Macron'un kör şiddeti

Aybike Eroğlu
00:001/12/2020, mardi
G: 1/12/2020, mardi
Yeni Şafak
Emmanuel Macron yönetimindeki Fransa’da otoriterleşme hız kazandı.
Emmanuel Macron yönetimindeki Fransa’da otoriterleşme hız kazandı.

Fransa’da iç ve dış politikada çıkmaza giren Cumhurbaşkanı Macron, bilinçsizce şiddete başvuruyor. Müslümanlara ait STK, cami, kurs ve iş yerlerini basan polis, şimdi “güvenlik tasarısı”nı protesto edenlere de orantısız şiddet uyguluyor. Sadece cumartesi günkü gösterilerde 8 gazeteci hastanelik oldu. Fransa’da gazetecilik yapan Ömer Aydın, peş peşe ortalığa saçılan şiddet görüntülerine sessiz kalan medyaya güvenin sarsıldığına dikkat çekti.

Müslümanlara ait sivil toplum kuruluşlarını (STK), camileri, kursları ve iş yerlerini basan Fransa polisi, şimdi de hem kendi vatandaşlarını hem de gazetecileri hedef almaya başladı.

  • Emmanuel Macron yönetimindeki Fransa’da otoriterleşme hız kazandı.
    Ekim ayında Müslümanlara ait 100’e yakın dernek, cami, okul ve kursun basıldığı onlarca aktivistin gözaltına alındığı Fransa, son 15 gündür de orantısız polis şiddeti ile gündemde.

İLK KURBAN MÜLTECİLER

maruz kalan ilk grup mülteciler oldu. 17 Kasım’da bin kadar sığınmacı Paris’in banliyölerinden Saint-Denis’te barınaklarından tahliye edildi.
Polis tahliyeye direnen sığınmacıları yerlerde sürükledi, biber gazına boğdu. 23 Kasım’da da Paris’teki Republique Meydanı’nda kurulan çadırlar polisler tarafından söküldü.
Sığınmacıları yaka paça atan polisler gece boyunca sokak sokak mültecileri kovaladı.

SİYAHİLER HEDEF OLDU

  • 21 Kasım Cumartesi gecesi de Paris’in 17. bölgesinde Afrika kökenli müzik yapımcısı Michel Zecler polis tarafından ağır bir şekilde darp edildi.
    Stüdyosuna giren ikisi üniformalı 3 polis, 20 dakika boyunca siyahi müzisyeni ırkçı ifadeler de kullanarak darp etti. 27 Kasım gecesi sosyal medyada yayınlanan görüntülerin ardından düzenlenen gösterilerde de onlarca insan polis şiddetine maruz kaldı.
    Polisler sorgu sırasında uyguladıkları şiddetin gerekçesiz olduğunu kabul etti.

GAZETECİLERE POLİS ŞİDDETİ

Daha sonra da gazeteciler ve insan hakları dernekleri polis şiddetine maruz kaldı. 28 Kasım Cumartesi günü basın mensupları, sendikalar ve insan hakları dernekleri “güvenlik yasa tasarısı ve polis şiddeti” karşıtı eylem yaptı.
Polisin gazetecilere yönelik tavrı aynı oldu. Parke taşları, sopa ve biber gazı ile saldıran polisler 8 gazeteciyi hastanelik etti. Çok sayıda gazeteci de vücudunun değişik yerlerinden yaralar aldı.
Polisin darbetmesiyle ağır yaralanan ve Esed rejiminden kaçıp Fransa’da serbest foto muhabirliği yapan ödüllü gazeteci
hastane yatağında başı sargılı, burnunda tampon ve yüzü kanlar içindeki fotoğrafı polis şiddetinin sembolü haline geldi.

AVRUPA’NIN HASTA ADAMI!

  • Fransa’da yükselen insan hakkı ihlalleri ciddi endişe doğurdu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Sözcüsü Osman Nuri Gülaçar,
    “Fransa son iki yıldır çok sayıda protesto eylemleri ile sarsılıyor. Bu eylemlere sadece şiddetle cevap veren Fransa içinden çıkamayacağı bir sarmala girdi. İç ve dış politikada başarı gösteremeyen Macron yönetimi, tabiri caizse hıncını protestoculardan çıkarıyor. Artık birçok yorumcu tarafından Avrupa’nın ‘hasta adamı’ olarak ilan edilen Fransa’nın bu tablodan çıkışı bir hayli zor görünüyor”
    dedi.

HASTALIKLI LİDER

Gülaçar şunları kaydetti: “Tarih zaman zaman bu tip küstah, hiçbir değer yargısı taşımayan, hastalıklı liderlerle karşılaştı.
Milyonlarca insanın katline sebep olan liderlerin süreçlerini iyi irdelememiz gerekir. Semptomları geç fark ettiğinizde iş işten geçiyor. Fransa geçmişte Cezayir, Libya ve Tunus’a başta olmak üzere pek çok mazlum coğrafyada korkunç bir soykırım gerçekleştirdi.
Avrupa’yı ifade etmesiyle öne çıkan Fransa’nın tutumu, ülkenin bugünü ve yarını için endişelerimi ifade ediyorum.”

