Anadolu’nun bağrında azimli bir gençlik var

Onlar Anadolu’nun dört bir yanında her türlü maddi imkânsızlığa rağmen hayallerinin peşinden giden azimli gençler. Üniversite sınavında bu yıl derece yapan gençler şimdi çocukluktan bu yana hayalini kurdukları okullara kayıt yaptırmak için gün sayıyor.

Dilber Dural
Onlar Anadolu’nun dört bir yanında pek çok imkânsızlık içinde azimle üniversite sınavına hazırlanarak hayallerindeki okullara girmeyi başaran gençler.

Anadolu’nun çalışkan ve azimli gençleri dar imkânlar içinde girdikleri üniversite sınavında bu yıl da göğsümüzü başarılarıyla kabarttı. Öğretmenlerinin ve ailelerinin desteğiyle yaşadıkları köy, ilçe ve şehirlerde azimle sınava hazırlanan bu gençlerin başarısı gelecek adına da hepimizi umutlandırıyor. Kimi köyünde koyunlarını güderken, kimi ise tarlada çalışırken bir yandan da sınavlara hazırlandı. Özel ders alacakları hocaları olmasa da internetten faydalandılar ve hayallerindeki üniversitede okumak için ilk adımı attılar. İşte Anadolu’nun birbirinden başarılı gençleri Zişan Koç, Ceylan-Ceyda Taştan, Helin Ekici, Mehmet Tıraşoğlu, Yusuf Aydınlı, Beyza Kavruk, Nida Bermal Avcı, Haticegül Malkoç, Kezbangül Çelebi ve Adem Yalçın Yeni Şafak Pazar Eki’ne onları başarıya götüren hikâyelerini anlattı.

Yusuf Aydınlı

Tek çarem okumaktı

Antalya’nın Kepez ilçesinde yaşayan Yusuf Aydınlı ise üç kardeşin en küçüğü. Babası seyyar satıcı olan Aydınlı, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. Üniversite sınavına ilk hazırlanmaya başladığı zamanlar YKS’ye dair bilgisi olmadığını söylüyor. Okuldaki hocalarından öğrendiğini dile getiren Aydınlı, okuldaki ilk deneme sınavına girdiğinde o yaz okuldaki 50 kişiden 38’nci olmuş. “Tabii o sınavdan sonra ailem de çok üzülmüştü ve o sınavdan sonra düşündüm ve yapacağım pek bir şey yoktu” diyen Aydınlı, tek çaresinin okumak olduğunu fark etmiş. Daha sonra okuldaki öğretmenlerinden nasıl çalışması gerektiğini öğrendiğini söylüyor ve Aydınlı sözlerini şu şekil sürdürüyor: “Normalde yaşıtlarım o yaşta dershaneye gidiyorlardı. Baktım dershaneler çok pahalı, ailemi böyle bir yükün altına sokmak istemedim. Araştırdım ve YouTube’da bir dünya kaynak vardı. Çok güzel hocalar vardı. Dedim ki ‘Ben bu işi buradan yürütürüm.’ Sonra kaynaklarımı da belirledim ve programlı bir şekilde çalışmalara başladım. Ben çalışmaya devam ettikçe bir şeyler ilerlemeye başladı ve bende bunu görünce biraz daha şevkle ilerledim.”

Kütüphanede arkadaşlarımla ders çalıştım

“Benim gibi maddi imkânı olmayan öğrencilerin hiç üzülmesine gerek yok” diyen Aydınlı, “Devlet kütüphaneleri gibi güzel çalışma ortamlarında sistemli verimli ve çok çalışarak Youtube’dan çalışılarak başarılabilinir” diyor. Ders çalışırken ağladığı anların olduğunu ifade eden Aydınlı ama bir o kadar da keyifli anlarının olduğunu söylüyor. Aydınlı o anları şu sözlerle anlatıyor: “Benim bu konudaki avantajım arkadaşlarımla beraber kütüphaneye gidip ya da okuldaki yurtta güzel bir şekilde çalışıp eğlenmemizdi. Mesela her hafta halı sahada maç yapardık. Galatasaray maçlarımızı izlerdik. Dediğim gibi programlı çalıştıktan sonra tabii ki çok zorlu anlar geçirilecek çok zorlu ve uzun bir süreç ama bu süreci arkadaşlarınızla keyifli bir süreç de yapabilirsiniz.”

