu’nu esas alması; gelecekte barış ve devletlerarası ilişkilerin kurulmasına ilişkin Anlaşmada aksi yönde karar verilirse, o zaman Statü’nün ilgili paragrafının değiştirilmesi; anklav ve diger konular da dahil olmak üzere sınırın diğer tüm kısımlarında sınırlandırma sürecinin devam ettirilmesi.
DOĞRUDAN UZLAŞI SAĞLANDI
Dolayısıyla bu protokol ilk aşamada 4 köyün boşaltılmasını kararlaştırmış, geri kalan 4 köyü de sonraki aşamaya bırakmıştı. Aynı zamanda taraflar arasında nihai barış anlaşması ve devletlerarası diplomatik ilişkinin kurulması anlaşmanın imzalanması ile bu protokolün yenilenebileceğine hükmetmişti. Bu protokol 7 Aralık 2023`te Azerbaycan cumhurbaşkanlığı ve Ermenistan başbakanlığının ortak bildirisinden sonra arabulucu olmadan iki ülkenin doğrudan görüşmeleri sonucu aldığı yeni bir karar olması nedeniyle önemliydi.
Protokolde dikkat çekici noktalardan biri 1991 Alma-Ata Bildirisi`ne yani Sovyetler Birliği dağıldığı dönemde iki ülke arasında varolan sınırlara atıf yapılmasıdır. Ermenistan uzun zamandır Alma-Ata Bildirisi`ne önem vermekteydi. Aslında Azerbaycan da Alma-Ata`ya temelde karşı değildi, fakat Ermenistan tarafının Azerbaycan toprak bütünlüğünü tanıması için öne sürdüğü önkoşullar nedeniyle, Azerbaycan da bu konuda istekli gözükmüyordu. Ermenistan muhalefetinden yapılan eleştirilere karşılık Ermenistan iktidarı bu 4 köyden çekilme karşılığında Azerbaycan`dan güvenlik garantisi aldığını söylemektedir. Protokolün önemine dikkat çeken Nikol Paşinyan, ilk defa iki ülkenin masada bir konuda bir sorunu çözebildiğini açıkladı.
Ermenistan muhalefeti barışa yönelik bundan önce atılan her adımda olduğu gibi bu defa da karşı direnç sergiledi. Köylerin yakınından geçen Ermenistan-Gürcistan yolunu kapatanlar, köylerin boşaltılmasına engel olmaya çalıştılar. Fakat görünen o ki, normalleşme sürecine karşı çıkan muhalefetin toplumsal desteği zayıflamış, Paşinyan iktidarı ülke içindeki radikal muhalefeti kontrol altına alabilmiştir.
ANKARA SÜREÇTEN MEMNUN
Türkiye tarafı herzaman olduğu gibi bu konuda da Azerbaycan`ı uluslararası hukuka uygun bir şekilde koşulsuz destekledi. Bu Türkiye`nin hala Azerbaycan-Ermenistan normalleşme sürecinde Azerbaycan`la dayanışma sergilediğinin göstergesidir. Bu dayanışma Azerbaycan açısından hala önemini korumaktadır. Bu gelişme Rus Barış Birliklerinin Karabağ`dan çekilmesi dönemine denk geldi. Öte yandan, sınırdaki köylerde de her iki ülkeden sınır birlikleri görev alacağı için Rus askerlerinin çekilmesi gündemde. Görünen o ki, Ermenistan ve Azerbaycan Rusya`nın müdahil olmadığı bir normalleşme sürecini sürdürmekte kararlı.
Bu aslında Fransız merkezli Batı tarafından uzun zamandır oluşturulmaya çalışılan, “Azerbaycan Ermenistan`a saldıracak” iddiasının da doğru olmadığı anlamına gelmektedir. Batı`dan verilen tepkilerde ise protokoldeki Alma-Ata Bildirisi`nin önemi vurgulanmıştır. Karabağ`ın işgali döneminde Ermeni tarafının tezi olan “Halkların kendi kaderinin tayini” ilkesine vurgu yapan Batı, İkinci Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan ordusunun Ermenistan sınırlarına ulaşması ile birlikte, “Devletlerin toprak bütünlüğü” ilkesine vurgu yapmaya başladı.
Sonuçta iki ülkenin doğrudan görüşmeleri sonucu alınan bu karar barışa giden yolda önemli bir gelişmedir. Bu iki ülke arasında üçüncü tarafların müdahelesi olmadan daha iyi bir uzlaşı olabileceğinin göstergesidir. Hatta barış anlaşmasının da arabulucu olmadan iki ülke arasında imzalanma ihtimalini ve aynı zamanda bölgenin geleceğini ilgilendiren önemli konularda da iş birliği sağlanabileceği umudunu artırmaktadır.