Mısır yönetiminin çağrısı üzerine daimi temsilciler düzeyinde olağanüstü toplanan Arap Birliği’nin oturumunda konuşan Libya Daimi Temsilcisi Salih eş-Şemahi, Birliği Libya konusunda çifte standart uygulamakla suçlayarak sert bir şekilde eleştirdi. Olağanüstü toplantı çağrısının yapıldığı aynı gün çağrıya hemen cevap verilmiş olmasının kendisini şaşkınlığa uğrattığını ifade eden Şemahi, Libya devletinin Trablus’a saldırı düzenlendiğinde yaptığı çağrının dikkate alınmadığını ve Libya’nın çağrısı konusunda Genel Sekreterin herhangi bir girişimde dahi bulunmadığını söyledi. Şemahi, Arap Birliği’nin saldırgan tarafı destekleyen ülkelerin baskısı nedeniyle söz konusu tutumu takındığını bildiklerini ifade ederek, “Hala anlamadık ve ders almadık mı ki, Libya’nın çıkarı demokratik ve sivil bir şekilde yönetilmesinden geçer. Askeri yöntemleri desteklemek Arap ülkeleri ve bölgeye istikrarsızlık ile yıkımdan başka bir şey getirmemektedir.” diye konuştu. Şemahi’nin Arap Birliği’nin Libya’ya karşı ikiyüzlü tutumunu eleştiren konuşmasının tam metnini siz okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz.
Sayın Başkan
Esselamu Aleykum
Kardeş Irak Cumhuriyeti Daimi Temsilcisi, Arap Birliği Genel Sekreteri muhterem Ahmed Ebu’l Gayt ve sayın temsilciler.
Bugün, Arap Birliği’nin Libya konulu olağanüstü toplantı düzenlemesi için sunulan tasarıyı inceledim. Birliğin bu tasarının sunulduğu gün hızla toplanması şaşkınlıkla dolu karışık duygular hissetmeme sebep olmuştur. Buna karşılık ilgili ülke Libya’nın başkent Trablus’a yönelik başlayan saldırıların başında sunduğu toplantı talebine Arap Birliği’nin cevap vermemesini ve yok saymasını düşünüyorum. Birlik, bu talebi tamamen görmezden gelmiş, Genel Sekreter ise bu konuda herhangi bir girişimde bulunmamıştı. Ayrıca, tekrar tekrar talep etmemize rağmen uzun yıllardır kendisinin Libya’yı ziyaret ettiğine tanık olmadık.
Trablus, 9 aydır saldırılara maruz kalmaktadır. Saldırganlar sivil alanları, havaalanlarını, mülteci kamplarını, hastaneleri ve ambulansları hedef alarak türlü suçlar işlemiştir. Bununla birlikte binlerce sivil evlerinden göç etmek zorunda kalmış ve zor şartlarda yaşama tutunmaya çalışmıştır.
Sayın Başkan,
Sayın üyeler,
Biliyoruz ki Arap Birliği’nin bu toplantıyı bu hızla gerçekleştirmesinin sebebinin Trablus’a yönelik saldırıları desteklediği ülkelerin baskılarıdır. Bu ülkeler, Libya’daki çıkarlarının ancak demokratik ve seçilmiş bir yönetimle gerçekleşeceğini anlamamaktadır. Askeri çözüm ancak bir tarafın yönetime el koymasına sebep olacak ve yalnızca yıkım ve istikrarsızlık getirecektir. Bu da sadece Libya’yı değil tüm ülkeyi etkileyecektir.
Muhterem hazirun,
Libya’ya dış müdahale olmaması yönünde sesler duyuyoruz. Bu, ilkesel açıdan güzel ve bizim de talep ettiğimiz bir şeydir. Ancak detaylara girdiğimizde bu seslerin sahiplerinin Trablus’a yönelik saldırıları destekleyen ülkelerin Libya’ya yönelik askeri müdahalelerini dış müdahale olarak tanımlamadıklarını görüyoruz. Bu kişiler aksine bu müdahaleleri meşru görmektedir. Böyle bir çifte standardı nasıl tanımlamalıyız? Saldırgan ülkelerin Libya’ya paralı militanlar yığmasına karşı çağrı yaptığımızda Arap Birliği neredeydi? Birleşmiş Milletler (BM) raporları, Rusya’ya bağlı Wagner şirketinin paralı militanları ve Sudanlı Cancavit militanlarının Libya’daki varlığını belgeleri fotoğraflarıyla ispat etmiştir. Bütün bunlar olurken ve BM açıkça Trablus’a saldıran saldırganlara destek veren Arap ülkelerinin isimlerini açıklarken Arap Birliği neredeydi. Bugün, Arap Birliği’nden Trablus’a saldıran saldırganların işlediği suçlara karşı üzerine düşeni yapmasını talep ediyoruz.