Mehmet Tıraşoğlu

Tarladan vakit buldukça ders çalışabiliyordum

Antalya Sütleğen köyünde yaşayan Mehmet Tıraşoğlu Konya Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı. Tıraşoğlu üç çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu. Tarım ve kendi ürettikleri mahsüllerin satışıyla geçindiklerini söyleyen Tıraşoğlu, “Dedemden kalan domates seramız, ceviz, zeytin bahçelerimiz var” diyor. “Ailecek küçük büyük demeden çalışıyoruz” ifadelerini kullanan Tıraşoğlu, “Ben de aileme yardım ediyorum tabii ki, tarımla uğraşmak zor. Bazen gece geç saatlerde giriyoruz eve. Resmi ve dini tatillerimiz bile dolu dolu geçiyor, duraksamadan üretime devam ediyoruz” şeklinde anlatıyor. Yorgunluktan kimi zaman evde ders çalışamadığını söyleyen Tıraşoğlu, “Yorgun olduğum için kolumu kaldıracak gücüm kalmıyordu bazen. Okulda veya yurtta çalışabilirsem ders çalışıyordum” diyor. Dokuzuncu sınıftan beri ders odaklı sınava hazırlandığını ifade eden Tıraşoğlu, okuldaki kurslara giderek sınava hazırlandığını söylüyor. Tıraşoğlu, “Sınava, okulda her hafta yapılan denemelerle hazırlandım. Sınava hazırlanırken, dizimi de izledim, yan aktiviteler de yaptım, çok sıkmadım kendimi” ifadelerini kullanıyor. Tıraşoğlu, “Emeklerimin karşılığını almak çok güzel. İstediğim şartlarda eğitim göreceğim. Köyde yaşadığımız için, bu durumun psikolojiye de etkisi oluyor. Köy hayatından eğitimli bir insan olarak hayatıma devam etmek istiyorum” şeklinde konuşuyor.

Zişan Koç

Depremde en yakın arkadaşımı kaybettim

Adıyaman’ın Şambayat köyünde yaşayan Zişan Koç artık tıp fakültesi öğrencisi. İmam bir babanın, ev hanımı annenin dört çocuğundan biri. Adıyaman TOBB Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden mezun olan Koç, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. Koç, özel ders almadan ve dershaneye gitmeden sınava hazırlanmış. “Köyde yaşadığım için böyle bir imkânım da yoktu” diyen Koç, sobalı bir evde ve aile ortamında çalışmanın dezavantajları olsa da okulundan aldığı iyi bir eğitiminin olduğunu söylüyor. Koç, sınava hazırlanırken okulda aldığı eğitiminin yanı sıra internette ücretsiz bir şekilde sunulan konu ve soru çözüm videolarından da çok faydalandığını anlatıyor. “Eğitimde fırsat eşitliği açısından bu çalışmaları çok kıymetli görüyorum” ifadelerini kullanan Koç, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin etkilendiği illerden birinde yaşadığı için “6 Şubat depremi her şey için bir dönüm noktası gibiydi. En yakın arkadaşlarımı kaybettim. Psikolojik olarak uzun bir süre hiç çalışamadım. Çünkü o dönem ders çalışmak çok önemsiz geliyordu. Bazı şeylere gerektiğinden fazla önem verdiğimizi anladım” diyor.

Daha sonra hayatın devam ettiğini ve gelecek dönemde hayal ettiği mesleği yapması gerektiğini düşünerek depremden iki ay sonra tekrar çalışmalara başlamış. Koç, “Beni motive eden şey sınavdan sonra başarının bana vereceği rahatlık, yapabilmiş olmanın verdiği mutluluk ve ailemin mutlu olacağını bilmekti” ifadelerini kullanıyor.

Ceylİn-Ceyda Taştan

Doktor olmak çocukluk hayalimizdi

İzmir Bergama’da yaşayan ikiz kardeşler Ceylin ve Ceyda Taştan bu yıl çocukluk hayalleri olan tıp fakültesine başlayacaklar. İkizler ilkokulda gösterdikleri başarıdan dolayı 12 yıllık ortaöğretim eğitimlerini 11 yılda tamamlamışlar. taştan kardeşler ders çalışmak kadar sosyalleşmenin de önemine inanıyor. Spor yaparak hem dinç kalmayı hem de sağlıklı olmayı ihmal etmediklerini vurgulayan Taştan kardeşler, yaklaşık bir buçuk yılını evde geçirdikleri sınava hazırlık sürecinde YouTube’daki konu anlatım videolarından çok yararlandıklarını ve dershaneye gitmediklerini dile getiriyor. Küçüklükten beri en büyük hayallerinin doktor olmak olduğunu söyleyen Taştan kardeşlerden Ceylin, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni, Ceyda ise İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’ni kazandı. Taştan kardeşler, bu başarıyı elde etmek için bazı fedakarlıklar yaptıklarını söylüyor. Telefonla çok vakit geçirmemeye özen gösterdiklerini ve sabah erken saatlerde kalkıp zamanlarını iyi değerlendirdiklerini anlatıyor. Ülkemizde özellikle kız çocuklarının okuması gerektiğine inandıklarını dile getiren Taştan kardeşler, ayakları üzerinde durabilen iki kız evladı olmak ve ailelerine bu gururu yaşatabilmenin bu süreçte motive ettiğini ifade ediyor.

