İHH, depremde 6 bine yakın gönüllü ve görevliyle büyük bir mücadele verdi. Ekipler enkaz altından hayatını kaybetmiş ya da sağ 3 bin 28 vatandaşı çıkardı. İHH Arama-Kurtarma Gönüllüsü Hüseyin Yazıcı, “Hem acı verici hem mutlu olduğumuz anlar yaşadık. Her şey bir can daha kurtarabilmek içindi” dedi.
Kahramanmaraş merkezli ilk depremden sonra İHH İnsani Yardım Vakfı arama kurtarma ekipleriyle hemen yola çıktı. 10 ilde gönüllü ve görevli 5 bin 943 kişilik 65 arama kurtarma ekibi, 3 arama kurtarma köpeği ve 550 görevli araçla bölgede arama kurtarma faaliyetleri ile onlarca kişiyi kurtardı. Zorlu hava şartlarına aldırmadan büyük bir emekle enkazdan
vefat eden ve sağ olarak çıkarılan 3 bin 28 kişi oldu.
HER YERDEN SESLER GELİYORDU
İHH Arama-Kurtarma Gönüllüsü Hüseyin Yazıcı, “İlk gittiğimiz depremzedelerden birinin adı Georghe idi. Georghe’un iki halası da enkazdan dışarıya sarkmış görünüyordu. Eli dışarıda kalmıştı, sanırım kaçmaya çalışırken olmuştu. Canlı sesi aldığımız yerler vardı ve yönümüzü ses gelen apartmanlara çevirdik. Depremzede bir abimiz ‘Komşularımdan canlı sesi alıyorum sizi oraya yönlendireyim’ dedi. Bizi oraya yönlendirdi. 6-7 katlı bir binaya gittik. Orada birçok yerden ses geliyordu. Binanın tepesine çıktık. 6. kattan ses geliyordu. Yatak odasının tepesini deldik. Özcan bey ve kızı Lara’yı kurtardık. Aşağıdaki katlardan Lorin hanımın sesini çok net alıyorduk. Oğlu Edis’in de ağlama sesleri geliyordu. Fakat onların nerede olduğunu bulmak için epey uğraştık ama ikisini de sağ olarak kurtardık çok şükür. Başka bir duvarı patlattığımızda Gonca hanıma ulaştık. Eşi Müfit amca vefat etmişti. Gonca hanımı sağ bir şekilde kurtardık. Hem acı verici hem de mutlu olduğumuz anlar yaşadık. Çok az uyuduk ve çok az yemek yedik. Her şey bir can daha kurtarabilmek içindi.” şeklinde konuştu.
“ANNE BENİ BIRAKMA” DİYE AĞLIYORDU
Enkaz altında mutlu ve hüzünlü hikayelere şahit olduklarını ifade eden iHH Arama Kurtarma Ekip Lideri Ali Uygur, “Bir apartmanda bir çift ve çocukları, ailecek birbirlerine sarılmış bir şekilde enkazdan kurtarılmayı bekliyordu. Kadın yaşıyordu hatta elini gördük fakat eşi ve kendisiyle eşi arasında olan kızı vefat etmiş. Arkasındaki kızı ise ‘Bana yardım et anne, beni bırakma ne olur’ diyerek yardım istiyordu. Biz de bir taraftan çalışmaya devam ediyorduk. Çalışmalarımız esnasında arkadaki kızımızın sesi kesildi. Biz çalışmaya devam ederek sonunda hepsine ulaştık. Anneyi çıkardık yaşıyordu fakat arkasındaki kızının solunumu durmuştu. Yaklaşık 20 dakika kalp masajı ve suni nefes verdik fakat maalesef kurtaramadık. Bu olay bütün ekibi derinden etkilemişti.” dedi.
“SİZE BİR TEPSİ KÜNEFE YAPACAĞIM”
Depremden sonra bölgeye ilk giden ekiplerden olduğunu ifade eden Raif İpek, “8.26’da İstanbul’dan uçağa bindik. 9.30’da Hatay Havalimanı’nda sıkıntı olduğu için Adana’ya iniş yaptık. İHH’nın kendi araçlarıyla Reyhanlı’ya geçtik. Bizim bölge sorumlumuz Orhan Parlak ve Hayati Arslan’ın planlamasıyla, arama kurtarma ekipleri olarak bölgelerde sektörleme yapılarak Antakya’ya geldik. İlk girdiğimiz zaman iki canlıya ulaştık. Ekipmanlarımız yoktu. Bir çekiç bir murçla çalıştık. İkinci depreme enkaz altında yakalandık. Nereye, nasıl girdiğimizi bildiğimiz için enkaz altındakileri de oradan sağ salim çıkardık. Enkazda bir teyzemizi çıkartmaya çalışırken teyzemiz hala olayın şokunda ‘Sakın bir yere gitmeyin, size bir tepsi künefe yapacağım.’ dedi. O kadar mutlu olduk ki... Çok üzüldüğümüz anlar da oldu.” ifadelerini kullandı.
Merkeze gitmeden enkaza koştuk
Hatay’da depremin ilk gününden beri arama kurtarma çalışmaları yapan İHH Arama Kurtarma Ekip Lideri Ali Uygur, depremden 2 saat sonra Alanya ve Antalya’dan yaklaşık 60 kişiyle yola çıktıklarını anlattı. Uygur, “Reyhanlı’daki koordinasyon merkezimize geçecektik, fakat otobanda seyir halindeyken depremzedeler İskenderun’da bizi durdurup enkaz olan binalara çağırdı. Bir binadan 20 kişinin sesini duyduklarını söyledi. Yollar kapalı olduğu için ulaşmamız çok zor oldu. Yardım etmek için yanımıza gelenler bizi ablukaya alarak apartmanlara yönlendirdi. 2 ekip olarak İskenderun’da işe başladık. Hemen 5 kişiyle enkazın altından konuştuk ve titiz bir çalışmayla onları kurtarmaya yoğunlaştık. Hava şartları çok zordu, sabaha kadar sağanak yağmur yağdı. Bir taraftan ıslanıyoruz, bir taraftan terliyoruz, bir taraftan üşüyoruz, çok zorlu bir atmosferde çalışıyorduk. İnsanlar bizi kendi enkaz alanlarına götürmek istiyorlardı. Biz de ekibimizi 3’er kişiye düşürdük ve çalışmalarımızı sürdürdük.” şeklinde konuştu.