Beşar Esat, ülkesini elinde tutamayan bir lider. Öylesine ne kadar lider denebilirse artık!
Toprakları parça parça elinden koparılırken “inadım inat” tavrına devam ediyor.
Birkaç kasabanın güvenlik sebebiyle Türkiye’nin kontrolünde bulunmasından rahatsızlık duyuyor da ülkenin yarısının teröristlerin elinde olmasına itirazı yok.
Rusya, ABD, İran, Marksist terör örgütleri, Suriye topraklarında fink atarken, şehirleri peynir keser gibi kesip biçerken, tahtına zamk sürmekle meşgul. Kendi ülkesinin topraklarından çıkan petrole para ödemekten gocunmuyor, onuruna dokunacak bir aymazlık olduğunu görmüyor.
Türkiye baştan beri “Suriye’nin toprak bütünlüğü” tezini savunurken, Esat bu konuyu Türkiye’nin yarısı kadar bile sahiplenmedi. Ülkesinin ufaldıkça ufalmasını dert etmez hâlde.
Sınırları Şam şehir merkezinden ibaret bir ülkeye rıza gösterecek bir kafaya sahip.
Daha da ileri gidebilir. Sarayı ve oturduğu koltuk elinden alınmasa… Ülkesi koltuk ve saray ile sınırlı tutulsa, yine razı gelecek. O durumda devlet başkanı olmaz tabii. “Saray Başkanı” denebilir ancak.
Basil Esat, Hafız Esat’ın büyük oğlu, Beşar Esat’ın ağabeyi.
Mühendis ve Özel Kuvvetlerde yarbay rütbesindeydi.
Babasından sonra yönetime geçeceği bekleniyordu. Suriye’yi yönetecek kişi diye bakılmaktaydı.
1994’te 32 yaşındayken, sisli havada aşırı hız sebebiyle trafik kazasında öldü.
*
Atları sevdiği ve iyi at bindiği söylenir.
Halep merkezde bir meydana, Basil Esat’ın at üstünde heykeli dikilmişti.
On yıl sonra memleketine dönen Halepliler, halatla çekerek at üstündeki biniciyi yere indirdiler.
Paldır küldür düştü, yerde yuvarlandı, tepetaklak vaziyette kaldı. Başı yerde, eli havadaydı.
Halep halkı “İşte diktatörlerin sonu” diyerek havaya ateş açtılar, kutlama yaptılar.
Halep’e dönmenin sevinciyle şükür namazı kıldılar.
Teröristleri kovalayarak işgalden kurtardıkları şehrin toprağını öptüler.
Halat sağlammış, at üstündeki Basil Esat o kadar sağlam değilmiş.
Yıllardır orada duran at, binicisiz kaldı.
Şahlanmış vaziyette bekledi.
Silah seslerinden ürkmedi.
Kaçıp gidecek gibi görünüyordu fakat hiç kıpırdamadı.
Şimdi ona yeni bir binici lâzım.
Bir Esat, at heykelinden düştü. Diğeri için de durum pek farklı değil sanki.
Düştü düşecek gözüyle bakılıyor.
Günlerce sesi çıkmayınca, görünmeyince “darbe yapıldı-yapılacak” söylentileri geçtiğimiz günlerde tavan yaptı.
Dostları destek vermeyince yahut veremeyince Esat ortada kaldı.
Bazı komutanlar taraf değiştirip muhalif kanada geçiyor. Silah ve cephanelerini bırakıp kaçan askerler var.
Muhalifler ilk hedefin Şam, sonraki hedefin Gazze olduğunu açıkladı.
Suriye haritası bugünlerde saat bazlı değişiyor.
Şu sıra hiç kimse matbaada harita basamaz.
Baskıya girerken, basım sırasında ve basımdan sonra durumun değişeceği kesin.
Bir söylenti çıktı. “Alışveriş merkezlerine girişte herkesten 1 TL alınacak-mış.”
Kimi kesin bilgi sahibiymiş gibi “alınacak” diyor, kimi de emin olmadığından rivayet olduğunu belirtmek için mış’lı konuşuyor.
Bugünkü şartlarda bir liranın hükmü yok. Kaybeden aramaya gerek görmez. “Bir lira ile şu alınabilir” demek için bir örnek vermek istesek, on dakika düşünmek gerekir.
Fakat AVM’lere girişte alınacak olması bazılarını rahatsız eder. Etti de.
“Girmem, niye gireyim?” diyenler, söz konusu paranın değerinden ötürü değil, bir bedel ödeme mecburiyetinin can sıkıcılığından öyle söylüyor.
*
Tersi uygulansa… “Girişlerde herkese 1 TL verilecek” dense AVM’ler için daha iyi olur. (Müşteri sayısı artar.)
Yine de alan sevinmez, veren üzülmez.
Neyse ki yetkililer öyle bir uygulama olmadığını, olmayacağını açıkladı da millet bozuk para derdine düşmekten kurtuldu. Marketler bozuk para bulmakta zorlanıyor, vatandaş nereden bulsun…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.