Adım adım beyin ölümü

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Atay Uslu da Avrupa’nın ortasından Paris’ten gelen polis şiddeti haberlerinin kaygı verici olduğunu söyledi. Atay şunları kaydetti:


  • “Her gün şiddetin dozajı artıyor. Macron kontrolü kaybetti. Bu nedenle de Ulusal Birlik Partisi gibi davranmaya başladı. İslam düşmanlığını, Erdoğan karşıtlığını ve dahi göçmen karşıtlığını körükleyerek süreci kontrol altına almaya çalışıyor. Bu çok endişe verici.
    Tüm gelişmeler Fransa’nın hastalandığını gösteriyor. Hastalanmanın sonunda Fransa adım adım beyin ölümüne doğru gidiyor. Irkçılık ve İslam düşmanlığı virüsü Fransa’nın bünyesine sokuldu. Fransa bu hatalarından dönmeli ve normalleşmelidir. Tüm insanlık bir salgınla mücadele ediyor, bu salgın aslında tüm insanlığı bir olmaya davet ediyor.
    Çünkü dünya olarak o son virüs yok edilmeden bu salgından kurtulamayacağız. Gözümüzün önünde böyle bir ibret dururken, Macron yönetimi nasıl daha çok ayrıştırırızın hesaplarını yapıyor. İnsanlığı siyasi hesaplara alet edenleri kınıyoruz, gelişmeleri tedirginlikle takip ediyoruz. Avrupa’nın geleceğiyle ilgili de endişe duyuyoruz.”


Hedefleri yeni nesil medya


Fransa’da gazetecilik yapan Ömer Aydın da Macron yönetiminin ‘Genel güvenlik yasa tasarısı’ ve Müslümanları hedef alan ayrımcılık yasa tasarıları ile köşeye sıkıştığını söyledi. Aydın şunları kaydetti: “İfade ve düşünce özgürlüğü sloganlarıyla Müslümanları ötekileştiren bir proje; halkın ‘özgürlük’ diyerek sokakları dökülmesine neden oldu.
Yani Macron hiç ummadığı bir yerden darbeyi yedi. Geleneksel Fransız medyası tamamen devlet kontrolündedir ve hükümete, Fransa çıkarlarına aykırı yayın yapmaz. En sağından en soluna medyalarda yerleşik bir oto sansür vardır. Şimdi ise yeni medyalar etkili olmaya başladı. Artık sokağı kontrol etmek daha zor.
Peş peşe ortaya saçılan polis şiddeti ve hukuka aykırı faaliyetlerin hepsi geleneksel basının ilgisini çekmeyen, yeni medyalar tarafından ortaya çıkarılan olaylar. Bu nedenle de halkın medyaya güveni sarsılıyor. Macron, Fransız halkının güvenini kazanan bu yeni nesil medya ve gazetecileri hedef alıyor. Paris’te dövülen, yaralanan onlarca gazeteci sayıları çok az olan bu yeni nesil gazeteciler.”

Ciğerlerim yanıyor

  • Gazeteciler maruz kaldıkları şiddeti sosyal medya hesaplarından dünyaya duyurdu. Emma Audrey, polis şiddeti yüzünden bütün vücudunun çürükler içinde olduğunu, dizinin şiştiğini ciğerlerinin sıkılan biber gazı yüzünden yandığını söyledi.
    Bir başka gazeteci ise kamerasının polis tarafından kırıldığını ve maruz kaldığı şiddet yüzünden omuz ağrısı çektiğini anlattı. Bir başka gazeteci polisin kendisini gaz kapsülü ile yaraladığını ifade ederken Foto Muhabiri Asling Giuliani, polis tarafından yerlerde sürüklendiğini vücudunda çürükler ve diz ağrısı olduğunu vurguladı.
    Tay Calenda adlı bir başka gazeteci de elmacık kemiğinden yaralandığını aktardı.


Polis şiddeti yüzde 23 arttı

Gazeteci Fatih Karakaya da şunları söyledi: “Fransa’da polisleri denetleyen IGPN isimli bir teşkilat var.
Polisin bir hukuksuzluk yaptığını düşündüğünüz zaman buraya başvuruyorsunuz. 2019’da buraya bin 460 kez başvuru yapılmış. Başvuranların 870’i polisin keyfi şiddet uyguladığını beyan etmiş.
Bu rakama göre başvurular 2018’e göre yüzde 23 oranında artmış gözüküyor. Macron’un göreve gelmesinden iki yıl sonra bu oranlardaki artış dikkat çekiyor.

  • Bu rakama, Fransa tarihinde daha önce hiç ulaşılmadı.
    Daha önceki eylemlerde de son protestolarda da Fransız polisinin tutumu hiç değişmedi. Her gösteride insanları belirli bir alana tıkıp, bastırmaya çalışıyorlar. Devlet özgürlükten yana tavır alacağına polisten yana olunca, çatışma kaçınılmaz oluyor.
    Polislere biraz daha dikkatli olun, vatandaşla iyi anlaşın dediği için Christophe Castaner’ın görevden alındığı bir ülke Fransa. Öte yandan polislerin şiddet görüntülerinin çekilmesi serbest ama yayınlanması yasak. Şiddet videolarını yayınlayan vatandaşlar polisi hedef gösterme suçundan 5 yıla kadar hapis ve 75 bin avro ceza alabilecek.”
#Macron
#Fransa
#Şiddet
#Müslüman