İlk tur seçimler’in en net kaybedeni şüphesiz Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi’dir. CHP bünyesinde yarışa dahil olan Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin aynı derecede kayba uğradığını söyleyemeyiz. Ancak Cumhur İttifakı bileşenlerinden Yeniden Refah Partisi yaklaşık yüzde 3 oy oranı ile Millet İttifakı cephesinde yer alan Saadet, DEVA, Gelecek ve DP’nin toplamından daha fazla katkı sağlamıştır.
Batı merkezli ana akım medya organları tarafından uzun zamandır 2023 yılının en önemli olayı olarak lanse edilen Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri 14 Mayıs Pazar günü sorunsuz olarak gerçekleştirildi.
MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA
Türkiye özellikle son dönemlerde yaptığı etkin hamleler, dış politika, savunma sanayii, enerji ve askeri güç başta olmak üzere birçok alanda ön plana çıkmaktadır. Haliyle bu dikkat çekici hareketlilik tüm dünyanın gözünün Ankara’ya çevrilmesine neden olmuştur. Batılı siyasetçiler ve dev medya kuruluşları seçim sürecini etkilemek adına yoğun şekilde “Erdoğan karşıtı” bir kampanya yürütmüştür. İngiliz The Economist, Fransız Le Point, Alman Der Spiegel, Avusturya Profil dergileri başta olmak üzere birçok yabancı basın yayın organı Millet İttifakı-Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu lehinde kampanyaya direkt olarak dahil olmuştur. Öyle ki The Economist dergisi sosyal medya paylaşımlarında her saat başı Erdoğan karşıtlığı çerçevesinde, Kılıçdaroğlu’nu öven haberler yayınlamıştır. Hatta kurumsal hesabın profil kısmında “Erdoğan gitmeli”, “Erdoğan’a oy yok” çağrıları seçim bitimine kadar yer almıştır. Seçim sonuçları beklentileri doğrultusunda gerçekleşmeyince söz konusu ibareler kaldırılmıştır.
EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMADI
Süreç hareketli geçmesine rağmen katılımın oldukça yüksek olduğu seçimler büyük bir olgunluk içinde ve demokrasi şöleni havasında geçmiştir. Anketlerin büyük çoğunluğunda kaybedeceği öngörülen Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 50 sınırının biraz altında oy oranı ile en yakın rakibi Kılıçdaroğlu’na iki milyon altı yüz bin oy fark atarak birinci olmuştur. Gerek yurt dışı gerekse yurt içinden çok sayıda anket şirketi Kılıçdaroğlu’nun yüzde 60’a yakın oy alacağını açıklayıp açık bir algı operasyonu ile seçmenleri yönlendirme stratejisi benimsemiştir. Ancak evdeki hesap çarşıya uymamış, Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarışı, rakibinin beş puan önünde tamamlayarak 28 Mayıs’ta yapılması planlanan ikinci tura taşımıştır. Erdoğan’ın en yüksek oy oranlarını deprem bölgelerinden alması üzerinde durulması gereken bir olaydır. Bu durumun ortaya çıkmasındaki en önemli neden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiş yıllarda ne söz verdiyse yerine getirmesidir. Bu güven parti ayırmaksızın her depremzedenin ortak görüşüdür. Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan’a, milletvekilliğinde kendi partisine (muhalefetten) oy atan seçmen sayısı çok fazladır. Ortaya çıkan güven duygusunun sebeplerini irdelemeyen insanların, depremzedelere karşı sosyal medyadan çok ağır ithamlarda bulunması kabul edilemez bir hadisedir. Bu noktada suçu depremzede değil o güveni sağlayamayan muhalefet liderlerinde aramak hakkaniyetli bir tutum olacaktır.
