Sana hayatta başarılar

04:0017/12/2024, Salı
G: 17/12/2024, Salı
Mehmet Şeker

Hakan Fidan, Entini Blinkın’a “Hayatta başarılar diliyorum” dediğinde yıllar öncesine gittim. Bir arkadaşa aynı sözü söylemiştim; aradan kırk yıl geçti, bir daha görüşmedik. O sözün bizdeki anlamı budur. * Türkiye güneyde güvenli bölge oluşturmasaydı ne olurdu? Ne olacak, teröristler sınıra kadar yaklaşırdı. Eskisi gibi, şehirlere bombalar yağardı her gece ve gündüz. Biz de misliyle karşılık verir, otururduk yerimizde. Ölen ölür, kalan sağlar bizim diye bakardık. Hakikaten ölen ölürdü ama iş orada

Hakan Fidan, Entini Blinkın’a “Hayatta başarılar diliyorum” dediğinde yıllar öncesine gittim.

Bir arkadaşa aynı sözü söylemiştim; aradan kırk yıl geçti, bir daha görüşmedik.

O sözün bizdeki anlamı budur.

*

Türkiye güneyde güvenli bölge oluşturmasaydı ne olurdu?

Ne olacak, teröristler sınıra kadar yaklaşırdı. Eskisi gibi, şehirlere bombalar yağardı her gece ve gündüz.

Biz de misliyle karşılık verir, otururduk yerimizde.

Ölen ölür, kalan sağlar bizim diye bakardık.

Hakikaten ölen ölürdü ama iş orada kalmazdı. Bir süre sonra sınırın altında “Teröristan” kurulurdu.


YAKINDAN TAKİP

Hakan Fidan bir süre önce, Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini açıkladığında, o söz eski ve çok kullanılmaktan yıpranmış, köşeleri törpülenmiş bir klişe gibi duruyordu.

Çok alışılmış, çok sıradan…

Fakat görüldü ki Türkiye hakikaten çok yakından takip ediyormuş olan biteni. Ve neler olacağını, sürecin nereye varacağını biliyormuş.

Rusya ve İran ile defalarca görüşmeler, sıradanlığın bir hayli ötesindeymiş.

Bugünden geriye bakınca daha iyi anlaşılıyor.

Ne var ki Rusya istihbaratı olan biteni iyi okuyamamış. Putin bu sebeple epeyce öfkeli.

İran da okuyamadı, ikiz kardeşler ABD ve İsrail de, Avrupalılar da, Arap ülkeleri de.

Türkiye’nin diplomatik çabaları işe yaradı. Rusya ve İran o görüşmeler neticesi Esat’a destek vermedi. Aksi hâlde -Fidan’ın dediği gibi- çok kan akacaktı. Şükür ki söz dinlediler ve yüzbinlerce insan boş yere ölmedi, kansız bir devrim yaşandı.

İsimsiz kahramanların da bu gelişmelerde payı büyük elbette. Yıllardır ilmek ilmek işlediler. Onlar kendilerini biliyor, biz onları bilmiyoruz.


İNSAN-DEVLET

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”

Bizim tarih boyunca olduğu gibi bugün de düsturumuz budur.

Beşar Esat’ın da benzer bir ilkesi vardı.

“İnsanı öldür ki devlet yaşasın.”


ŞİMDİ ANLADINIZ MI?

Kürsüye yumruk vurarak “Suriye’de ne işimiz var?” diye gırtlak parçalayanlar, şimdi anlamış mıdır ne işimiz olduğunu?

Hiç ihtimali yok.

Yüzleri kızarmış mıdır, düşünememişiz, büyük resmi görememişiz demişler midir?

Mümkün değil.

Onlar yine aynı kafada devam ediyorlar.

Sorsak, cevap veremezler.

Atatürk’ün Hatay’da ne işi vardı? “Gerekirse tek başıma Hatay’a giderim.” sözünü niye söylemişti?

“Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir bırakılamaz. Hatay benim şahsî meselemdir. Hatay benim namusumdur.” sözleri yeterince açık değil mi?

Bunu bile düşünemezler, anlayamazlar ama “Atatürk’ün partisiyiz” diye kasılmaktan da geri durmazlar.

Hatay’ı vatan haritamıza katmasaydık, bu sivri zekâlılar mutlu olurdu.

Ankara’ya yaklaşan Yunan ordusunu denize dökmeseydik, misafir gelmişler, buyursunlar diye karşılasaydık…

İşgalci Fransız askerlerini kovalamasaydık…

Sütçü İmam, Maraş’ta “Ben sütümü satar, işime bakarım. Ondan ötesine karışmam.” diye yaklaşsaydı meseleye…

Antepliler müthiş savunmaya imza atmasaydı…

15 Temmuz’da ülkemizi işgale yeltenenlere karşı çıkmasaydık, evlere kapanıp ekrana baksaydık…

Çanakkale’de yüzbinlerce şehit vereceğimiz savaşa girmeyip “Bırakınız geçsinler” deseydik…

Hattâ Fatih Sultan, İstanbul’u almasaydı…

Sultan Alpaslan Malazgirt’te Bizans’la savaşmayı gerekli görmeseydi…


ÇOK ARDIÇLAR KUCAKLADIM YÂR DİYE

Şu Entini Blinkın her ne söylüyorsa, bilin ki arkasında başka bir hesap vardır.

Ankara görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada “DAEŞ’i mağlup etme koalisyonu” diye bir şeyden bahsetti.

Eğitip donattıkları, silah verdikleri, asker kabul ettikleri terör örgütlerinin ismini anmadı.

PKK’lıları başka bir örgüt gibi göstermek için icat ettikleri üç harflilerden YPG, SDG, PYD demedi.

LPG, LGS dese olmaz. O yüzden yeni bir tanımlama buldular. “DAEŞ’i mağlup etme koalisyonu” deyip kestirmeden gittiler güya.

Aslında demek istediği şu: “Bizim teröristlerimize dokunmayın.”

Dokunulacak, mecbur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, kimse kusura bakmasın.


YOLUN AÇIK OLSUN AHMET

“Gidecem ben dedim. Sınıf arkadaşlarım gitme Ahmet dediler. Gidecem dedim. Üzüldüler, ben de üzüldüm. Sarıldık birbirimize. Şimdi gidiyoruz.”

#Hakan Fidan
#Antony Blinken
#Türkiye
#Suriye
#ABD
#Mehmet Şeker