1- Coğrafyanın en zinde gücü sahaya indi. Türkiye; sınırlarının yakın halkasında ve daha geniş halkada şu an en büyük ve en zinde güçtür ve küresel etkileri tahmin edilenden çok çok fazladır. Ne bölge ülkeleri ne de bölgeye dışarıdan gelenler bu güce ve etkinliğe sahiptir. Bundan sonra olma ihtimalleri çok daha düşük olacaktır. Çünkü rüzgâr çoktan yön değiştirmiştir ve bu böyle devam edecektir. Libya’da, Somali’de, Balkanlar’da, Basra Körfezi’nde, Hint Okyanusu’nda, Afrika’nın neredeyse tamamında
Coğrafyanın
sahaya indi. Türkiye; sınırlarının yakın halkasında ve daha geniş halkada şu an en büyük ve
ve küresel etkileri tahmin edilenden çok çok fazladır.
Ne bölge ülkeleri ne de bölgeye
bu güce ve etkinliğe sahiptir. Bundan sonra olma ihtimalleri çok daha düşük olacaktır. Çünkü
rüzgâr çoktan yön değiştirmiştir
ve bu böyle devam edecektir.
Libya’da, Somali’de, Balkanlar’da, Basra Körfezi’nde, Hint Okyanusu’nda,
Afrika’nın neredeyse tamamında bu gücü ve zindeliği sahaya yansıtmışken,
Güney Asya’dan Atlantik kıyılarına
kadar
nı ve
ni seferber etmişken, Türkiye’nin
sınırlarının sıfır noktasında zaafa uğrayacağını
sananlar büyük bir
yaşadı, yaşıyor. Çok büyük bir hesap hatası yaptı, hâlâ yapıyor.
SURİYE’NİN YENİ HÂKİMLERİ, ZİNDE GÜÇLERİ SAHAYA İNDİ
Türkiye’nin
eğittiği, donattığı aktörler, askeri birimler, yerel unsurlar
da aynı şekilde
Suriye’nin en zinde güçleri
dir. Hangi formatta olursa olsun, Türk Silahlı Kuvvetleri
eğitim ve disiplininden geçmiş, silah unsurlarıyla donatılmış
yapılar bütün güçleriyle
daha yeni sahaya indi. “Suriye’nin yeni hâkimleri”
olarak, bu ülkeyi bütünleştirebilecek yegâne güç olarak sahnede yerini alacak.
İran’ın yıpranmışlığı, Rusya’nın Ukrayna sıkıntıları, Şam yönetiminin tükenmişliği,
çaresizlikleri de hesaba katılırsa, Suriye’nin geleceği için
bulunulabilir.
İRAN SURİYE’YE ÇÖKTÜ, İŞGAL ETTİ. ‘İSRAİL’LE HESAPLAŞMA’ PALAVRASI!
aslında Suriye’deki rejimine destek vermedi,
Suriye’ye çöktü, bu ülkeyi işgal etti. Şii milisler ve terör örgütleri
ile
yaptı, Sünnileri sürgün etti, şehirleri yok etti.
Coğrafyamızın her yerinde
İran’ın dokunduğu hiçbir ülke, hiçbir millet huzur bulmadı,
büyük yıkımlar yaşadı.
İsrail’in coğrafyaya verdiği zararla, İran’ın verdiği zarar
birbiriyle yarışır hale geldi.
Suriye’yi
de İran oldu. Rejimi
aldı, Suriye’yi rehin aldı,
“İsrail’le hesaplaşma” palavrasıyla kitleleri uyuttu
ve bu ülkeyi korkunç bir yıkıma sürükledi.
“ABD-İSRAİL OYUNU” SÖYLEMİ: O ZAMAN ABD-İRAN TEZLERİ NİYE BU KADAR ÖRTÜŞÜYOR?
