Mimari açıdan dünyanın önde gelen eserlerinden birisi olan Ayasofya dün olduğu gibi bu günde en çok ilgi gören yapıların başında geliyor. İstanbul’un fethinin sembollerinden biri olan Ayasofya müze statüsünden çıkarılıyor. Bu vesileyle dünden bugüne Ayasofya’nın tarihi ve siyasi kimliğini ele aldık.
Sanat tarihçileri arasında dünyanın en güzel eserlerinden biri olarak anılan Ayasofya dün olduğu gibi bugün de cazibesini koruyor. Anlatılanlara göre 1 Haziran 1453’te yani İstanbul’un fethinden sonraki ilk Cuma Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’da önce hutbe okutur. Fetihten sonra ilk şükür namazını da yine burada kılar. İstanbul›un fethiyle camiye çevrilerek 482 yıl cami olarak hizmet veren Ayasofya bugün müze statüsünde dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerini ağırlıyor. İstanbul’da en çok ziyaret edilen Ayasofya’nın müze statüsünden çıkarılacağı yönündeki açıklamalardan sonra gözler bir kez daha Ayasofya’ya çevrildi.
İKİ KEZ YIKILIP YAPILIYOR
Mimarlık tarihinin ayakta kalmış en önemli yapılarından biri olan Ayasofya, mimarisi, ihtişamı ve işlevselliğiyle dikkat çekiyor. Doğu Roma İmparatorluğu döneminde yapılan önce Büyük kilise daha sonra ise Ayasofya adıyla anılan yapı İmparator Konstantios tarafından 360 yılında yapıldığı biliniyor. Ancak kilise iki kere yıkılıp iki kere baştan tekrar yaptırıldığı kayıtlarda yer alıyor. Yine görkemli ve gösterişli olması için farklı şehirlerden antik mimari sütun, mermer parçasının toplatıldığını kayıtlardan öğreniyoruz.
Ayasofya Doğu Roma döneminde İmparatorların taç giyme merasimlerinin yapıldığı mekan olarak da kullanılmış. 4. Haçlı Seferleri sırasında ise kilisenin yağmalandığı biliniyor.
FATHİN SEMBOLÜ SAYILIYOR
Ayasofya Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesiyle camiye çevrilir. Mimar Sinan tarafından temeli destekleyen minareler yapılarak olası felaketlerden korunur. Osmanlı döneminde Ayasofya’ya ilave olarak Fatih Sultan Mehmet zamanında bir medrese yapıldığı bu medresenin Sultan Abdülaziz döneminde yıkılıp yeniden inşa edildiği kayıtlarda yer alıyor. Ancak bu medrese de 1936 yılında yıkılmış kalıntılarına ise 1982 yılında ulaşıla bilinmiş. Osmanlı Dönemi’nde 16. ve 17. Yüzyıllarda Ayasofya’nın içine mihrap, minber, müezzin mahfilleri , maksureler ve vaaz kürsüleri eklenmiş. Mihrabın iki yanında bulunan bronz kandiller, Kanuni Sultan Süleyman tarafından Budin Seferi dönüşünde camiye hediye edilmiştir. Sultan Abdülmecid döneminde yaptırılan onarım sırasında da Hattat Kadıasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan yedi buçuk metre çapındaki sekiz hat levhası yerleştirilmiştir. Cumhuriyetten sonra bir süre kapalı tutulan müze daha sonra Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilmiş 1 Şubat 1935 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır.
Hat levhaları zarar görür
Ayasofya müze olarak açılmadan önce tamir görür ve bu restorasyon sırasında Ayasofya’nın içindeki Hattat Kadıasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan sekiz hat levhası yerlere atılır. İbnülemin Mahmut Kemal İnal Bey hüzünlü bir hikâyeyi “Son Hattatlar” isimli eserinde şu cümlelerle anlatmaktadır: “Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılmış Allah (c.c.) ism-i celali, peygamber efendimiz ile halifeleri ve Haseneyn’i ihtiva eden bu elvah-ı celile, bir takım kıymet bilmez kişilerce caminin müze yapılması maksadıyla indirilmiş ve bir kenara konulmuş hatta indirilirken bazı yerleri zedelenmiştir.”
Dünyanın sıfır noktası sayıldı
Üç devrin kültür, tarih ve ticaret merkezi olan İstanbul 19.yya kadar dünyanın sıfır noktası olarak kabul edilirdi ve dünya İstanbul›un doğusu ve batısı olarak ikiye ayrılırdı. İstanbul sadece Osmanlı›nın başkenti olmamıştır. İstanbul, dünyanın «sıfır noktası» kabul edilmiş ve 1500 yıl dünyanın başkenti olmuştur. 1884 yılına kadar tüm dünya, saatini İstanbul’a göre ayarlardı. Arzın merkezini simgeleyen “milyon taşı”, bir diğer adıyla “sıfır taşı” çünkü buradadır. Sıfır Taşı”, İstanbul’da, Ayasofya Camii karşısında Sultanahmet Meydanı’nın kuzeybatı köşesinde Yerebatan Sarnıcı’nın girişinin yakınında, tramvay yolunun yanında bulunur. Bizans İmparatorluğu’nda Konstantinopolis şehrine ulaşan tüm Antik Roma yollarının başlangıç noktası ve dünya üzerindeki diğer şehirlerin bu şehre olan uzaklığının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktasıdır. İmparator I. Konstantinus tarafından 4. yüzyılda yerleştirildiği kabul edilir. Bazı tarihi kaynaklarda, Ayasofya›da yapılan kimi imparatorluk törenlerinin kiliseden sonra bu anıt taşın altında devam ettiği yazılmıştır.
Sultanahmet Cami yıkılacak
Ayasofya’nın ibadete kapatılması kadar bir başka tartışma da İstanbul’un fethinden çok önce yıkılmış olan eski bir Bizans Sarayı’nın yeniden gün yüzüne çıkarılması için Ayasofya ve Sultanahmet Cami’nin etrafında yapılan kazılar olmuştur. Dönemin gazetelerinde çıkan haberden öğreniyoruz ki bu kazılar yüzünden Sultanahmet Camii’nin yıkılabilineceği endişesi üzerine pek çok yazı kaleme alınmış.