Maarif Platformu, “Gazze Direniş ve Boykotu Işığında Batı Eksenli Eğitim Paradigmamıza Bakış Bildirisi” başlığıyla hazırlanan bir Gazze bildirisi yayınladı. Dokuz akademisyenin emeğiyle hazırlanan bildiride Filistin ve Gazze’nin direnişine atıfta bulunuldu. Modern dünyada yok olan ve unutulmuş duyguların İslamî şuurda yer aldığını fark eden Batı’da İslam’a yöneliş haberlerinin giderek arttığı belirtilen bildiride bu şartlar altında Türkiye'de de ihtiyaç duyulan şeyin sadece bilgi değil şuur ve marifet de kazandıracak; milli ve manevi mukaddesatına sahip çıkan ve kendi ülkesinin sorunlarını dert edinen bir neslin inkişafını sağlayacak millet mektebini ve teşkilatını kurabilmek olduğuna dikkat çekildi.
Maarif Platformu, tüm dünyanın gözü önünde terör devleti İsrail eliyle soykırımın yapıldığı Gazze'deki direnişle ilgili açıklamada bulundu.
“Gazze Direniş ve Boykotu Işığında Batı Eksenli Eğitim Paradigmamıza Bakış Bildirisi” başlığıyla hazırlanan bildiride Gazze direnişinin sadece Filistin halkının ve İslam aleminin değil, dünyanın da sınavı haline geldiği belirtilerek, bu sınavın küresel ölçekte vicdan ile zulüm, kalp ile nefis, kanaat ile hırs, tevazu ile kibir arasındaki çatışma haline geldiği ve bu çatışmada hangi tarafta karar kılınacağı, ekran başında olayları izleyenler için adeta bir turnusol kağıdına döndüğü ifade edildi.
Dokuz akademisyenin emeğiyle hazırlanan bildiride dikkat çekilen diğer bir nokta ise, İslamofobi için Batı’da gösterime giren korkunç ve aleyhte görüntülerin aksine zor şartlarda bile Filistinlilerin kuvvetli ailevî bağları, sevgileri ve samimi hallerine yapılan vurgu oldu.
Gazze’de insanların ortaya koydukları metanet, teslimiyet, tevekkül ve asaletin İslâm’dan geldiğini görenler bundan etkilenip İslam’a girdiği aktarılan bildiride, modern dünyada yok olan ve unutulmuş duyguların İslamî şuurda yer aldığını fark eden Batı’da İslam’a yöneliş haberlerinin arttığı kaydedildi.
"Sadece bilgi değil şuur ve marifet de kazandıracak eğitime ihtiyaç var"
Bildiride bu noktada ise Türkiye'de de ihtiyaç duyulan şeyin sadece bilgi değil şuur ve marifet de kazandıracak; milli ve manevi mukaddesatına sahip çıkan ve kendi ülkesinin sorunlarını dert edinen bir neslin inkişafını sağlayacak millet mektebini ve teşkilatını kurabilmek olduğuna dikkat çekildi.
"İki yüz yıldır kendisine meftun olduğumuz ve çarpık eğitim anlayışının örnek modeli olan Batı tipi insan portresini Aliya İzzetbegoviç şu sözlerle ifade etmiştir: “Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur. Batı olarak tanımlanan yer aslında, bütün insanî değerlerin battığı yerdir.”
Filistin gündemi Aliya’nın vurguladığı Batı’nın bu vahşi yüzünü bütün dünyaya apaçık göstermiştir. Ancak yanlış anlaşılmasın, Batı tipi insan modeli ikiye ayrılır: Birisi; insanlık tarihine faydalı sanatları, adaleti ve hakkaniyete hizmet eden fenleri takip eden Batı zihniyetidir. Diğeri ise; Aliya’nın dile getirdiği zulüm, sömürü ve inkâr üzerine giden; muzır ve sefih medeniyetini dünyaya yaymaya çalışan vahşi Batı’dır. Bu ikinci Batı medeniyetinin bizde güzel gösterilmesi, taklitçiliği ortaya çıkararak kendi yolumuzu bulmayı engelliyordu. Nitekim bugün İsrail’in Filistin’deki vahşetine karşı gençlerimizin hatırı sayılır bir kısmının İsrail’i haklı görmesini başka nasıl açıklayabiliriz?"