SEÇMENLERİNE YALAN SÖYLEDİLER
Sonuçlar netleşene kadar hem CHP hem de CHP’ye yakın televizyon kanallarında Kılıçdaroğlu’nun açık ara önde olduğuna dair haberler servis edilmiştir. Bununla da yetinilmemiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, parti liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nu “13. Cumhurbaşkanı” olarak ilan etmiştir. Bunu yaparken de her seçimde verileri sağlıklı ve doğru şekilde aktaran ve bu alanda büyük tecrübe kazanmış olan Anadolu Ajansı (AA) hedef gösterilmiştir: “Anadolu Ajansı verilerine güvenmeyin. Çıkıp kazandık demelerine şaşırmayın, inanmayın. Şu anda Sayın Kılıçdaroğlu’nun oyu yüzde 49, Sayın Erdoğan’ın oyu yüzde 45 civarında. Net! Muhalefetin tarihindeki en yüksek oya eriştiğini, iktidarın da tarihindeki en düşük oya doğru inmeye dönük olduğunu görüyoruz.” Oysaki kendilerine yakın Anka Haber Ajansı da AA’nın verilerine paralel sonuçlar vermekteydi. Ayrıca bu gerçeği Fox TV ekranlarında dile getirmeye çalışan gazeteci Nevşin Mengü program sunucusu tarafından susturulmaya çalışılmıştır. Aynı saatlerde Kemal Kılıçdaroğlu da sosyal medya hesabından “Öndeyiz” çıkışı yapmış, durumdan vazife çıkaran bazı hesaplar seçmenleri provoke etmek adına paylaşımlarını artırmıştır. İlerleyen saatlerde YSK da aynı çizgide sonuçlar açıklayınca ilk tur yenilgisi kabul edilmiş, 28 Mayıs’taki ikinci tura yönelik açıklamalar ardı ardına gelmiştir. Verilerin paylaşıldığı CHP’nin resmî sitesine dahi bir müddet girilememiş, bu durum parti seçmenleri tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bu tepkiler karşısında Kemal Kılıçdaroğlu, Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel’in istifasını istemiştir. Adıgüzel de yazılı bir açıklama yaparak görevi bırakmış, “Kamuoyunda oluşan olumsuz kanaat nedeniyle, seçim akşamı sistemlerimiz çalışmasına ve hiçbir teknik aksaklık yaşanmamasına rağmen, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecine zarar vermemek adına 2018 yılından bu yana sürdürdüğüm görevimden ayrılıyorum.” ifadelerini kullanmıştır.
SİNAN OĞAN’A KİMLER OY VERDİ?
Cumhur İttifakı’nın 300’den fazla milletvekili kazanması ikinci tur için şüphesiz büyük bir avantaj meydana getirmiştir. 15 Mayıs itibarıyla başlayan yeni propaganda sürecinin ana başlığı “istikrar” olacaktır. Kılıçdaroğlu ise taraftarlarını konsolide etmek ve diri tutmak amacıyla peşi sıra iddialı videolar paylaşmıştır. Zira Cumhur İttifakı’nın Meclis çoğunluğunu almasından dolayı seçmenlerin sandığa gitme noktasında isteksiz olacağı düşüncesi ağır basmaktadır. Bu düşünceyi ortadan kaldırmak için öncelikli olarak yüzde 5 oy alan ATA İttifakı adayı Sinan Oğan ile iş birliği yoluna gidilmiştir.
AK Parti kanadı da gösterdiği performanstan dolayı Oğan’ı tebrik etmiştir. Bu noktada şu durumu da belirtmekte fayda var: Oğan’ın aldığı oyların yaklaşık yüzde 2’si Zafer Partisi seçmenleri tarafından verilmiştir. Geri kalan oyların bir kısmı Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesi sürecine tepki gösterenlerden, diğer kısmı ise gönül verdikleri partilerine kırgın olan seçmenlerden gelmiştir. Dolayısıyla alınan yüzde beşlik oyun kemikleşmiş bir kitleden gelmediği aşikardır. Yani seçmenlerin tamamını aynı istikamete yönlendirme gücünün olduğunu söylemek oldukça zordur.
KÜÇÜK PARTİLERİN BÜYÜK TİCARETİ
Bir diğer konu da Millet İttifakı’nın kazandığı milletvekili sayısıdır. Kendi isim ve logoları altında seçime giremeyen Deva Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti, CHP listelerine dahil olmuştur. Alınan son verilere göre CHP 169 milletvekili çıkarmıştır. Bu sayının 15’i Deva, 10’u Gelecek, 9’u Saadet ve 3’ü Demokrat Parti milletvekillerinden oluşmaktadır. Mazbataların alınmasından sonra yapılacak olan yemin töreninden sonra 37 vekil ayrılacak böylece CHP’nin TBMM’deki temsil sayısı 132’ye düşecektir. Bu son durum da ilerleyen günlerde parti içindeki çatlak seslerin artmasına neden olacaktır. Zira CHP son seçimlerde aldığı oyun aynısını almıştır. Meclis aritmetiğinin şekillenmesine katkı sunamayan (oy oranı bakımından) ittifak ortaklarına verilen milletvekili sayısının, parlamentodaki CHP etkisini negatif şekilde etkilemesinden dolayı tepkilerin oluşması kaçınılmazdır.
