FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, yarım asırlık örgütlenmesi boyunca İslam’a karşı türlü mücadelelere girişti. İslamiyet’in doğrularını tahrip eden, örgütün çıkarlarına göre dini gerçekleri çarpıtan ve tabanına içi boşaltılmış, örgüt ideolojisine göre 'formatlanmış' bir inanç sistemi sunan elebaşı Gülen, kurguladığı yalanlarla kendisini ulvi bir misyona ulaştırmaya da çalıştı. Kur’an’da ayetlerle sabit olan konulardan, dinin direği namaz başta olmak üzere ibadetlere, Peygamberlerden Mehdi’ye hemen her alanda türlü oyunlar sergileyen FETÖ'nün din tüccarlığını farklı başlıklar altında sizler için derledik...
FETÖ'nün İslam terminolojisi: İMAM
100'ü aşkın ülkede yapılanan FETÖ, İslami inaçları hemen hemen her alana alet etti. Bunun ilk örnekleri örgüt yapılanmasındaki terminolojide görülüyor. 'İmam' unvanını örgütteki sorumlular için kullanan Gülen, kendisi içinse 'kainat imamı' tanımını yapıyor. İslam kimliğini kendi lehine kanalize eden FETÖ, İslam aklının da uyguladığı tanımların içini boşaltmaya çalışıyor. Dershane, okul ve yurtlardaki gençlere sorumluluk vererek zehirlemeye kalkışan FETÖ, 'ışık süvarileri' gibi unvanlar kullandı. Böylece çocukluktan itibaren alınarak eğitilen çocuklardan örgütün amaçlarına hizmet eden sözde bir 'Altın nesil' çıkardı. Gülen'in İslam ile bağdaştırılamayan İslam terminolojisi, örgütün her tabakası tarafından benimseniyor.
Kur'an'ı Kur'an'dan sadeleştirdi: MEAL
İslami ölçülerin sunulmasında FETÖ'nün kendi lehine tanımlamalar yaptığı, çıkarları doğrultusunda Kur'an'ı manipülasyonlara uğrattığı belgelerde yer alıyor. FETÖ'nün eski gazetesi Zaman'ın Elmalılı Hamdi Yazır'ın Diyanet İşleri Neşriyatı'ndan yayınlanan 'Hak Dini Kur'an Dili' tefsirinin sadeleştirilmiş hali üzerinde oynadığı ortaya çıktı. Azim Yayınları tarafından sadeleştirilmiş hali basılan kitapta, Nahl suresinin 43. ayeti, "(Ey Peygamber!) Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız ilim adamlarına sorun" şeklinde Türkçe'ye çevrilmiş olmasına rağmen 'İlim adamları' ifadesinin 'Tevrat ve İncil alimleri' yazılarak tahrip edildiği görüldü.
Gülen'in dostuyla kurduğu diyalog: PAPA
Gülen'in gerek Türkiye'de yaşadığı gerekse ABD'ye sığındığı yıllar boyunca Vatikan'la yakın bir bağ kurduğu anlaşılıyor. Eylül 1997'de New York'a giden Gülen, Katolik aleminin önemli ismi olan New York Kardinali John O'Connor ile görüştü. Papa'nın sağ kolu olarak bilinen O'Connor'ın görüşmede Gülen'in dinlerarası diyalog ile ilgili fikirlerine övgüler yağdırdığı bildiriliyor. Daha sonra Gülen ve ekibi 9 Şubat 1998'te Papa II. Jean Paul ile 30 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. Din mühendisliği yapan Gülen bu yıllarda filizlendirdiği dinler arası diyalog planını, okullarında ve sohbetlerinde de yoğun bir şekilde işledi. Bu diyaloğu İslam dünyasındaki tek muhatabı olarak Gülen aktörü lanse edildi.
