A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, koronavirüs pandemi sürecinin futbola etkileri, Milli takımın genel durumu ve hedefleriyle birlikte Türk futbolunun içinde bulunan çıkmazı tüm açıklığıyla Yeni Şafak’a anlattı.
TÜRKİYE’YE GURUR YAŞATMAK İSTİYORUZ
EURO 2020 öncesi milli takımın durumunu değerlendiren Şenol Güneş, “Milli takımımızda genç oyuncular var. Birkaç tecrübeli oyuncumuz var. Birbirlerini tanıyorlar. Oynadıkları oyunlarla bize umut veriyorlar. Yükselen bir değer olmak istiyoruz. Yapmak istediğimiz şey bu. Bu çocukların hiçbirisi Dünya Kupası görmediler. İlk defa katılacaklar. Hem kendilerine, hem ailelerine, hem topluma verecekleri en güzel mesaj orada olmak ve Türkiye’yi temsil etmek. İkincisi kendi adlarına bir level daha yukarı çıkabilmek için önlerine bir 2020 Avrupa Şampiyonası var, bir de 2022 Dünya Kupası’na katılarak kendilerini tekrar gösterme şansları var. Ülke futbolu adına Türkiye’yi temsilen Türk futbolunu tekrar tanıtma şansımız var. Bu yüzden sorumluluklarımız fazla. Gurur verecek oyunlar ve sonuçlar bekliyoruz. İz bırakmak istiyoruz. Türk futbolunda yeniden bir adım atmanın bugün ilk adımını burada yapacağız. Bu tip maçlar, futbolcuların özellikle ülkelerin kendilerini tanıtmaları için en güzel sahnedir. O sahneyi güzel kullanmak lazım. O yüzden Dünya Kupası’nı da önemsiyorum ama Avrupa Şampiyonası’nda zaten bir adım attılar. Şu anda biz bu gençle nesillerle bu sonuçları yakalayabilirsek, ondan sonrası da daha kolay işler olacağını düşünüyorum. O doğruları yakalayan bu grup 5-10 sene bunu taşır” şeklinde konuştu.
RAKİBİMİZ HOLLANDA İLE NORVEÇ
REKABETE EVET KAVGAYA HAYIR
En iyi olmak için rekabet olması gerektiğinin altını çizen Şenol Güneş, “Rekabet olacak ama kavga olmayacak. Tartışma olmayacak. Tartışmalar, kavgalar futbol dışı şeyler. Yöneticilerin kavgası, antrenörlerin kavgaları, hakem kavgaları, kısır döngüler... Asıl önemli olan güzel bir rekabet. Futbol en güzelini ortaya koyma yarışı olmalı. Birbirini yok etme savaşı değil. Herkesin birbirine ihtiyacı vardır. Trabzonspor’un Fenerbahçe’ye, Fenerbahçe’nin Galatasaray, Galatasaray’ın Beşiktaş’a, hepsine, herkese ihtiyaç var. Biz birlikte yaşamayı öğreneceğiz. Her kulübe saygı duyuyoruz. Her kulübün antrenörünü seviyoruz. Oyuncularımızı da tarafsız olarak burada bir havuzda eritiyoruz. Kulüplerimiz de en iyileri olsun. Şu anda krizimiz var. Avrupa’da takımlarımız da sıkıntılı. Uluslar Ligi’nde sıkıntılar yaşadık. Hemen üzülüyor, etkileniyoruz. Futbol, moral ile de ilgilidir. Moralin bozulmaması için de dikkat edeceğiz. Onlar sorumluluk duymalı ama bizim destek vermemiz lazım. Tüm bunların hepsi birlikte yapılacak” dedi.