Merhametli doktor olmak için çok çalışacağız

Bu süreçte zorlandıkları anların da olduğunu söyleyen Taştan kardeşler, okulda arkadaşlarıyla sohbet etmeyi, onlarla vakit geçirmeyi ve sınav stresinden biraz da olsa uzaklaştıkları vakitlerin en keyifli anlar olduğunu söylüyor. Üniversite yerleştirme sonuçlarını akrabalarının düğün gecesinde öğrendiklerini söyleyen ikiz kardeşler, emeklerinin karşılığını aldıklarını gördükleri için herkesin çok sevindiğini ve o anın en unutulmaz anlarından biri olduğunu dile getiriyor. Üniversiteyi ayrı illerde birbirlerinden ayrı okumanın zor olacağını söyleyen Taştan kardeşler geleceğin bilgili, azimli, çalışkan ve merhametli doktorları olmak için çok çalışacaklarını sözlerine ekliyor.

Helin Ekici

Köyümdeki kardeşlerime örnek oldum

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesine bağlı Kıraçlar Hıdıroz köyünde yaşayan “Hanımağa” olarak tanınan Helin Ekici, çocukluğundan beri ailesiyle birlikte tarlada çalışıyor. Hem traktör süren hem bostanda karpuz hasadı yapan hem de balıkçı babasına yardım eden Ekici, YKS sınavında 490 puan alarak Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesi’ni kazandı. Üniversite sınavına azimli ve planlı bir şekilde çalıştığını söyleyen Ekici, her branşta birçok kitap çözdüğünü, soruları da aksatmadan hocalarına sorduğunu söylüyor. Ekici, “Ailem birçok konuda olduğu gibi eğitim konusuna çok önem veriyor. Bu konu da çok şanslıyım. Her türlü eksiğimi kapatmak için büyük emek verdim ve sonucuna değdi” diyor. “Beni motive eden birçok şey vardı” diyen Ekici, “Tıp okumak çocukluğumdan beri hayalimdi. Hayaller insanları hayatta tutunacak, çalışmasını sağlayacak en büyük motive kaynağı bence. Küçüklüğümden beri herkese ben doktor olacağım diyordum. O zamandan bu zamana hiç de değişmedi” şeklinde anlatıyor ve ekliyor: “Küçük Helin doktor olmak istiyordu onu kıramadım ve bu yolda ilk ve büyük adımı attım. Onun dışında ailem… Onlar gerek bana gerek kız kardeşimin üstünde çok duruyorlar. Her türlü desteği veriyorlar. Onun dışında beni sürekli motive edip yapabileceğime beni inandırdılar ve ben de onların bu emeklerinin karşılığını verdim. İyi ki varlar.” “Köyümde ve çevremdeki nice kardeşlerime de örnek olduğum için mutlu oldum” diyen Ekici, “Bu benim hayallerimin başlangıcı. Onca sorular, tekrarlar, çabalar işe yaradı. Emeklerimin karşılığını aldım. Bu da beni çok mutlu etti” şeklinde duygularını paylaşıyor.

Yazın köyde kışın okulda

“Bu coğrafyada kendimizi kurtarmanın özellikle kadınların kendi ayakları üstünde durması çok önemli” ifadelerini kullanan Ekici, “Biz kadınlar istediğimiz her şeyi yapabiliriz. Yeri gelir cerrah, hakim, avukat, çiftçi yeri gelir polis, asker olur yeri gelir araba, tır hatta traktör bile süreriz. Yeter ki istesin. Yetiştiğim köyde bu konuda açık bir yerdi. Kadını erkeği bir üstünlük olmadan bir çalışır. Ve hâl böyle olunca önündeki engelleri kaldırıp kendini geliştiriyorsun” diyor. Sınava hazırlık sürecinde zorlandığı anların olduğunu söyleyen Ekici, “Ailem köydeydi. Ben ise kışları okuldaydım. Onlardan ayrı olmak çok zordu. Ancak sürekli kendime ‘Helin onlar senin için çabalıyor, emek veriyor. Sırf hayallerini gerçekleştirmek için. Senin de dayanman lazım’ tarzı cümlelerle kendimi motive edip devam ediyordum yola” şeklinde anlatıyor.