BORSAYI MANİPÜLE EDİN ÇAĞRISI
Kampanya sürecinde ertelenen eleştiriler (yurt içi ve yurt dışı) ikinci tur öncesi yoğun şekilde olmasa da yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Bunun ilk işareti, tanınan İngiliz ekonomist Timothy Ash’in belirli aralıklarla yaptığı çıkışlardan da anlaşılacaktır. Daha önce Kılıçdaroğlu liderliğindeki Türkiye’nin Batı cephesine yönünü döneceğini vurgulayan Ash, ilk tur sonuçları sonrasında Kılıçdaroğlu’nun aslında zayıf bir aday olduğunu belirtmiştir:
“Kılıçdaroğlu ile birkaç ay önce Londra’da diğer yatırımcılarla birlikte görüştüm. Sorulara verdiği yanıtların zayıf ve boş olduğunu gördüm. Böyle birinin seçimlerde Erdoğan’ın dengi olmadığını anlamıştım ve bu endişelerim bir şekilde gerçeğe dönüştü. Muhalefetin kendisi de Kılıçdaroğlu’nun zafiyetlerini başından beri biliyordu ki Meral Akşener bir nevi gemiden kaçmaya çalıştı.” Bu sert eleştiriye rağmen Ash muhalefet kanadının ikinci turda seçimi kazanması için (son bir umut) finans çevrelerine de tavsiye vermeyi ihmal etmedi. “Borsadaki hisselerinizi satın, halk ekonominin kötüye gittiğini düşünsün ve tercihini (Kılıçdaroğlu lehine) değiştirsin.”
CHP TABANINDA BİRİKEN ÖFKE
İlk tur seçimlerin en net kaybedeni şüphesiz Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi’dir. CHP bünyesinde yarışa dahil olan Saadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin aynı derecede kayba uğradığını söyleyemeyiz. Çünkü istedikleri kadar milletvekili sayısını CHP sayesinde alabilmişlerdir. Seçim süreci henüz tamamlanmadığı için CHP tabanı bünyesinde biriken öfkenin ikinci tur sonuçlarının netleşmesiyle belirgin şekilde ortaya çıkacağı şüphe götürmez bir gerçektir. 2024 yerel seçimleri öncesinde “kurultay” çağrılarının güçlü şekilde yükseleceği öngörülmektedir. Seçimin bir diğer kaybedeni ise Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime giren HDP olmuştur. 100 milletvekili hedefiyle yola çıkmışlardı fakat seçim barajı yüzde 7 bandına düşürülmeseydi milletvekili dahi çıkaramayacak durumda olunabilirdi. Tabii bir de Anayasa Mahkemesi’nde görüşülen kapatma davasının neticesi henüz belli olmamıştır. Dava kapsamında 451 HDP’li hakkında 5 yıl süreyle “siyasi yasak” istenmiştir. Eş Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 15 ismin yeni dönemde de milletvekili olarak seçilmesi önemli bir detaydır.
ANKET FİRMALARI ÇUVALLADI
Yukarıda da bahsedildiği üzere birçok anket firması önemli bir güven kaybı yaşamıştır. Açıklanan anket verilerinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) oyları yüzde 5-6 bandında gösterilmiştir. Ancak -daha önceki seçimlerde olduğu gibi- MHP bir kez daha söz konusu şirketlerin sunduğu raporların aksine yüzde 10’un üzerinde bir oy oranına sahip olma başarısını göstermiştir. Cumhur İttifakı bileşenlerinden Yeniden Refah Partisi yaklaşık yüzde 3 oy oranı ile Millet İttifakı cephesinde yer alan Saadet, Deva, Gelecek ve DP’nin toplamından daha fazla katkı sağlamıştır. Diğer yandan Hür Dava Partisi’nin (HÜDAPAR) Doğu ve Güneydoğu bölgesinde, birçok sandıkta görevlendirdiği binlerce müşahidin sandıklara sahip çıkması adeta kuş uçurtmaması dikkatleri çekmiştir.
Sonuç olarak 21 yıl boyunca iktidar koltuğunda oturan Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin yine güçlü şekilde birinci olması ve Erdoğan’ın net bir fark atması tarihi bir başarıdır. Son yıllarda ardı ardına yaşanan küresel krizlerin Türkiye’ye olan yansımalarına göre tavrını belirlemeyen seçmen AK Parti’nin 21 yıllık dönemini baz alarak tercihini ortaya koymuştur. Artık klasik hale gelen balkon konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlere daha yakın duracağının işaretlerini vermiştir: “Yarın sabahtan itibaren Türkiye Yüzyılı için milletimizin ve özellikle de gençlerimizin umutlarını en yükseğe çıkarmak için çalışmaya başlıyoruz.” Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran Cumhur İttifakı’nın, 28 Mayıs’taki ikinci tura kendinden emin bir şekilde hazırlanacağı açıktır.