YIKILMAK YOK DEVAM ETMEK VAR
KALİTELİ YABANCIYA KARŞI DEĞİLİM
Futbolcu yetiştirme konusunda Bursaspor’u örnek gösteren tecrübeli teknik direktör, “Zaten sistemi vardı. Ama bu sefer bunu bir politika haline getirdi ve doğru yapıldı. Biz bu sistemi oturtabilmek için üst kademede bazı şeyler yapmamız lazım. Yabancı konusu bunlardan bir tanesi. Biz yabancı sayısını çok konuşuyoruz. Sayı mesele değil. Bizim üreterek sunmamız lazım. Yusuf Yazıcı örneğinde olduğu gibi. 15-20 milyon Euro’luk oyuncuyu 3-5 tane yaptığın zaman sen zaten ekonomini düzeltiyorsun. Sen dışarıdan yabancı alırken dikkat etmen lazım. Sana mutlaka yarayanı alacaksın. Sayısının da fazla olmasına gerek yok. En iyisini seç al. 15-20 yabancı oyuncu alacağına, 3-5 ya da 6-7 yabancı al. Bunlar direkt oynasınlar. Fazlasını alırsan ürettiğinin önünü tıkıyorsun. O alacağın yabancıya yakın sende oyuncu yok mu? Bursaspor’daki oyunculara herkes talip oluyor. Fenerbahçe’den Merih gitti, Trabzonspor’dan Yusuf gitti, Galatasaray’dan Ozan gitti. O mevkilere oyuncular bu kulüplere lazım mı? Fenerbahçe, Trabzonspor, Galatasaray’a oyuncu lazım? Lazım. Ne kadara mal olur? Topla parayı onu geçiyor. Alınanlara bak, direkt geçiyor” ifadelerini kullandı.
KULÜP YAPILARI ALMANYA GİBİ OLMALI
Güneş’ten inciler
-Türk futbolu bugün kötü yerde değil. Sıkıntımız nereden, nasıl başlayacağımızı bilmiyoruz. Bir dağınıklık var. Herkes sahip çıktığını gösteriyor. Kulüpler öyle, yönetim öyle, biz öyle... Hep konuşuyoruz. Bunları derleyip, toplayıp, Cumhurbaşkanı’na gidip, halletmemiz lazım.
-Siz işinizi iyi yapacaksınız. Hem oynayacaksınız hem de gelecek olan isimlere örnek olacaksınız. Ben de öyle geldim buraya. Ben her türlü eğitimle buraya gelmedim ki. Ben çocukluğumda devlet beni aldı hazırladı da ‘bak yaptık sen de gel bunu yap’ demedi bana.
-Hem Türkiye ligleri hem de Avrupa liglerinin dalgalanma geçirmesi bizi olumsuz etkiledi. Herkesi etkiledi ama bizi daha fazla etkiledi. Bu genç takımın bir turnuva geçirmesini istiyordum Avrupa Şampiyonası’nda. O hızla neler yapabileceklerini görmek istiyordum.
-Dünya Kupası elemelerinde ikincilik şansını kullanarak play-off oynanacak. İkinciler gidecek play-off oynayacak. 2 tane takım da Uluslar Ligi’nden gelecek. O şansı kaybettik. Birinci olursak Dünya Kupası’na gitme şansımız, ikinci olursak play-off oynama şansımız var.
-Yusuf Yazıcı örneğinde olduğu gibi. 15-20 milyon Euro’luk oyuncuyu 3-5 tane yaptığın zaman sen zaten ekonomini düzeltiyorsun. Sen dışarıdan alırken dikkat etmen lazım. Sana mutlaka yarayanı alacaksın.
-Rekabet olacak ama kavga olmayacak. Tartışma olmayacak. Tartışmalar, kavgalar futbol dışı şeyler. Yöneticilerin kavgası, antrenörlerin kavgaları, hakem kavgaları, kısır döngüler. Asıl önemli olan güzel bir rekabet. Futbol en güzelini ortaya koyma yarışı olmalı.
-Dünya Kupası grubu da Avrupa Şampiyonası gruplarına benzer bir fikstürümüz oldu. Hollanda ile oynayıp, sonra Norveç’e gideceğiz. Dolayısıyla başlangıçta oynayacağımız o 2 maç güç dengesi bizim için önemli. Elemelere iyi başlamak istiyoruz.
-Başarısızlık, bir deneyimdir, tecrübedir. Ama yıkılmak yok. Devam etmek var. İyi sonuçlar alarak devam etmek istiyoruz ama kötü sonuçlar aldığımızda yıkılmamayı bileceğiz. Yıkmak için de bahaneler çok. O yaptı, bu yaptı, mesele benim ya da senin meselen değil, hepimizin meselesi.