Beyza Kavruk

Her fırsatta ders çalıştım

Beyza Kavruk, Manisa’nın Alaşehir ilçesinde yaşıyor. “Fason hindi yetiştiriciliği yaparak geçimimizi sağlıyoruz” diyen Kavruk, “YKS’de beklentimin üzerinde başarı elde ettim. Eşit ağırlıkta 5550’nci olarak Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne yerleştim” diyor ve ekliyor: “Her zaman derslerimi güzel dinledim, ödevlerimi çalışmalarımı yaptım. Hiçbir dersimi, okuldaki kursumu kaçırmadım. Asıl çalışmaya ve çalışma düzenimi oturtmaya 12. sınıfa başlamadan önceki okulumuzun her sene yaptığı 12.sınıflara özel yaz destekleme ve yetiştirme kursunda başladım. Tüm yıl nasıl plan yapmam gerektiğini öğrenerek çalıştım. Bu süreçte herhangi bir dershaneye gitmedim. Okulda da çalışabileceğimiz etüt odalarımızda ve kütüphanemizde internet olanaklarıyla da rahatlıkla çalışabiliyordum.” “Arkadaşlarımla gerek pansiyonda gerekse okulda çok güzel vakit geçirdik” ifadelerini kullanan Kavruk, “Yeri geldi ağladım, yeri geldi güldüm, bazen uykusuz kaldım ama her fırsatta çalışmaya gayret gösterdim. Bana verilen nasihatleri dinleyip uygulamaya çalıştım” şeklinde dile getiriyor.

Nida Bermal Avcı

İmam Hatip’te okuyorsan kazanamazsın dediler

Türk Hava Kurumu Üniversitesi Uçak Mühendisliği bölümünü kazanan Nida Bermal Avcı, Manisa’da yaşıyor. Dört çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olan Avcı, “Sınava okulumuzun verdiği etüt ve yaz destekleme, yetiştirme kurslarının derslerine katılarak hazırlandım” diyor ve son yıl okullarına gelen derece mezunlarının verdikleri konferanslardan etkilendiğini söylüyor.

Avcı, “Benim motivem aslında eleştiriler olmuştu” diyor ve ekliyor: “Çevremden şunu hep duyardım. ‘İmam Hatip’te okuyorsan üniversite kazanman çok zor.’ Çevremdeki insanların böyle demesi hem beni kızdırıyor hem de çalışmaya hırslandırıyordu. İnsanların okulları değerlendirirken eğitim ortamındaki ahlaki, edebi ve insani öğretilere bakmadan üstün körü yorum yapmalarını asla anlayamıyordum. Kararım kesindi mühendis olma yolunda ilerleyecektim.”

Lise döneminde okulun pansiyonunda kalmasının derslerine odaklanmasını daha da artırdığını söyleyen Avcı, “Mühendis olmak hayalimdi. Hayalimin artık gerçek olacağını görmek beni ve ailemi çok mutlu etti” ifadelerini kullanıyor.

Adem Aydın

Çobandı avukat oldu şimdi savcı olmak istiyor

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesi Sarıbalta köyünde küçüklüğünden beri ailesiyle birlikte küçükbaş hayvancılık yaptığını söyleyen Adem Aydın, liseyi Elazığ’da okumuş. Aydın, “Lise dönemimde tatillerde köye geldiğimde ailemle birlikte köydeki işlerimizi yapar, işimizin yanında eğitimimi de sürdürürdüm. Dershane desteği almadım çünkü hedeflerim konusunda istediğim başarıyı kendi çalışma ve çabalarım ile ailemin desteği sayesinde sağlayacağımı biliyordum” diyor ve ekliyor: “Tatillerde köyüme gittiğim zamanlarda işlerimizden ve çalışma ortamımın uygun olmamasından kaynaklı bazı dönemlerde çalışmalar aksasa da hiçbir zaman vazgeçmedim aileme yardım etmenin yanında boş zamanlarımda ders çalışmaya devam ettim. Özellikle son sene hayvanların yanında fırsat buldukça üniversite sınavına hazırlanırken çok fazla ders çalışır, sınava yönelik olarak testler çözerdim. Benim kazanmamda etkili olan en büyük etken başaracağıma olan inancım ve benim istekli olmam karşısında hiçbir zorluğun bana engel olmayacağını bilmemdi.” 2017 yılında girdiği üniversite sınavında ilk üç bine girerek en büyük hayali olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanan Aydın, 2021 yılında da onur öğrencisi olarak mezun olmuş. Şimdilerde bir yandan avukatlık mesleğini icra ederken bir yandan da hakim ve savcılık sınavlarına hazırlanıyor. Aydın, “Çünkü ben çok zorluklar görmeme rağmen hayallerimden hiçbir zaman vazgeçmedim. Bundan sonrada vazgeçmeyeceğim” diyor.

Emeklerimin karşılığını aldığım için şükrediyorum

Kezbangül Çelebi de Manisa’da yaşıyor. “Babam fabrika işçisi, annem temizlik görevlisi” diyen Çelebi de İmam Hatip Lisesi’nden mezun olmuş. “Akademik dersler yanında Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatı, Kur’an-ı Kerim, hadis, fıkıh ve ikinci yabancı dil olarak da Arapça gibi dersleri alma imkanı bulunmaktaydı. Aynı zamanda okulumuzun gerçekleştirdiği Teknofest, TÜBİTAK, Erasmus ve yerel projeler ile proje temelli eğitim alma fırsatını yakaladık. Projeler ile kendimizi daha çok geliştirme imkanını bulduk. İyi ki İmam hatipliyim” diyerek imam hatip lisesinden mezun olmanın kendisine sağladığı avantajları anlatıyor.

29 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni tam burslu kazanan Çelebi, üniversite sınavına okulunun pansiyonunda hazırlandığını söylüyor ve ekliyor: “Biz beş kişilik aileyiz ve ben en büyük çocuğum. Bu yüzden evde sorumluluklarım fazlaydı bende pansiyonda daha iyi çalışabileceğimi düşünerek böyle bir karar verdim. Dershaneye gitmedim. Sadece okulumuzda açılan destekleme ve yetiştirme kurslarına katıldım. Hiçbir kursu aksatmadan azimle çalıştım. Hep potansiyelimi ortaya çıkarmak istedim daha iyisini yapabileceğimi hissediyordum, başarmak istiyordum. Aslında kendimi kendime ispatlamak istiyordum.” “Başarımın sırrı tek kelimeyle ‘disiplinli’ olmamdı” diyen Çelebi, “Üniversite sınavı benim için yıpratıcı bir süreçti. Türkiye sözel 262.si olmak nasip oldu. Emeklerin karşılığını almak şükredilesi bir duygu. Bu süreç içindeki gözyaşlarımı, uykusuzluklarımı ve sürecin beraberinde getirdiği ruhsal ve fiziksel hastalıkları unutturacak kadar mükemmel bir duygu” şeklinde duygularını paylaşıyor.

Haticegül Malkoç

Arkadaşlarımla birbirimizi motive ederek çalıştık

Üç çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olan Haticegül Malkoç Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Manisa’da yaşayan Malkoç ailesi çiftçilik ile geçimini sağlıyor. Malkoç, eşit ağırlık alanında Türkiye 1968.ci olmuş. “Evim uzak olduğu için okulumun pansiyonunda kalarak sınava hazırlandım” diyen Malkoç ekliyor: “Lise öğrenimine başladığımda başta büyük bir hedefim yoktu sadece olabildiğince iyi olmak için çabalıyordum. Zaman ilerledikçe kendime hedef belirleyip başarmak için uğraştım, çok çalıştım, okul birincisi olarak mezun oldum. Okulumuz öğretmenlerinin destekleme ve yetiştirme kurslarında verdikleri derslerin çok faydasını gördüm. İmam Hatip Lisesi’nde okumanın ayrıcalığını ve gururunu hep yaşadım. İmam Hatip Lisesi’nde sadece bir üst öğrenim için akademik olarak hazırlanmıyoruz, aynı zamanda temel İslam bilimlerini öğrenme imkânını elde ediyoruz. Bunu bizim için büyük bir fırsat olarak görüyorum.” Zorlandığı ve çok stresli olduğu zamanların olduğunu söyleyen Malkoç, “Böyle zamanlarımı pansiyondaki arkadaşlarımla zaman geçirerek, birbirimizi motive ederek keyifli hale getiriyorduk. Böylece enerji depolayıp çalışmaya devam ediyordum” diyor.

HAYAT
Asıl amaç çok okunmak olmamalı