Ama İran’ın gücü bütün bölgede
zayıfladı. Kendi içinde bile
. Suriye’deki bu zayıflamanın
şimdi görüyoruz. Kendilerini
olarak görenler, muhalifler karşısında varlık gösteremedi.
Şehirleri, kasabaları, köyleri terk etti.
tezlerinin çöküşünü en çarpıcı biçimde şu an Suriye’de görüyoruz.
sloganının arkasına gizlenip,
Batı’nın işgallerini bölgeye taşıyan İran,
Türkiye dâhil, bölge ülkelerinin tamamını büyük sıkıntılara soktu. Hâlâ,
İran tezleri ile hareket eden, düşünsel ezbercilikle
hareket eden Türkiye’de bile geniş bir kitle var. Suriye muhalefetine bakışta,
ABD ile İran’ın tezleri bire bir örtüşmektedir.
Hiçbir fark yoktur.
HALEP NERESİ, İRAN NERESİ? MEZHEP EKSENLİ COĞRAFYA TASARIMININ ÇÖKÜŞÜ..
Suriye’de İran için yol bitti. Çünkü bir işgalciydi.
Kimse
“Halep’te İran’ın ne işi var”
sorusunu samimiyetle sormadı ama artık sorgulanıyor. Halep,
Türkiye’nin sıfır noktası
yken İran
neresinde?
Suriye, Türkiye’nin güneyi iken İran’la sınırı mı var? Tahran’ın
mezhep eksenli coğrafya tasarımına
artık bir son verilmeli.
Şimdi;
“Suriye hükümeti talepte bulunursa Suriye’ye asker göndereceğiz”
diyor. Sanki ortada
Suriye hükümeti varmış gibi. Rehin aldıkları, işgal ettikleri bir ülkeyi
yıllardır mahvedenler kendileri değilmiş gibi.
Bu
artık bir sınırı olmalı. Eğer böyle bir şey yaparlarsa,
2016’daki gibi katliam yapmayı planlıyorlar
demektir. Buna asla izin verilmemeli.
ŞAM REJİMİNİN ÇÖKÜŞÜ. SURİYE ASKERİ UMUTSUZ. BU YÜZDEN SAVAŞMIYOR.
Artık Şam rejimi çöktü diyebiliriz. Suriye halkının
Beşşar Esad ve kadrosunun Suriye’nin bütünlüğünü sağlayabileceğine inancı kalmadı.
Halep ve birçok bölgede Suriye askerinin silahlarını bırakıp
çekilmesinin nedeni işte bu inanç bitişidir.
Tankları bırakıp kaçıyorlar. Uçakları, topları, füzeleri bırakıp kaçıyorlar. Silahlarını bırakıp kaçıyorlar. Askeri üsleri, havaalanlarını, mühimmat depolarını savunmuyorlar bile.
Savaş istemiyorlar.
Yorulmuşlar, bıkmışlar, çökmüşler. Umutsuzlar.
Buradan bir yere varılamayacağını onlar da görmüşler.
İran’ın ihtiraslarının onları kurtarmayacağını
onlar da anlamışlar.
LAZKİYE, TARTUS’TA BELKİ… SON BİR ŞANS VERİLDİ.
Böyle bir çöküşün üzerine bir şey inşa edilemez.
Bu çürümüş yapı ayağa kaldırılamaz.
Şam/Baas düşüncesi ile bir
olamaz. Onlar bu fırsatı kaçırdı.
Defalarca teklifler götürüldü, öneriler yapıldı,
“Suriyeli” ortaklığı üzerinden bir dönüşüm
önerildi. Reddettiler. İstihbarat devleti,
olarak her şeye hâkim olacaklarını sandılar.
Baas düşüncesi işte böyle hastalıklı bir düşüncedir.
Ama her şeyi kaybettiler.
Lazkiye, Tarsus’ta kalabilirlerse
onlar için büyük şans olur. Bu bile tehlikeli. Şu an kendilerine
sunuluyor. Son bir umut sunuluyor.
