Türkiye, Fırat’ın doğusuna harekat için düğmeye basınca PKK’yla mücadele eden ÖSO üzerinden Suriyelilere linç kampanyası başlatıldı. CHP’liler, İyi Partililer ve HDP’liler 31 Aralık gecesi Taksim’de halay çeken bir grup Suriyeliyi bahane edip, “bedeviler defolun” mesajları paylaştı.
31 Aralık gecesi Suriyeli bir grup gencin Taksim meydanında çekilen görüntüler üzerinden sistemli bir provokasyon süreci başlatıldı. Yazılı ve görsel basın ile sosyal medya üzerinden verilen Suriyeli karşıtı mesajlar Almanya’daki Nazileri, ABD’deki neconları andıran ırkçı bir söyleme dönüştü. Çatışmaya evrilme potansiyeli olan provakosyona muhafazakar kimlik taşıyan isimlerin de omuz vermesi dikkat çekti. Irkçı kampanyalarda siyasiler de sahnedeydi. Birçok siyasetçi sosyal medya hesapları üzerinden Suriyelilere yönelik paylaşımlarda bulundu. Toplumu yönlendirme misyonu olan siyasetçiler paylaştıkları mesajlarla adeta provokasyona kapı araladı.
ARTIK YETMEZ Mİ?
- CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Suriyelilerin yılbaşı akşamı bayrak açması olayına ilişkin sorumluların araştırılması amacıyla Meclis'te komisyon kurulmasını istedi. CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım da "Dün akşam 2019’a girerken, bakın #Taksim Meydanı ne hale gelmiş.. Bir tarafta #Suriye’de Şanlı Türk Askerlerimiz, diğer tarafta #İstanbul’da yılbaşı kutlayan #Suriyeliler! Artık Yetmez mi??" mesajını paylaştı.
KÜSTAH SÖZLER
ÜRKÜTÜCÜ SENARYOYMUŞ!
- Gazeteci Uğur Dündar da Sözcü’deki köşesinde "Yılbaşı gecesi Mehmetçik Menbiç'te devriye görevi yaparken Suriyeli gençlerin Taksim'de dalgalandırdığı ÖSO bayrağı büyük ve ürkütücü senaryoda bir ayrıntıdır" ifadelerini kullanırken yine aynı gazeteden Murat Muratoğlu da “Doldurdular bedeviyi, kaçacak hale getirdiler milleti” diye yazdı.
SURİYE DEĞİL İSTANBUL
Suriyelilere nefret söylemi basın yayın organları ve sorumsuz siyasetçilerin körüklemesiyle her yıl sistemli olarak arttı. İçerik analizi yapan sivil kuruluşlarının verilerine göçün başladığı 2011 yılı ile 2012 ve 2013 yıllarında medyada Suriyelileri hedef alan bir yayın neredeyse hiç çıkmadı. Ancak 2014 yılından sonra nefret söylemi kıpırdanmaya başladı.
2018 ZİRVE YILI OLDU
2014 yılında 50, 2015 yılında ise 305 içerikte Suriyeli mülteciler hedef alındı. 2016 yılından itibaren nefret söyleminde ciddi bir artış yaşanmaya başladı. 2016 yılında bu sayı 1000’i aştı, 2017’de 1148’e yükseldi. 2018 ise rakamların korkutucu boyutlara ulaştığı yıl oldu. Yılsonu raporları tamamlanamasa da Suriyeli sığınmacılara yönelik nefreti ve düşmanlığı körükleyici içerik sayısı binlerle ifade ediliyor. Sosyal medyada ise Suriyelileri hedef alan etiketlerle üretilen olumsuz mesaj sayısı on milyonlarla ifade ediliyor ve sayılamayacak kadar çok.
Suriyeliler basında ve sosyal medyada Türkiye’ye tatile gelmiş gibi servis edilse ede birçoğunun Suriye’de bıraktığı acı hikayeleri var. 2015 yılında Halep’ten Türkiye’ye gelen Rehab Hummeyni (35) onlardan birisi. Esed rejiminin saldırıları sonucunda aile ve arkadaşlarının şehit edildiğini belirten Hummeyni, “Esed’in zulmüne karşı birçok akrabamı kaybettim. Zulmün sona ermesi ve geride kalanların korunması için birçok akrabam ise ÖSO saflarında yer alarak zalime karşı mücadele veriyor” ifadesini kullandı. Esed rejiminin Halep katliamlarından kaçarak Türkiye’ye sığındığını kaydeden Sara Naciabbara (56) ise, “Erdoğan olmasaydı biz şuan burada olamazdık. Türkiye bir İslam beldesidir” dedi. Naciabbara, 100’den fazla akrabasını kaybetti. Ramadan Muhammed, işkencelerle geçen 12 yıllık bir tutukluluk geçirdi.
- Savaşta tek bacağını kaybetti
- Suriye ablukası başlamadan önce Şam’da özel bir şirkette icra memuru olarak çalışan Faras Alfawal (33) savaşın ikinci yılında evlendi. Hayatını savaş öncesi ve sonrası olarak ikiye ayıran Alfawal, bir yıl önce direniş sırasında evinin önünde patlayan bombanın parçalarının başına isabet etmesiyle yaralandığını söyledi. Ancak Alfawal’ın hikayesi böyle kalmadı. Sağlığına kavuşacakken bir kaç ay önce çatışmalar sırasında tek bacağını kaybetti. Ülkesinde tedavisi mümkün olmayınca Türkiye'ye geldi.