İslam İşbirliği Teşkilatı bugün İsrail'in hastane katliamının gölgesinde Cidde'de toplanacak. Ümmet günlerdir kınama mesajı yayınlamaktan öteye geçemeyen liderlerden artık katilleri durduracak somut adımlar bekliyor.
Mescid-i Aksa’nın izzetini korumak için 1967’de kurulan İİT bugün Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde toplanacak. 57 üyeli teşkilat İsrail’in Gazze’de giriştiği soykımı görüşecek.İslam dünyası nefesini tutarak beklediği toplantıda askeri, ekonomik ve siyasi seçenekler dahil İsrail durduracak cesur adımlar atılmasını istiyor. Birçok ülkede düzenlenen miting ve gösterilerde ve sosyal medya platformlarında tepkiler çığ gibi büyüyor. Arap halkları, İsrail’e destek olan Avrupa ülkelerine ve ABD’ye 1973’teki gibi ‘petrol ambargosu’ uygulaması gerektiğini dile getiriyorlar. Bugün, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde olağanüstü toplanacak 57 üyeli İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan, Batı’nın İsrail’e verdiği somut desteğin bir benzerinin Filistin’e sağlanacağı bir kararın çıkması ümmetin en büyük beklentisi. Filistin’de Gazze ve ilk kıblemiz Mescid-i Aksa işgalci güç İsrail’in saldırıları ve bombaları altında yeni bir soykırım ve ikinci bir Nekbe tehdidiyle karşı karşıya. İşgalci gücün 12 gündür elektriksiz, susuz ve gıdadan mahrum bıraktığı her gün çoğu kadın ve çocuk yüzlerce kişinin kaçacak bir yeri olmadığı için bombalar altında can verdiği, Batılı ülkelerin katliama göz yumduğu hatta teşvik ettiği bir ortamda İslam ülkeleri Filistin halkına uygulanan soykırım için 50 yıldır uygulanan ama sonuç alınamayan yöntemlerin yerine daha etkin ve etkili stratejiler devreye alınmalı.
EKONOMİK YAPTIRIM DEVREYE ALINMALI
Cidde’de toplanacak 57 İslam ülkesi, Orta Doğu’da barış ve huzurun sağlanması için tek çıkar yolun toprak bütünlüğüne haiz, başkenti Kudüs olan tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından geçtiğini net bir duruşla göstermeli. Batılı ülkeler ve işgalci İsrail’i de yıllardır süren oyalamalarla geciktirdikleri bu süreci kabul etmeye zorlayacak araçları devreye sokarak ikna edilmelidir. Bunun için en etkili yol da tıpkı Ukrayna-Rusya Savaşı’nda görüldüğü gibi uygulamaya alınacak ekonomik yaptırımlardır.
SOMUT ADIMLAR ATILMALI
Sosyal medyada dile getirilen görüşlerde, İsrail’in orantısız güç kullanması ve Gazze’deki sivilleri, hastaneleri direkt hedef almasına karşı, İslam devletlerinin somut ve sonuç alıcı tedbirler alarak bir şekilde duruş sergilemesi isteniyor. Arap sosyal medya kullanıcıları, İsrail’i destekleyen Batı’ya, ülkelerinin elindeki en önemli güç olan petrolü vermemesini dile getiriyorlar. Sosyal medyada “petrol ambargosu uygulansın” etiketiyle yapılan paylaşımlarda son günlerde artış var. Avrupalı kullanıcılar ise ‘Körfez ülkeleri her an petrolü kesebilirler’ korkusunu dile getiriyorlar. Çünkü bölge hayati bir enerji tedarikçisi ve büyük bir nakliye koridoru olarak görülüyor. Bunun en bariz örneği, 1973’teki petrol ambargosuna yol açan ve sanayileşmiş ekonomilerde yıllar süren stagflasyona yol açan 6 Ekim Savaşı.
KISA SÜREDE SONUÇ ALINABİLİR
Rusya ile enerji bağlarını koparan Avrupa ülkelerinin alternatif enerji kaynaklarına ihtiyacı hiç olmadığı kadar fazla. Hem sanayilerini hayatta tutabilmek hem de vatandaşlarını ucuz elektrik ve ısınma sağlayabilmek adına İslam ülkelerinin vanasını elinde tuttuğu petrol ve doğal gaz gibi kaynakların arayışı içindeler. Eğer bu yönde tıpkı 1973’te olduğu gibi bir adım atılırsa, kısa sürede Filistin lehine önemli sonuçlar ve kazanımlar elde edilmesi işten bile değil. Hatırlanmalı ki, Rusya’dan enerji akışının kesilmesi kısa sürede Avrupa ülkelerinde doğal gaz maliyetlerinin rekor seviyeye ulaşmasına, fabrikaların faaliyetlerinin ara verilmesine ve enflasyonun kıtada son 40 yılda görülmemiş seviyelere ulaşmasına sebep oldu. Batı başkentleri yeniden böylesi bir süreci yaşamayı göze alamayacaktır.
‘Savaş suçu” meşru zemini oluşturuyor
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, geçen yıl yaptığı bir konuşmada, Rusya’nın başta enerji olmak üzere Ukrayna’da sivil altyapıyı hedef almasını “savaş suçu” diye nitelendirdi. Bizzat bir Avrupalı yetkilinin belirttiği durum, bugün en ağır şekilde Gazze’de yaşanıyor. İşgalci gücün ağır ablukası altında, sivil yerleşim birimleri, insani yardım merkezleri, altyapı vuruluyor, elektrik ve su yaklaşık 15 gündür bölgeye verilmiyor, insani yardım girişine izin çıkmıyor. İşlenen bu “insanlığa karşı suç” ve “savaş suçu” karşısında Batılı ülkeleri İsrail ile birlikte masaya oturmaya zorlayacak bir enerji ambargosu için uluslararası hukuk açısından meşru bir zemin de tüm dayanaklarıyla mevcut.
Uluslararası kamuoyu destekliyor
Bugün, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım ve tehcir karşısında uluslararası kamuoyu Filistin halkının yanında. İnsanlar bireysel girişimlerle işgali güce destek veren şirket ve kurumlara boykot çağrısında bulunuyor. İslam ülkeleri dünyanın dört bir tarafından yükselen bu sese cevap vermeli ve halklarının sesine kulaklarını kapatan devletlere, oyun bozan bir hamleyle cevap vermeli. Gazze’ye uygulanan saldırıların rahatsızlığını dile getiren birçok sosyal medya kullanıcısı ‘Petrol ambargosu uygulayın’ diyerek paylaşımlarda bulundu. Başka bir kullanıcı Suudi Arabistan’ın petrol ambargosu yaptığı takdirde Batı’nın çökeceğini dile getirdi. Diğer bir kullanıcı ise, Batı’nın İsrail’i desteklemeye devam etmesi halinde Arap ülkelerinin petrol ambargosu uygulama ihtimali yüksek olduğunu ifade etti. Başka bir kullanıcı ise Gazze’deki saldırılarda katledilen Filistinlinin fotoğrafını paylaşarak; ‘Savaşı durdurmak için petrol ambargosu’ diyerek tepkisini dile getirdi.