FETÖ'nün uyanamadığı rüya: PEYGAMBERLER
FETÖ elebaşı Gülen, uzun yıllardır yaptığı açıklamalarda 'rüya' temasını sık sık tercih ediyor. Peygamberlerin gerek gerçek hayatta gerekse rüyalarda kendisiyle konuştuğunu aktaran Gülen, vermek istediği mesajları bu misyona bürüyor. Böylece örgüt tabanını daha kolay bir şekilde yönlendiriyor, inandırıyor. Peygamber Efendimiz için zaman zaman 'şuan yanımızda' gibi tabirler kullanan Gülen'in bazı durumlarda yerinden kalkarak yer verdiği de kayıtlara geçti. Gülen'in kurduğu 'peygamber' üzerinden anlatım tarzını örgüt mensupları da kullanıyor. Tutuklu FETÖ'cüler 'Peygamber Efendimiz ziyaretimize gelecek' yalanıyla bekliyor.
- Özel prodüksiyon
- Rüyalar üzerinden örgüt içinde prodüksiyon yapıldığı da görülüyor. Konya'da yürütülen bir soruşturmada itirafçı olan üsteğmen, darbe girişiminden kısa süre önce 'cemaat abisi' tarafından kendisine, "Peygamberin rüyalarına gireceği 2 generalin darbe yapacağının ve her şeyin düzeleceğinin" anlatıldığı video izlettiğini ifade etti.
'9'u 5 geçe' doğum kimliği: MEHDİ
FETÖ elebaşının kendi doğum tarihi üzerinden yapmış olduğu değişiklik, istismarcı 'kimliği'ni gözler önüne seriyor. Kendisini 'mehdi' sanan ve o şekilde lanse eden Gülen, doğum tarihinde de bu amaca hizmet eden bir düzenlemeye gidiyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım'da vefat ettiğine ilişkin bilgileri kullanan Gülen, kendi doğumu için 11 Kasım tarihini kullanıyor. Hâlbuki Gülen'in kimlik kayıtlarını yazılı belgelerde 27 Nisan 1941 olarak geçiyor. Bu dezenformasyonun nedeni ise Gülen'in doğumuyla Hz. Mesih'in gökten inmesinin temsilinin bir arada verilmesinin amaçlanması. Gülen'in 'belki de 9'u 5 geçe doğmuşumdur' gibi ifadeler kullandığı da biliniyor.
Vasıfsız Gülen'e vasıf: KORUNMUŞ
Sadaka adına hırsızlık: HİMMET
Darbe üzerine darbe: DEVLET
FETÖ elebaşı Gülen'in 1960’lı yılların koşullarında henüz 20 yaşındayken devlet üzerine kirli planlar kurduğu anlaşılıyor. Gülen bu düşüncelerini bir konuşma sırasında da açık ediyor: "Senin iktidar dediğin şey nedir, 20 yaşında ben onu devireceğimi yerine başkasını kuracağımı planlamış insanım." 80 darbesinden sonra da FETÖ devlet üzerine kurduğu 'paralel' planların derecesini artırıyor. Resmi kurum kadrolarında örgüt mensupları sistemli bir şekilde yer bulmaya başlıyor. 28 Şubat 1997'ye gelindiğinde de FETÖ'nün izleriyle karşılaşılıyor. Sızıntı'daki başyazıda Gülen darbecilere methiyeler düzüyor: "Ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz." FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi de bu sürecin son örneği olarak gözler önünde.
Medyatik terör: FETÖ YAYINLARI
Sınıfları dolduran terör: OKUL VE DERSHANELER
FETÖ'nün gençlere ulaşmak ve örgüte kazandırmak için bulduğu alanın başında okul ve dershaneler geliyor. Örgüt mensubu velilerin yanı sıra toplumun çeşitli kısımlarına da ulaşmaya çalışan örgüt, 'başarı' referansını sağlamak için çalıntı sorularla örgüte kazandırdıkları öğrencilere sınav da kazandırıyor. Dershanelerin hem yeni eleman kazanma hem de mali kaynaklar elde etme noktasında kilit roldeki 1980-90 yıllarda Gülen'e bağlı 20-30 okul açılıyor. Bu sayı, 2000'li yılların başına gelindiğinde binlerle ifade ediliyor. İlk ve ortaöğretimin yanında üniversitelerde de yapılanan örgüt, yurtlar üzerinden faaliyetlere yer buluyor. Örgüt mensubu öğrenciler, devlet kurumlarına yerleştiriliyor.