“İran’ı boş verin kendi halkınızla barışın, Suriye’yi bütünleştirmek için hareket geçin, masaya oturun”
deniyor. Eminim bunu kullanmayacaklar, kullanamayacaklar. İran buna yine engel olacak.
Suriye yönetimi,
i tutmalı. Beşşar Esad için bu son şans. Masaya oturmalı,
Suriye bütünlüğünü Türkiye ile güvenceye almalı.
Çünkü
Türkiye dışında hiçbir ülke Suriye’yi bir arada tutamaz, koruyamaz.
Sadece Türkiye, bütün samimiyeti ile bunu böyle algılar, böyle hareket eder.
ÜÇ KOLDAN İLERLEME. SURİYE SİL BAŞTAN YENİDEN TANIMLANIYOR
Suriye
yeniden tanımlanıyor, tanımlanacak. 13 yıldır çözülemeyen kriz,
ele alınıyor, taraflar yeniden formatlanıyor,
güç fotoğrafı yeniden çekiliyor.
Buna bağlı olarak da
iniyor.
Muhalifler
ediyor. Halep’ten sonra
ve
ile
Münbiç ve Fırat’ın doğusu
yönünde. Başarı şansı var ama bu haftadan itibaren
ABD, İsrail, İngiltere, Rusya, Suudi Arabistan, BAE,
tabii ki
baskılarını artıracak.
Bu arada Rusya’nın güçlerinin bir bölümünü çekmesi, endişe edilen büyük hava saldırıları yapmaması, her ne kadar
siyasi olarak rejime desteğin devam
ettiğini açıklasa da,
hava, kara unsurlarını geri çekmesi,
yerini değiştirmesi dikkat çekici. Hatta Tartus’taki gemileri bile çektiği iddiaları var.
Elbette
ve
ile neredeyse
büyük krizin etkisini düşünmek lazım.
HERKES ONLARLA MASAYA OTURACAK
Artık şu bilinmeli;
Rejimin değil, muhalefetin Suriye’yi birleştirme gücü var.
Herkes
zorunda kalacağı gerçeği ile yüzleşmeli.
Ama bu engellenirse ülke tamamen bölünür. Ve
parçalanmanın adresi Halep ve Şam değil, Fırat’ın doğusudur.
Zaten savaşı başlatan ana amaç da buydu.
Bu aşamada,
Rusya’nın akıllı davranıp
Esad rejiminden yüz çevirmesi, İran’ın aklına uymaması,
başlatması gerekiyor. Yoksa Suriye’de hiçbir zeminde tutunamaz.
İran mezhep bağnazlığı yüzünden Suriye’nin en büyük kaybedeni olacaktır.
SON HEPASLAŞMA FIRAT’IN DOĞUSUNDA!
Ama;
son hesaplaşma Fırat’ın doğusunda olacak
. Ne yaparsa yapsın, ABD ve İsrail, bu bölgede bir
gerçekleştiremeyecek.
Her ne senaryo olursa olsun, ülkenin bölünmesine asla izin verilemez. Suriye’nin parçalanması
nı başlatır.
ABD’nin hep tek bir amacı vardı; ülkeyi parçalamak, bir bölümü üzerinde başka bir harita çizmek.
Türkiye’nin en büyük öfkesi
de buradan. Bu yüzden, muhaliflerin, rejimin, PKK/YPG’nin sahadaki çatışmalarına şimdi
“devletlerin çatışması, güç hesaplaşması”
daha da eklenecek.
İşte bu yüzden
coğrafyanın zinde gücü Türkiye, asla geri adım atmamalı,
asla
, asla masalar oyunlarına gelmemeli, asla
“içeriden durdurma, yavaşlama, olamama”
yöntemlerine kapı açmamalı. İçeriden ve dışarıdan yürütülen o kirli hesapları bozmalı.
#Suriye
#Türkiye
#İran
#Halep
#Tel Rıfat
#Şam
#Hama