Hepiniz Halife Hafter’e bağlı kuvvetlere sağlanan desteğin boyutlarını, Hafter’e hangi ülkelerin gelişmiş silah ve araçlar verdiğini ve onlarca sivilin ölümüne, hava alanları ve resmi binaların yıkılmasına sebep olan hava bombardımanlarını hangi ülkelerin yaptığını çok iyi biliyorsunuz. Ayrıca, Libya’da bu tür silahlara kimin sahip olmadığını da biliyorsunuz. Her şey apaçıktır ve bizce rakamları ve isimleriyle belgelenmiştir. Libya halkı, bu yıkıma sebep olanları unutmayacaktır. Eğer dış müdahaleyi tartışacaksak daha samimi ve açık olmalıyız. Libyalıların kanını dökenlerin kimler olduğunu, kimin uluslararası kararları ve Arap Birliği kararlarını ihlal ettiğini ortaya koymalıyız. Trablus’a yönelik saldırılara destek vermekle kimlerin ülkemizin yıkıma uğramasına sebep olduğunu belirlemeliyiz. Bugün ulaştığımız durumun nasıl geldiğini bilmeliyiz.
Evet bizler, dış müdahalelere karşı Arapların birleşik bir tavır almasına ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bundan da önemlisi Arapların askeri müdahalelere karşı birleşik bir tavır takınması ve bu duruma karıştığı sabit olan bazı Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere sorumlulardan hesap sorulmasıdır.
Sayın Başkan,
Sayın temsilciler,
Libya Ulusal Mütabakat Hükümeti’nin maruz kaldığı meşruiyetine el uzatmaya kadar varan provokasyonları mutlaka biliyorsunuz. Bu provokasyonlar, Türkiye hükümetiyle imzalanan deniz bölgeleri güvenliği anlaşmasına imza atılması kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Libya hükümeti tarafından sunulan açıklamalara rağmen bu provokasyonların devam etmesi bazı tarafların hedefi anlaşmaya itiraz etmekten ötesi olmuştur. Anlaşmanın Akdeniz’de sınırdaş olan iki ülke arasında ve ilgili uluslararası kanunlar çerçevesinde imzalandığını, Libya’nın egemenliğine herhangi bir ülkeden herhangi bir zarar olmadığını açıkladık. Anlaşmanın içerdiği iyi niyetleri açıkladık. Ulusal Mütabakat Hükümeti’nin gelecek teknik uzmanları karşılamaya ve herhangi bir ülkeye gerekli açıklamalar yapılması için teknik uzmanlar göndermeye hazır olduğunu beyan ettik. Bütün bunlara rağmen iddialar ve medya propagandaları devam etti. Bu da söz konusu iddiaların sadece daha tehlikeli bir hedef için bahane üretmekten başka bir şey olmadığını bize gösterdi.
Sayın Başkan,
Sayın temsilciler,
Hiç kimsenin Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin temsil ettiği Libya devletinin Arap ülkelerinin güvenliğine verdiği önemden şüphe etmeye hakkı yoktur. Ülkemiz Arap Birliği’nin geçtiğimiz yıllarda farklı Arap ülkelerinin iç işlerine müdahalelere ilişkin tertip ettiği bütün toplantılara iyi niyetle katılmış ve birliğin kararlarına sahip çıkmıştır. Bu noktada, Arap ülkelerinin güvenliğinin korunması ilkelerinden hareketle Trablus’a yönelik saldırıların durdurulması ve meşru hükümetin desteklenmesi için çağrı yapıyoruz. Ayrıca, Trablus’a yönelik yönetime el koymak amacıyla düzenlenen askeri saldırıları kınanmasını ve Libya krizine siyasi çözüm bulma çabalarına destek olunmasını talep ediyoruz. Libya’nın istikrarı ancak böyle gerçekleşecektir. Libya’nın istikrarı komşu ülkelerin ve bütün Arap coğrafyasının güvenliğidir.
Son olarak ve başta söylediğimizi tekrarlayarak, Arap Birliği bugün çifte standartlı davranmaktadır. Acil toplantı çağrısı yaptığımızda harekete geçmeyen Arap Birliği, bu çağrıyı saldırgan ülkeler yapınca toplantıyı hemen gerçekleştirmiştir. Bu durum bizi bu birlikte kalmaya devam etmeli miyiz? Arap Birliği gerçekten büyük Arap evi midir? Sorularını sormaya itmiştir.
Sayın Başkan,
Sayın temsilciler,
Libya heyeti tarafından sunulmuş bir karar tasarısı vardır. Bu tasarı krizin tabiatını, sorunlar ve çözümleri daha iyi tahlil etmiştir. Bizler bu tasarıda, Libya halkının kanı en gelişmiş silahlarla saldırganlar tarafından akıtılırken Arap Birliğinin maksimum olumlu karar almasını mümkün kılmaktadır. Bugünlerde, Libya’daki istikrarsızlığın en üst seviyeye ulaştığı gözden kaçmamalıdır.
Allah Libya’yı ve Arap milletini korusun.
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu.