Esed’in çöküşüne giden ve eşanlı olarak Rusya ve İran’ı oyundan düşüren süreçleri anlatmaya gerek yok. Bunun,
bileşenlerinden ilkinin aklına dayanan bir Angloamerikan plânı olduğunu
daha ilk gün yazmış ve söylemiştim. Bölgesel düzeyde bunun, birbiriyle çatışan iki ayağı olduğunu da görmek gerekiyor. Bu iki unsur İsrâil ve Türkiye’den başkası değil.
Ortadoğu’da bundan sonra olacakların, aynı süreçte yer alan; lâkin çatışan iki taraf arasındaki bir bilek güreşi olacağını rahatlıkla iddia edebiliriz.
Kadim nehir Fırat burada yine belirleyici. Fırat’ın batısında İran ve Rusya’ya müzâhir PKK’yı temizleyen ve SMO ve HTŞ üzerindeki nüfûzuyla temâyüz eden diri bir Türkiye var. Bir senedir savaşan ve yorgun bir İsrâil, Türkiye’nin, Fırat’ın batısında kontrolü ele almasından ve Şam’da boy göstermesinden son derecede rahatsız.(Benzer bir rahatsızlığın, Katar hâriç Körfez Araplığı ve Mısır’da da olduğunu görüyoruz). Bir taraftan
Golan çevresinde kendisi için emniyetli bir sâha oluşturmanın
derdinde. Diğer taraftan Fırat’ın doğusundaki
PYD ile destek temaslarını arttırıyor.
İsrâil ile savaş istemediğini çeşitli vesilelerle açıklayan HTŞ’den rahat değil. Bir taraftan
HTŞ-SMO ordusu arasındaki akordu bozmak
veyâ
HTŞ bileşenlerini birbirine kırdırmak
; diğer taraftan
Türk devleti ile HTŞ arasındaki bağları aşındırmak
için elinden geleni yapacağından emin olabilirsiniz. İsrâil bununla da kalmayacaktır. Türkiye’nin Irak’ta sağlamlayan
Erbil’i de hedefleyecektir
. Yapacağı daha ileri bir hamle ise, İran’ı karıştırıp bir Türk-Fars savaşını tezgâhlamak olabilir.